Alman Savcılık makamı Wirtschafts- und Korruptionsstaatsanwaltschaft (WKStA), eski OeNB çalışanının sadece bir “tesadüfi hata” değil, neredeyse sistematik bir yaklaşım sergilediğini belirtti. İddialara göre, sanık, banka iflasından önce yapılacak denetimlere ilişkin bilgileri, o dönemin Commerzialbank yönetim kurulu başkanı Martin Pucher’a iletti.
Bilgilendirme sayesinde bankanın denetim süreci daha uzun ve hedefe yönelik bir şekilde hazırlanabildi. Sanığın, ulaşamadığı Pucher ile iletişim kurmaya çalışırken, 6 Aralık 2019 tarihinde bıraktığı “Ziyaretin seni memnun etmeyeceği” mesajı da delil dosyasına eklendi. Etkilenen denetim dönemleri; 2015, 2017 ve 2020 yıllarını kapsıyor.
İTİRAF, İLİŞKİ VE "HEDİYELER"
Mahkeme salonunda sanık, “Çok üzgünüm” diyerek suçunu kabul etti. Kendisine, eski banka yöneticisi Martin Pucher ile arasında oluşan dostluk ve futbola duyduğu ilgi üzerinden bir etki altında kaldığını ifade eden sanık, bu eylemden maddi bir kazanç elde etmediğini de sözlerine ekledi.
Commerzialbank tarafından 2015 yılında 120 Euro değerinde verilen hediyeden sonraki yıllarda, kendisine hediye olarak gönderilen peynir kalkanı ve bıçağı, çay kutusu, banyo havluları, sırt çantası ve öğle yemeği kutusu da iddiaların kapsamına dahil edildi. Bu hediyeler, bankanın çalışanlarıyla arasındaki sınırların ne derece belirsizleştiğinin bir göstergesi olarak yargı sürecinde tartışıldı. Sanığın itirafı nedeniyle, duruşmada tanık ifadelerine yer verilmedi.
MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ VE CEZANIN DAYANAKLARI
Yargılamayı yürüten hakim Manfred Hohenecker, “Delil dosyası ezici nitelikte” ifadelerini kullanarak, sanığın eylemlerinin bankacılık denetim süreçlerine verdiği zarar konusunda “zararın boyutunu öğrenmek istemiyorum” dedi. Olayın birden fazla yıla yayılan sürekliliği ağırlaştırıcı faktör olarak değerlendirilirken, samimi itirafı ve geçmişteki temiz sicili hafifletici unsurlar arasında gösterildi. Mahkemenin kararına göre, sanığa verilecek cezanın denetim ve genel caydırıcılık ilkeleri kapsamında Diversion (alternatif ceza uygulaması) yolu kapalı tutuldu; ayrıca, sanığın derhal işten çıkarıldığı bildirildi. İlgili yasal süreç kapsamında OeNB, araştırma masrafları için sivil yargı yoluna yönlendirildi. Sanık, itiraz hakkından feragat ederken, WKStA tarafından davayla ilgili ek bir açıklama yapılmadı. Bu durum, Korneuburg Bölge Mahkemesi’nin verdiği kararın henüz kesinleşmediğini ortaya koyuyor.
DAVANIN GENEL ÇERÇEVESİ
Sanığın mahkûmiyeti, Commerzialbank davası kapsamında bugüne kadar alınan üçüncü mahkûmiyet kararı olarak kayıtlara geçti. Eski banka yöneticisi Martin Pucher’ın, ciddi sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılmaması dikkat çekiyor. Pucher, ana dava kapsamında; ticari dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma, sahte kredi düzenlemeleri, bilanço manipülasyonu, kara para aklama ve çeşitli yolsuzluk iddialarıyla birlikte inceleniyor. Finansal denetim ve bankacılık gözetiminde yaşanan aksaklıklar neticesinde, zararın en az 600 milyon Euro olduğu öngörülüyor. 14 Temmuz 2020 tarihinde Finansmarktaufsicht (FMA) tarafından kapatılan banka, bilanço kalemlerinin büyük bir kısmının uydurma olduğu iddialarıyla gündeme geldi.
Avrupa'da 71 milyon avroluk dev vurgun
Öte yandan, Commerzialbank davasının en geniş çaplı yargı süreci, Landesgericht Eisenstadt’te devam ediyor. 14 Ocak tarihinden bu yana, eski yönetim kurulu üyesi Franziska Klikovits ve üç girişimci, iflas etmiş şirketlerin “dürüst olmayan kredi tahsisleri” ve banka nakit transferleriyle yapay şekilde hayatta tutulduğu iddialarıyla yargılanıyor. Bu süreçte, firmaların sahte faturalar düzenlediği ve elde edilen paranın SV Mattersburg sponsorluğuna aktarıldığı öne sürülüyor. Ayrıca, Pucher’a yönelik dava, uzman raporu doğrultusunda yargılamaya elverişli olmadığı gerekçesiyle resmi olarak düşürüldü.
Geçtiğimiz yıl, eski banka yöneticisi Pucher ve eski yönetim kurulu üyesi Klikovits, zimmete para geçirmenin sabitlenmesi sonucu kesinleşmiş mahkûmiyet kararı almıştı. Bu gelişme, Commerzialbank davasında yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlüklerin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi.
GENİŞ PERSPEKTİFTE BANKACILIK DÜZENLEMELERİ VE TOPLUMSAL YANKILAR
Davanın aydınlattığı en önemli husus, finans sektöründe içerden sızdırılan bilgilerin denetim süreçlerini ne denli zayıflattığı ve bankacılık sistemine yönelik güvenin sarsıldığıdır. Olay, Avusturya’da bankacılık denetim mekanizmalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini gündeme getirdi. Hem yetkili kurumlar hem de siyasi çevreler, benzer vakaların gelecekte önüne geçebilmek adına düzenleyici reformların hayata geçirilmesi çağrısında bulunuyor. Sosyal medyada ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu skandal, finansal etik ve iç güvenlik konularında daha sıkı önlemlerin alınmasının zorunluluğunu bir kez daha kanıtladı. Ayrıca, yetkililer, banka içi ilişkilerde olabilecek usulsüzlük ve çıkar çatışmalarının önüne geçebilmek için şeffaflık ilkesinin daha fazla benimsenmesi gerektiğini vurguluyor.
Commerzialbank davası, hem içerden ihanetin hem de sistematik usulsüzlüklerin cezasız kalmayacağını gösteren önemli bir emsal olarak değerlendiriliyor. Alınan karar, finansal suçlara karşı yürütülen mücadelenin ne denli titizlikle sürdürüleceğinin ve bankacılık sektöründe reform ihtiyacının altını çiziyor. Kesinleşmemiş olsa da bu mahkûmiyet, ilerleyen süreçlerde benzer eylemlerin önlenmesi için güçlü bir sinyal olarak yorumlanıyor.