Ermeni lobisinden kin ve nefret filmi: Yeni bulgular / Ferruh Demirmen

Ermeni lobisinden kin ve nefret filmi: Yeni bulgular / Ferruh Demirmen
Ferruh Demirmen yazdı...

Bundan bir önceki 23 Kasım 2023 tarihli Konuk Kalem yazımızda Türkiye ve Türkler aleyhine kin ve nefret içeren yeni “Auroro’s Sunrise” filminin 2022’den bu yana Avrupa ve ABD’de gösterime girdiğini, ve filmin dayanağı olan 1918 baskılı “Ravished Armenia” (“İğfal Edilmiş Ermenistan”) adlı orijinal kitabın suçlamalar açısından nispeten daha “ölçülü” olduğunu belirtmiştik. Bu konuda elde edilen yeni bulguları gözden geçirmek faydalı olacak.

Karşılaştırma

  • 1918 baskılı orijinal kitabın aynı başlık taşıyan revize edilmiş baskısı 1997’de yayınlandı. Yeni kitabın editörü Anthony Slide, ve önsöz Atom Egoyan. Orijinal kitapla karşılaştırıldığında yeni kitabın daha aşırı olduğu ve “Auroro’s Sunrise” filminin içerik açısından bu revize edilmiş kitaba daha yakın olduğu anlaşılıyor. Başka bir deyimle, Ermeni lobisi 1918’den bu yana, önce 1997 kademesine, daha sonra da 2022 kademesine gelene kadar açık bir şekilde daha da küstahlaşmış, fanatic bir tutum edinmiştir.
  • Örnek verelim: 1918 baskısında Ermeni kızların hareme alındığından bahsediliyorsa da, ırza geçme olayları yok; Yahudilerin Müslümanlar tarafından kötü davranıldığı söz konusu edilmiyor, ve Atatürk’ün adı geçmiyor. 1997 baskısında ırza geçme olayları var, nispeten “ölçülü,” Yahudilerin Ermenilere karşı “kirli” işlerin yapılmasında kullanıldığı iddia ediliyor; ve Atatürk’ün adı yine yok.
  • 1997 baskısında “Auroro Mardiganian” Ermeni kızı Ermenistan’ın “Jeanne d'Arc”ı (“Savuncusu”) olarak anılıyor. 1918 baskısında böyle bir ifade yok.
  • 1997 baskısında Türkiye’nin dünya haritasından silinmesine dek bir özlem var; 1918 baskısında böyle bir umut yok.
  • 1997 baskısından öğreniyoruz ki, 1918 baskısına dayanan 1919 yapımı “Auction of Souls” filmi (Ermeni kızların “açık arttırma” ile satışı ile ilgili) aşırı içerik nedeniyle bir ara ABD’de ve Kanada’da sansürlenmiş; İngiltere’de de bu yolda adımlar atılmış. Ermeniler her nasılsa bu “takıntıları” atlatmayı başarmış.
  • 2022 yapımı “Auroro’s Sunrise” filmi 1918 ve 1997 kitaplarında yer alan, ve orijinal 1919 yapımı “Auction of Souls” filminde gösterime giren iddia ve sahneleri daha da aşırı kademeye taşımış, Türkler aleyhine kin ve nefret kusan bir durum yaratılmıştır. “Kazıklara oturtmağa” kadar uzanan ırza geçme olayları, Türklerin Yahudi Katliamı’ndan (Holokast) dolaylı olarak sorumlu tutulmaları, Türklerin adalet önünde dar ağacında hesap vermelerinin gerekliliği, ve Atatürk’ün “Ermeni topraklarında” kıyım yaparak yeni bir Türkiye kurması, bu noktada örnekler olarak gösterilebilir. Ve bütün bu iddialar bir sanatsal veya hayal ürünü değil, tarihsel belge olarak lanse ediliyor.

Tepki yetersizliği

Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, kin ve nefret içeren ve Türkleri cȃni ve barbar yaratıklar olan lanse eden yeni “Auroro’s Sunrise” filmine Türk ve Türkiye tarafından bugüne gelen tepki niçin çok sönük olmuştur?

Anlaşılması zor başka bir husus da, filme fon sağlayanlar arasında Türkiye’nin de üyesi olduğu “Avrupa Konseyi Eurimages” olmasıdır. Türkiye bu kuruluşa Kültür ve Turizm Bakanlığı yoluyla üye. Bakanlık acaba bu fon desteği ile ilgili ne düşünür?

Dahası, 1919 yapımı “Auction of Souls” filmine karşı zamanında sansür girişimleri olmuşken, günümüzdeki çok daha aşırı olan “Auroro’s Sunrise” filmi niçin bu kadar rahatlıkla yurt-dışı ekranlarında gösterilebilmektedir? Türk dünyası daha ne kadar “şamar yiyecek” ve tepkisiz kalacaktır?

