MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
"Taviz"in adı "uzlaşma" olmuş

Sanki çocuk kandırıyorlar

"Taviz"in adı "uzlaşma" olmuş

Bu hafta Meclis'e "geçici bütçe" geliyor.

"Geçici bütçe" adı üzerinde; kısa ömürlüdür.

İktidar istiyor ki, üç ay sonra, bir de 2016 bütçesi çıkarmakla uğraşmayalım.

Muhalefet destek verirse, hızlandırılmış tek bütçe yaparız; ne güzel olur.

"Taviz"in adı "uzlaşma" olmuş; sanki çocuk kandırıyorlar.

Muhalefetin elinde "denetim" aracı diye, kala kala bir tek "konuşmak" kalmış, onu da elinden alıyorlar.

İstiyorlar ki, budanmış Sayıştay raporları iki kere gündeme gelmesin, devlet muhasebesine girmemiş harcamalar konusunda bir daha bir daha laf edilmesin, kamu bankalarının batık kredileri, kamu kuruluşlarının usulsüz harcamaları iki kere konu olmasın.

İyi iş...

Bir kere, "uzlaşma" denen kurum, iki tarafın eşzamanlı taviz vermesine dayanır.

Eğer söyledikleri "hızlandırılmış tek bütçe"ye evet demenin adı "uzlaşma" olsaydı, CHP'nin "kesin hesap komisyonu" önerisinin kabul edilmesi gerekirdi.

Gündemlerine alıp konuşmadılar bile.

Bunu kabul etmek, 2014 bütçesinin bütün defolarını ortaya çıkaracak bir mesai anlamına geliyordu zira.

***

Şimdiyse olacak olan şu:

Geçici bütçenin yanına bir de endişeli yatırımcılara rahat nefes aldıracak bir düzenleme getiriyorlar.

Meraklısı hatırlar; on yıl oldu. Devlet tahvili, hazine bonosu gibi menkul kıymetlerini alım satım kazançları için bir vergi kolaylığı getirilmişti. Bu kolaylık sayesinde, söz konusu sermaye kazançları için yatırımcı, vergi dairesine beyanname vermiyor, bildik anlamda vergi ödemiyor, kazançları kaynakta kesiliyor.

10 yıllığına çıkarılan bu maddenin süresi, yıl sonunda dolacak.

Yatırımcılar endişeli... Piyasalarda huzur ve güven kalmadı...

İktidar şimdi bu huzur ve güveni yeniden tesis etmek için, "sıfır" vergiyi beş yıl daha uzatacak bir yasa değişikliği getirecek.

Peki süre uzatılmazsa ne olacak? Söyleyelim:

Devlet, bu tip menkul kıymet kazançlarını yüzde 35 oranına kadar vergilendirebilecek.

Ama piyasalardaki huzur ve güven ortamı, sermaye kazancının vergilendirilmesinden çok daha önemli olduğu için, iktidar milyarlık vergilerden tek kalemde vazgeçmeye hazırlanıyor.

Zaten asgari ücretin 1300 TL'ye çıkarılması, iş dünyasını yeterince üzecek.

Aynı devlet bu nedenle, hiç değilse temmuzda zam yapmayalım da yatırımcı biraz daha huzurlu olsun istiyor.

Ki, muhtelif abaların altından değişik sopalar gösterildi çoktan.

Yani hisse senedinden vergi almayınca tesis edilecek piyasa huzur ve güveni, asgari ücret arttığında feci bir depremle sarsılacakmış...

Asgari ücret 1300 TL olup bir de temmuzda zam görürse, bir domino etkisine yol açacak ki öyle böyle değil:

İstihdam azalacak, ihracat gerileyecek, enflasyon yükselecek, kayıt dışı büyüyecek, üretimin bir kısmı yurtdışına kaçacak...

Asgari ücreti maliyet unsuru olarak gören iktidar, mali disiplini sermaye kazançlarından bir kuruş vergi almayarak sağlayacak.

Evet uzlaşalım; tek bütçe çıksın. Uzlaşalım, devlet harcamaları denetlenmesin. Uzlaşalım, başkanlık rejimi iyidir...

Yeter ki yatırımcılar endişe etmesin.

Çiğdem Toker / Cumhuriyet

 

*

 

Türkiye Asya-Avrupa gerilimin tam ortasında…

Büyük fotoğraf

Batı'nın, tabii öncelikle ABD'nin Suriye'yi her türlü araçla müdahale ederek iç savaşı kışkırtması ve ülkeyi bölmesinin ardında, Esad'ın yerine, kontrol edeceği bir "Batı işbirlikçisi"ni geçirmekti. Böylece Rusya'yı da Suriye ve Akdeniz'deki üssünden def edecekti.

