Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Eğitim seviyemizin perişan hali...

TÜİK Türkiye'nin yeni nüfus sayısını açıkladı. Hükümet adına rakamlarla oynamakla mahir olan TÜİK raporlarına inanma oranı çok düşük. Gerçek rakamlara ulaşmak için ciddi çalışma gerekli. Nitekim K12 Okulları Yönetiminde görevli Mehmet Asal, TÜİK resmi internet sitesinden indirdiği bilgileri derleyerek canım memleketimin eğitim düzeyini, kişi sayısını, nüfusumuza göre oranlarını tespit etmiş.

Rakamlara geçmeden peşinen diplomalı-diplomasız ayırımı yapmayı asla düşünmediğimin altını çizmeliyim. Öyle ilkokul mezunları var ki üniversiteliyi cebinden çıkaran birikime sahiptir. Arkadaşım Özgür Özsoy, Mehmet Asal'ın çalışmasını yollarken, 19 yıllık AKP iktidarının yaz-boz tahtasına çevirdiği milli eğitim sisteminin çöküşünün fotoğrafını çekmiş oldu.

1. Okuma yazma bilmeyen

2 024 979, %3

2. İlkokul Mezunu (5 yıllık)

17 579 747, %24

3. Okuma-yazma bilip okul mezunu olmayan

7 782 603, %11

4. Diplomasız, ilköğretim mezunu (8 yıllık)

5 678 694, %8

5. Diplomalı, Ortaokul ve Dengi meslek Okulu

13 365 564, %18

6. Diplomalı, Bilinmeyen

620 860, %1

1'nci ara toplam

A - Cahil sayılabilecek kesim

47 052 447, %63

B - Lise ve Dengi Meslek Mezunu

15 426 019, %21

C - Yüksek Okul/Fakülte Mezunu

10 257 791, %14

Yüksek Lisans ve 5/6 yıllık okul

1 083 331, %1,5

Doktora Yapmış

211 581, %0,5

2019 yılında Türkiye nüfusunun yaklaşık 82.000.000 kişi olduğu kabul edilerek ve TÜİK resmi internet sitesinde yer alan 01 Eylül 2020 tarihindeki bilgiler esas alınarak yapılan hesaplamaya göre;

Tabloda 1.nci ara toplam olarak görülen, 47 052 447 nüfusa 6 yaşa kadar olan kesimi de (8 milyon) eklersek, 55 Milyon insanımız eğitimsiz denilecek seviyededir. Diğer bir ifade ile; nüfusumuzun %67'si eğitimsizdir ya da çok düşük eğitim düzeyindedir.

Toplam 82 Milyonun Sadece 27 Milyonu ki, o da toplam nüfusun %33'ü etmektedir, lise ve üstü eğitim seviyesindedir.

Hiç okul bitirmemiş 6 yaş üstü insan sayımız 9 milyon 807 bin 582'dir.

Bunun çoğunluğunu, (6 milyon 185 bin 858) kadınlar oluşturmaktadır.

Nüfus sayımı kayıtlarından anlaşıldığı gibi, eğitim durumuna göre Türkiye'de en çok ilkokul mezunu bulunmaktadır. (17 milyon 580 bin)

Bizi kim mi yönetiyor?

%63'ü cahil denebilecek düzeydeki halkın belirlediği iktidarlar. Kalan %37'sinin ne yaptığı ise maalesef sonucu değiştirmemektedir.

Bu %63'lük cahil sayılabilecek kesime hitap edebilen, sadaka kültürü ve tevekkül aşılayıp dini siyasi amaçla kullanan partiler bizi yönetmeye devam edecektir. Bunun adı nedir?

Kalitesiz, çoğulcu sözde demokratik sistem.

Bir zamanlar bir sanatçımız seçimdeki oyunun değerinin cahil biri ile aynı değerde olduğundan şikâyet ettiğinde kendisini kolaylıkla Antidemokrat olarak damgalamadık mı? Demokrasi bu mu? Demokrat olmak ve demokrasi ile yönetmek ve yönetilmek istiyorsak önce Asgari Eğitim Düzeyinde herkesi bir seviyeye taşımak zorundayız.

Ülkesinin başkentini dahi bilmeyen, hala Kenan Evren'i Cumhurbaşkanı sanan, Kıbrıs'ın Karadeniz'de olduğunu söyleyebilecek kadar cahil bir güruhla demokrasi ancak bu kadar olur.

Bu %63'ün (47,5 milyon) en az %30'u (14 milyon kişi daha) diğerlerinin seviyesine gelmedikçe bu ülkede Katılımcı Demokrasi ve Sonuçları'ndan ümit yoktur.

Nüfus artış oranları ve nüfus artışına paralel olarak öncelikle bu %63 lük kesiminden diğer kesime oranla fazla çoğalacağı dikkate alındığında, sonuç gelecek için de ümitsiz görünmektedir…

2002'den beri yapılan seçimler, oy değişim oranları, yaşanan onlarca skandal, kumpas ve yolsuzluğa rağmen iktidarın bir türlü değişmediği dikkate alındığında ve yukarıdaki tabloya bakıldığında ne yazık ki gelecekten umutlu olunabilecek bir durum göze çarpmamaktadır.

Ben burada sadece sayılardan hareket ettim. Eğitim kalite ve içeriğine hiç girmedim. Üniversitelerimizin özerk olmaması, olamaması, Rektörlerinin seçimle değil de atamayla göreve gelmesi, dünyaya sundukları tez, makale ve araştırma azlığı, konu, kalite ve sayfa yetersizliği, tezlerin uluslararası dergi ve platformlarda yayınlanmaması,  ARGE kifayetsizliği, üluslararası ödül ya da madalya kazanmış mezun sayısının üniversitenin mezun sayısına oranının yetersizliği, dünyadaki önemli firmaların CEO pozisyonlarında bulunan üniversite mezunlarının toplam mezun sayısına oranının azlığı, uluslararası yarışmalarda aldığımız neticeler, Lise ve Üniversite giriş sonuçlarımız, eğitimin sürekli olarak din eksenine kayması, son yıllarda sayıları süratle artan İmam Hatip Okulları...

Yukarıdaki tabloda bazı sayısal sonuçlar değişse de aslında bu vurdumduymazlıkla eğitimde bir yere varamayacağımızın en bariz örneklerini teşkil etmektedir.

Tüm Sanayi Devrimlerini ıskalamış, üretimde, ilimde ve bilimde kopyacılığı esas almış, Çin'den sonra dünya da en fazla taklit üreten ülke olma sıfatıyla nereye kadar...

Yazarın Diğer Yazıları