Çöküş, suçlu, takiye!..

Memleketin vahim sorunlarına dikkat çekerken, onları tetikleyen asıl meseleleri görmezden gelmek de 21. yüzyılın yeni bir takiyecilik örneği olmalı!..
Hele de Türk toplumunun en hassas olduğu "aile kurumu"nun çöküşü ile ilgili saptamalar yaparken, buna sebep olan bir dizi kangrenleşmiş sorunu siyasal kaygılarla ve tarikat-cemaat dürtüleri ile görmezden gelirseniz, siz de aile kurumunu darbelemekten öteye gidemezsiniz!..
Türkiye''de, milyonlarca aile geçim sıkıntısında buhranlar yaşarken, son 20 yılda intihar edenlerin sayısı 60 bine ulaşmışken, işsizlik-iflaslar-kredi batağı ve icralar yuvaları dağıtırken; (bir yandan son model makam araçlarıyla gezip, diğer yandan da devasa bir bütçeyi idare ederken) toplumu adeta uyutmaya yönelik açıklamalar yapmak insanı gerçekten utandırıyor....
 
Diyanet neyi gizliyor?..
 
Geçen hafta, Din Görevlileri Birliği Derneği (DİN-BİR-DER), Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV) ve Trabzon Kur''an Kursları Dernekleri Federasyonu''nun çevrim içi düzenlediği "21. Yüzyılda Aile Yapımıza Karşı Tehditler ve Ailenin Korunması" panelinin açılış konuşmasını Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş yapmıştı...
Toplantıda ailenin önemine dikkati çeken Erbaş, "Aile kurumu çözülmeye başladığında adli suçlar, uyuşturucu kullanımı, alkol, şiddet, sosyolojik ve psikolojik problemler artmaktadır" demişti...
Ali Erbaş bir devlet görevlisi... Hele de siyasal iktidarla sıkı fıkı olmuş, fetvaları nedeniyle adı bir dizi tartışmalara karışmış bir zat olduğu için, aile kurumu ile ilgili dikkat çektiği sorunların perde gerisindeki asıl çıkmazları da mecburen görmezden gelmişti...
Yani; toplantıdaki diğer konuşmacılar gibi Ali Erbaş da, memlekette uyuşturucu kullanımının lise düzeyine düşmesinin, ekonomik sıkıntıların tepkisiyle de adli suçların son 20 yılda patlama yapmasının, evlilik sürelerini neredeyse bir aya kadar düşüren boşanma vakalarının rekor kırmasının, milyonlarca insanın antideprasan kullanarak ayakta durabilmesinin en büyük nedeninin ülkenin kötü yönetilmesi olduğunu söyleyememişti...
Erbaş ve AKP''ye toz kondurmayan diğer zevat da aile sorunlarıyla ilgili gerçekleri gizleyince; AKP''nin yol açtığı her sorunu, dayattığı her kanunsuzluğu, yaşanan her sosyo ekonomik skandalı tersyüz ederek kamuoyuna aktarmaya çalışan, Türkiye''yi güllük gülistanlık göstermek için utanmazca çırpınan zavallı medya unsurları da onların peşinden gitti...
Hele de bu medya; neredeyse her sayısında utanmadan Atatürk''e, laikliğe, cumhuriyete, çağdaş yaşama saldırırken, diğer yandan da, adı geçmişte "hedef gösteren" bir tetikçiye çıkmış -sözde dinci- bir gazete olunca, "kazan yuvarlanmış, kapağını bulmuş" sözü de bir kez daha yaşama geçmiş oldu...
 
Boşanma, yıkım, sebepler...
 
Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurum, aile gibi çok önemli bir yapının zedelenmesi-yıkılması meselesinin gerisinde ülkeyi mahveden siyasi kararlar olduğunu gizleyince, iktidardan beslenen medya da aynı makamda zurna çalıyor ve çarpıtmaları perdelerken, gerçekleri de bir güzel örtbas etmeyi beceriyor...
Tetikçi-dinci-yandaş kağıt tomarlarına göre, "son 10 yılda 1.5 milyon ailenin parçalandığı ülkemizde, suça sürüklenen çocuk sayısı ile boşanma rakamları arasında paralellik bulunuyor" muş...
2015''ten 2020''ye kadar 800 binden fazla çiftin boşandığı Türkiye''de, 2010''dan bu yana boşanma sayısının 1.5 milyona ulaştığına dikkat çekmek iyi de, buna sebep olan nedir peki?..
2015-2019 arasında en az 2.5 milyon çocuğun suça itildiğine dikkat çeken yandaş medyanın iddialarına göre, "parçalanmış ailede yetişen çocukların yüzde 60''ı suça karışıyor" muş!..
Dinci gazetelerin memlekette aile yapısının son yıllarda nasıl çatırdadığına dikkat çekmesi sevindirici ama sorunların asıl gerekçesi ve olaylara bakış açısındaki çarpıklık gerçekten çok vahim...
AKP''nin gazetelerine göre, İstanbul Sözleşmesi gibi uygulamalar ve şiddete yönelen erkeklerin mahkeme kararıyla evden uzaklaştırılması da çocukları suça itiyormuş!!!
 
AKP, medya, örtbas!..
 
Evet; kim-nasıl saçmalarsa saçmalasın, Türkiye''de "siyaset-dincilik-yandaş medya" üçgeninde memleketin sorunları örtbas edilirken ve halka adeta sosyolojik açıdan ihanet edilirken, kangrenleşmiş çıkmazların gerisindeki vahim tabloyu herkes çok iyi biliyor;
Türkiye''de aile yapısı son 20 yıl içerisinde iyice çatırdamaya başladı...
Bunun asıl nedeni zengin ve yoksul arasındaki uçurumun büyümesi, özelleştirme talanı ve tarımın gerilemesi yüzünden ortaya çıkan istihdam sorunu, üniversitelilerin işsizlik buhranı, dolandırıcıların fahiş piyasa işlerinin milleti makarnaya mahkûm etmesi, iktidarın otomatiğe bağladığı zam işkencesi, velhasıl yoksula nefes aldırmayan çarpık siyasi-ekonomik uygulamalardır...
Hadi kiralık medya bu gerçekleri gizliyor da; din adına konuşanların kangrenleşmiş çıkmazların asıl sebepleri konusunda başlarını kuma gömmesi ve olayları iyice çarpıtarak asıl suçluları ısrarla görmezden gelmesi ne kadar kahredici değil mi?..
Söyler misiniz; kime inanacak bu toplum, dertlerinin anlatılmasında?..

Yazarın Diğer Yazıları