Cumhurbaşkanı seçimi

Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendik. Seçim ülkenin geleceğini şekillendirmesi açısından son derece önemlidir. Duygusal ve dar bakışlar terk edilerek akılcı davranmalıyız. Herkes ve her parti tam mutabık olduğu kimseyi Cumhurbaşkanı olarak görmek isteyebilir. Bunun yadırganacak bir tarafı yoktur. Ancak, siyaset de mümkün olabilene sahip çıkmak, şartlar ve imkanlar elverdiği ölçüde olumlu bir sonuç alabilme sanatıdır.
Aday konusundaki fikir ayrılığı ve farklı bakışlar, farklı kulvarlarda koşmaktan ileri gelebilir. Siyaset farklı bir kulvardır. Sivil toplum ve dernekçilik ise ayrı bir kulvardır. Dernekleri parti, partileri de dernekler gibi düşünemez ve değerlendiremeyiz. Bu farkı yakalayamayanlar reel yerine hep ideali düşünürler. Çoğu kere haksız da sayılmazlar. Eğer tek başınıza adayınızı seçtirme imkanınıza sahip değilseniz uzlaşma aramanız ve iktidar partisinden de belirli bir oyu alabilecek bir adayda birleşmeniz gerekebilir. Halkın manevi değerleriyle yabancılaşmış, halka tepeden bakan seçkinci bir derneğe başkan seçmiyoruz. Üçüncü aday için 20 milletvekili arayışına çıkanlar acaba kime hizmet etmektedirler?
Bu süreçte Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’na önemli görevler düşüyor. İşi hiç de kolay değildir. Her şeyden evvel kendini topluma tanıtabilmeli, gerçekleri ortaya koyabilmeli, karşı propagandaları boşa çıkarabilmelidir. Diğer adayın hiddet, öfke ve kavgacı üslubuna uymamalı, topluma güzel mesajlar verebilmelidir. Siyaset dışında olmanın sakıncaları giderilebilmelidir.
Sübjektif değerlendirmeler bir tarafa kavgacı, çatışmacı ve kamplaştırıcı bir üslubu onaylamamalıyız. Tek adam egemenliğine ve  “çoğulcu” baskı ve şiddete, demokrasimizin geleceği açısından hayır demeliyiz. Otoriter bir yönetime fırsat verilmemelidir. Hukuk devleti, parti devleti olmamalı, yargı ve yasama kuşatılmamalı, bağımsızlığını koruyabilmelidir. 
 “Yeni Türkiye”  adı altında cumhuriyetin tasfiyesi tezgahını, federal yapıyı Türksüz ve Türk milletinin yer almadığı bir Anayasayı, mezhepçi ve etnik farklılıkları kutsallaştırıcı, milli birlik ve bütünlüğümüzü dinamitleyici üniter yapıyı, açılım maceralarını, Ankara’yı Bağdatlaştırıcı oyunları gündeme getirici yolu açmamalıyız.  Cumhuriyetle ve milli devletle hesaplaşmayı siyasetin merkezine alan bir çarpık anlayışa geçit verilmemelidir. Terörle mücadelenin müzakere ve pazarlığa döndüğü bir ortam, ülkeye çok şey kaybettirmiştir. Yeni yasalarla terör örgütüne özgürlük ve imtiyazlar tanınması ciddi devlet adamlığı ile bağdaşmaz. Milli kimlik ve Türkiye’yi Türkiye yapan değerlerle kavgalı bir aday Çankaya’ya yakışmayacaktır. Milli ordusu üzerinde kumpaslar kurulmasına müsaade edenler ve cemaatle iş birliği yapanlar ve sonra da şikayetçi olarak çelişkiler içerisinde yüzenler bu makama layık olabilirler mi? Acı gerçekler, yol yapımı, 3. köprü, metro ve Marmaray gibi hizmeti ile gizlenemez. Son 12 senenin üzücü ve düşündürücü gerçekleri göz önüne alınarak oy kullanılmalı, teferruatla uğraşılmamalıdır.
Irak’ta Türkmenlere yönelik saldırılar ve katliamlar yüzyıllardır Türk şehri olan Kerkük’ü ve Irak Türklerini peşmergeye havale ederek önlenemez. Bundan sadece Irak Türkleri değil; Türkiye de kayba uğrar. Irak Türkleri ve Kerkük gerçeği Türkiye’nin güvenlik çemberinin önemli bir parçasıdır. Bu çemberde Türkiye gerilerse; ülkenin sınırlarını korumak ve caydırıcı olmak da zorlaşır. “Irak’taki soruna Türkmen gözlüğü ile bakmıyoruz” şeklinde garip beyanatlarla konuyu ele alanlar biraz milliyetçi olabilseler... MHP genel merkezinin düzenlediği yardım kampanyasına katkı, mübarek Ramazan ayında herkesin vatandaşlık görevidir.

Yazarın Diğer Yazıları