Bir uyarı olarak, Foto-1’deki görünümden rahatsız olanlar bilmelidir ki, karşı direniş gösterilmediği süre Ulu Atatürk’ü çarmıha gerilmiş veya darağacında mimlenmiş olarak sergileyen yeni bir Ermeni filmi yakında yurt dışında ekranlada gösterilirse şaşılmasın! Zira “Auroro’s Sunrise” filmin yapımında büyük katkısı olan Zoryan Ensitüsü buna benzer yeni filmler yapmayı planlamaktadır.

20-aralik-ferruh-demirmen-resim.jpgAKP iktidarı döneminde Ermeni sorununa ilişik duyarsızlık ve pasiflik hüküm sürmüş; şüphe yok ki bu yaklaşım Türk diyasporosunun da pasifliğinde büyük rol oynamış, ve bugünlere gelinmiştir.

Anımsanacağı gibi, ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan 2021’de “Ermeni soykırımı”nı tanımasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Brüksel’de yapılan görüşmede soykırım konusu baypass edilmiş, Erdoğan’ın “Hamdolsun, söz konusu olmadı” talihsiz söylemi medyaya yansımış, arşivlik olmuştur. (Brüksel görüşmesinin ardından otobüsler dolusu Afganlı genç erkek, her nasılsa İran sınırından Türkiye’ye geldi).

AKP iktidarı ASALA/CJAG Ermeni terörüne kurban düşen 31 Türk diplomatı saygıyla anan bir anıt dikmeyi de düşünmemiştir.

Kayda değer ki, Türk akademisyenlerin Ermeni sorunu konusunda değerli çalışmaları büyük takdire şayandır. Ne yazık ki, bu değerli çalışmaların yurt-dışı kamuoyuna ve politkacılara ulaşımında büyük sorun var. Bir “seferberlik” girişimi ile bu değerli çalışmaların yurt dışında yaygın olarak yayınlanması ve konferanslar yoluyla duyurulması büyük önem taşımaktadır. İnternet’te İngilizce yayın yapan haber sitelerine de büyük ihtiyaç var.

Büyük ironi

Büyük bir ironidir ki, yukarıda adı geçen kitap ve filmlerde söz konusu olan “soykırım” iddiaları tarihi gerçekler ve uluslararası hukukla bağdaşmamaktadır. Ermeni tarafı “soykırım” suçlamasını 1948 Soykırım Sözleşmesi’nin şart koştuğu şekilde yargı nezdinde kanıtlamaktan kaçındığı gibi, iki tarafın tarihçileri arasında konuyu tartışmaktan da kaçınmış, sürekli propaganda yöntemini kullanmıştır. Oysa Ruanda, Srebrenitsa ve Kamboçya soykırımları yargı nezdinde kanıtlanmış, ve BM tarafından resmen soykırım olarak kayda alınmıştır. “Ermeni soykırımı” için böyle bir durum yok.

Diğer acı bir gerçek: 1. Dünya Savaşı ve hemen sonrasında Anadolu’da insanlığa karşı suç işleyenler Türkler değil, emperyal güçlerin kışkırtması ile ağırlıklı olarak Ermeniler olmuştur. Bu konuyu burada daha fazla açmaya gerek duymuyoruz.

Ek not

Ayrıntılara girmeden garipsenecek ve esef verici bir gelişmeye de burada kısaca değinelim. 1997 baskısı “Ravished Armenia” kitabının Türkçe’ye çevirisi 2017’de “Aras Yayıncılık” tarafından yayınlandı, ve “Ermeni soykırımı”na ismen atıf yapılarak Türk kamuoyuna sunuldu. Bu vesile ile Mardiganian da bir övgü ile “Ermenistan’ın Jeanne d’Arc’ı” olarak anıldı. https://www.arasyayincilik.com/basindan/ermenistanin-jeanne-darci-avrora-mardiganyanin-dersimden-amerikaya-uzanan-hikayesi/

“Aras Yayıncılık,” websitesinde kendisini “Ermenice edebiyata açılan pencere” olarak tanıtıyor. Ne ki, Prof. Richard Hovannisian ve Taner Akçam gibi koyu “soykırım” savuncularının kitaplarını da Türkçe yayınlamakta beis görmüyor. Edebiyat ile soykırım arasında ne gibi bir ilişki var, sorulmaya değer!

Bu da yetmezmiş gibi, “Auroro’s Sunrise” filminin yazarı ve direktörü “İnna Shakyan” ile yapılan bir röportajdan öğreniyoruz ki, filmin yapımında birtakım Türk meslekdaşları yardımcı olmuşlar! Kimdir bu yardımcılar; lütfen kendilerini tanıtsınlar!