Fethiyespor’un düşündürdükleri...

Atatürk, Cumhuriyet ve milli devlet düşmanlığı trafikten spor sahalarına da sıçradı. Geçenlerde Denizli’de bir aracının üzerinde Atatürk çıkartması var diye açılımcı zihniyet ceza kesmişti. Maalesef bir çok alanda yönetenlere karşı savunulur hale geldik. Sanki yeni bir Mondros Mütarekesi imzalanmış ve ülke adeta paylaşılmaya hazır bir hale sokulmuştur. Bütün bunlar demokratikleşme ve açılım aşkı uğruna yapılıyor. Aslında biz tarih boyu tavizlerle dolu açılımlara doyamadık.  “Dilimizi kabul ettirdik; toprağımızı da kabul ettireceğiz”  diyen terör örgütünün siyasi kolu Meclis’te yumruk sallar hale geldi.
Fethiyespor futbol takımı Fenerbahçe’yi İstanbul’da Türkiye Ziraat Kupası’ndan eleyerek sürpriz yaptı. Tebrik edilmesi gereken bu takımımız maçın başında göğüslerinde  “Yüce Atatürk” ifadesiyle sahada yer aldı. TFF buna tepki duyarak Fethiyespor’u Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na sevk etti. Burada önemli olan; kulübe ceza verilip verilmemesi değil; disipline sevk edilmiş olmasıdır. Rabia işareti ve selâmı verenler için herhangi bir işlem yapılmadı.
Galatasaray’da oynayan iki yabancı futbolcu geçenlerde ölen ve bir ara Atatürk Barış Ödülü’nü almayı reddeden Mandela’ya saygı ve teşekkür yazılı tişörtlerle göründüler. Onlar da Disiplin Kurulu’na verildiler. Anlaşılan ülkenin itibarını içeride ve dışarıda kırmak için bazıları gerekeni yapıyor.
Konunun bir önemli boyutu da, hangi ligde oynarsa oynasın; takımların gücünde ve oyuncu kalitesinde dikkat çeken bir iyileşmedir. Kimse kimseyi artık küçük göremez.
Geliniz değişik dallarda ve liglerde oynayan sadece futbolcularımıza değil; bütün sporcularımıza sahip çıkalım ve önem verelim. Yabancı sayısını anlaşılmaz derecede artırır ve ülkeyi yaşlı ve kalitesiz futbolcu çöplüğüne çevirdikçe; milli takımlarımıza oyuncu bulmakta zorlanıyoruz. Oynayanların da mevkiinde yedekleri bulunamıyor. Türk çocuklarına güvenelim; geçici başarılar ve yönetici reklamı için olmadık yabancı transferleri yapıp genç nesilleri yok saymayalım. Fethiyespor’un haklı tavrı, Cumhuriyetin değerlerine, milli devlet ve üniter yapıya bağlılığın bir ifadesidir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın sorumluluğudur.
Spor ile ilgili konular genel kültür ve devlet politikası ile birlikte yürütülebilir. Türk çocuğu Naim Süleymanoğlu’na Türk yemeklerini beğendin mi diye sorulmaz. Ekranlara çıkarılan bazı soydaş gazeteci ve yazarlara  “Türkçen ne kadar güzel; nerede öğrendin” diye sorulursa;  “Türkçe benim ana dilim ve anam öğretti”  şeklinde de cevap alınır. Bazı havalı programcıların bu ve benzeri konulara dikkat etmeleri gerekiyor.
Ankara’da DTCF’de II. Abdülhamit Sempozyumu’nu protesto eden bazı gençleri anlamak zor. Yanlış ezberleri bırakıp artı ve eksisiyle Abdülhamit’i öğrenelim ve onunla uğraşmayı bırakalım. Osmanlı’yı kuran Türk unsuru ve geleneğine bağlı olanları bazıları ile bir
tutmayalım.    

Yazarın Diğer Yazıları