Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Emanetçi mucidin sihirli Irak formülü

Dış politikada ‘sıfır sorun’ ilkesinin mucidi olan Ahmet Davutoğlu, ABD’nin Irak’tan çekilmeye başladığı günlerde bir araya geldiği dönemin Başbakan Yardımcısı Raif El İsawi ve beraberindeki heyete çok önemli tavsiyelerde bulunuyordu.

Malum Irak’ın derdi büyüktü; tam da ‘Saddam belasından kurtulduk’ diye sevinç çığlıkları atarken, etrafını bir anda ‘yüzlerce’ Saddam sarmıştı Irak halkının. 
‘Kuzu’ postundaki çakal sürüsünün muradı ise tamamen farklıydı.
Her biri ‘ayrı telden’ çalıyordu; kimi‘petrolün’, kimi ‘toprak’ koparmanın, kimi bölgeyi ’kontrol altında’ tutmanın derdindeydi.
Hemfikir oldukları yegane yutturmaca ‘demokrasi’ ve ‘insan hakları’ ihracatı idi. 
Başta Amerika ve İngiltere olmak üzere, Batılı ve Doğulu ne kadar ‘oyun kurucu’ varsa, topyekun teyakkuza geçti. 
İstikamet ‘Irak’a demokrasi götürmek’ marş, marş. ‘Bir milyondan fazla’ insan katledildi; ‘kadınların’, ‘çocukların’ ırzına geçildi,‘ülke kaynaklarına’ el konuldu. 
Bir de gördük ki, daha düne kadar çok da büyük iç sorunu olmayan Irak’ta meğerse ‘bir sürü etnik ve dinsel grup’ mevcutmuş.
Hazır ’demokrasiyi’getirmişken, Irak’ın ‘toprak bütünlüğüne’ de el atmanın tam zamanıydı.

***

ABD ve hempaları Irak’ı öyle bir hale getirmişlerdi ki, neredeyse ‘ayakkabı numarası’ bile bir ‘etnik grup’ sayılmaya başlanıyordu.
‘Demokrasi’ bu olsa gerekti.
‘Irklara’ göre tasnif yetersiz kalınca, bu kez ‘inançlara’ göre dilimlere ayırma faslı başladı: ‘Sünni’, ‘Şii’, ‘Yezidi’, ‘Süryani’ vs. vs.
Tablo adeta ‘etnik’ ve ‘mezhep’ ayrılıklarını kaşıya kaşıya Çankaya’ya oturan BOP Eşbaşkanı hazretin sık sık dile getirdiği o malum vecizeyi hatırlatıyor gibiydi:
- “Bu ülkede Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Arnavut, Boşnak, Gürcü kısacası 36 etnik grup hepimiz kardeşiz.”  
Neyse ki bizim BOP Eşbaşkanı, sekizden sonrasını saymıyordu; ya nefesi yetmiyor, ya da henüz ‘diğerlerinin adını’ bilmiyordu.
Oysa Irak’ın durumu çok daha farklıydı; ABD ’listeyi’ bırakmış ve gitmişti; şimdi sıkıysa o ‘yamalı bohça’ gibi ülkeden ‘ortak bir ses’ çıkar.  
‘Din’ diyorsun, Sünniler ayrı, Şiiler ayrı telden çalıyor; ‘ırk’ diyorsun Araplar ayrı, Kürtler ayrı, Türkmenler ayrı; ‘kabile’ diyorsun Talabani ayrı Barzani ayrı.
Yama dikiş tutmuyor yani.

***

İşte bu ‘kırk yamalı bohça’ görüntüsü veren Irak’ın ileri gelenlerine bizim ‘stratejik derinlik’ dehası Ahmet Davutoğlu yol yordam öğretti; öğüt verdi. 
Zavallı meslektaşları da ‘sıfır sorun’ mucidi olan muhteremi can kulağıyla dinledi.
Nasihate konu olan şey, Irak’ın yeni bir ‘dünya rekoruna’ daha imza atmasıydı.
Yok, öyle ‘katliam’, ‘işkence’, ‘ırza geçme’ falan değildi bu rekor.
Rekorun konusu gayet ‘demokratik’ bir atılımdı. 160’ı aşkın parti, yaklaşık 19 milyon seçmen 7 Mart 2010 tarihinde sandığa gitti; Irak Meclisi’ndeki 325 sandalye tam da istenildiği gibi ‘yüzlerce etnik ve dinsel’ grup arasında pay edildi.  Parlamentoda iki büyük parti var gibi görünse de bunlar aslında ‘küçük ittifakların’ bir araya gelmesiyle kurulan oluşumlardı.
Seçim kampanyaları da hayli renkliydi; en azından bizdeki gibi yoksullara ‘kömür’ ve ‘makarna’ değil de, aşiret reislerine ‘kamyonlar dolusu silahlar’ hediye edildi.
Peki ya sonuç?
Irak’ın geldiği durum ortada.
Önce ‘etnik’, ‘dini’, ‘bölgesel’, ‘tarihi’ve ‘kültürel’ farklılıkları alabildiğince kaşıyarak ‘böl’, sonra da “Hadi birleşin”  de. 
Olacak şey mi?

***

Teslimiyet iktidarının ‘emanetçi’ başbakan adayı Ahmet Davutoğlu, zamanında Iraklıların eline tutuşturduğu ‘yol haritasını’ aynen şu cümle ile özetliyordu:
- “Uzlaşma kültürü içerisinde güçlü ve etkin bir hükümet oluşturun.”  
Irak’ta ve Suriye’de büyük mucizelere imza atan muhterem, şimdi de Çankaya’daki abisi ile el ele Türkiye’de ’uzlaşma kültürünün’ oluşumuna katkıda bulunacak.
Güler misiniz, ağlar mısınız?

Yazarın Diğer Yazıları