Rusya'nın Suriye'de IŞİD'e karşı savaşa girmesinin temel nedeni de budur. Orada Esad ile birlikte Akdeniz'deki varlığını korumaktadır. Fakat Rusya'nın ardında "Doğu Gücü"nü de unutmayalım. Şanghay Beşlisi 2005'te ABD'yi Doğu Asya'da askeri varlığını sona erdirmeye çağırmıştı, sonuç: ABD'liler Özbekistan'dan çekildi.

Çin'in hızla yükselerek ABD'nin dünya egemenliği varlığını sona erdirecek gelişmelere karşı Birleşik Devletler, gücünü Pasifik'e kaydırdı.

Ortadoğu'yu ve buradaki gelişmeleri, daha büyük fotoğrafın, Asya-Avrupa geriliminin bir parçası olarak görmeliyiz.

Türkiye bir "Batı" ve "NATO" ülkesi olarak, bu gerilimin ortasındadır. Rus uçağını düşürerek gerilimi keskinleştirici rol oynamıştır.

Rusya'nın Suriye üzerindeki operasyonlarını daha büyük bir kararlılıkla sürdürmesini sağlamıştır.

Öyle ki ABD bile, bu gerilimin artmasının zamanlamasından mutlu değildir.

Durum, Türkiye'nin aleyhine potansiyel gelişmeler içerecek niteliktedir.

Orhan Bursalı / Cumhuriyet

 

 

*

 

Fatura -yine- işçiye

Hep böyle olur. Krizin ucu görünür, fatura çalışana, işçiye, emekçiye, dar gelirliye önce çıkmaya başlar. Rusya'nın "ambargosu" sonucu zor günlere giren Antalya'daki turizm işletmelerinin sahipleri, Turizm Bakanı ile görüştüler ve "yeni yılda 1300 liraya çıkacak olan asgari ücretin ertelenmesini" istediler. Bu arada Soma Kömür İşletmeleri'nin, telefon ederek işten kovdurduğu maden emekçilerine verilen tazminat sözü de tutulmadı. 24 taksitte ödenecek tazminatın 8 ayda sadece bir taksiti ödendi.

Necati Doğru / Sözcü

 

*

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi "tiyatro"dan neden bu kadar korkuyor?

Utanmasalar il sınırını kapatacaklar

Antalya'da tiyatro festivali düzenlenecekti..

Belediye Kültür Merkezi'ni vermemiş..

(…) Efendim bazı gazeteler; Genco Erkal gelir diye, Rutkay Aziz gelecek diye, Levent Üzümcü Antalya'da olacak diye, yerel gazeteler tiyatro festivali yapılmasını istemiyormuş!.. İktidara tapmaya, güce boyun eğmeye, yalakalığın her düzeyine çok tanık olduk ama bu kadarını görmedik..

Utanmasalar; tatile de gelmesinler diyecekler..

Utanmasalar; il sınırları içine girmesinler diye kampanya yapacaklar..

Niye?

Gezi protestolarını desteklediler diye…

Mehmet Tezkan / Milliyet

 

 

*

 

Madem asker gönderecektin… Türkmenlerin boğazlandığı  Telafer'e gönderseydin ya!..

(…) AKP yönetiminde Ankara'nın Suriye politikası ve bu politikanın geldiği nokta hayal edilemeyecek kadar tehlikeli ve AKP iktidarda kaldığı sürece Türkiye'nin başı beladan kurtulamayacaktır.

Gerekçesi ne olursa olsun NATO adım adım Türkiye'yi işgal ediyor.

1991'de Saddam bahane gösterilerek Rahmetli Özal'ın daveti üzerine Türkiye'ye gelen Çekiç Güç 2003'te Türkiye'den ayrıldığında Irak işgal edilmişti.

Şimdi Esad ve Putin bahane edilerek 'Çekiç Güçler' Türkiye'nin hava, deniz ve kara sahalarında yerleşiyor.

(…) AKP yönetiminde Ankara Musul yakınına askeri birlik gönderiyor.

Barzani'ye bağlı Peşmergeyi eğitecekmiş.

(…) Gelelim başka iddiaya.

Musul yakınına giden Türk askeri Tarık Haşimi ve Esil Nuceyfi'ye bağlı Sünni milisleri eğitecekmiş.

(…) Haşimi Irak Cumhurbaşkanı eski Yardımcısı iken radikal İslamcı terör örgütleriyle ilişkisi kanıtlanmış ve yargılanarak idama mahkûm edilmişti.

O da gelip İstanbul'a yerleşmişti.

Tıpkı Esil Nuceyfi gibi.

(…) Oyun çok büyük.

AKP yönetiminde Ankara Musul'a asker göndererek bu oyun içinde yeni oyun oynamak istiyor.

Çok meraklıysa aynı askerleri IŞİD ve sonrasında Barzani peşmergelerinin saldırısına uğrayan Telafer, Tuzhurmatu ve diğer Türkmen kasabalarına gönderseydi…

Hüsnü Mahalli / Yurt

 

*

1-260.jpg

Ergin Asyalı / Sözcü