Fethullah Gülen'in tablosundaki kanlı ayrıntı!

Fethullah Gülen'in tablosundaki kanlı ayrıntı!
FETÖ lideri Fethullah Gülen geçtiğimiz günlerde CNN'e bir röportaj vermiş, röportajda söyledikleri kadar duvarında asılı bulunan tablolar da çok konuşulmuştu.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından sessizliğe bürünen hainler son bir haftada kanlı yüzlerini bir kez daha gösterdi. Dün sabah saatlerinde beş askerin şehit olduğu saldırının ardından akşam saatlerinde de bombalar ardı ardına patladı. Mardin Kızıltepe ve Diyarbakır Sur’da meydana gelen bombalı saldırılarda da 1 polis şehit oldu, 7 sivil hayatını kaybetti. Patlamada çok sayıda kişinin de yaralandığı belirtildi. PKK’nın son saldırıları gözleri yeniden “PKK-FETÖ ilişkisine” çevirdi. Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, FETÖ lideri Fethullah Gülen’in CNN kanalına verdiği röportajda duvarına astığı ve çok tartışılan “Dört Ayaklı Minare tablosunu” değerlendirerek “FETÖ-PKK-IŞİD ve YPG bağı” hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

GÜLEN ‘İN TABLOSU NE ANLATIYOR?

Abdullah Ağar, Gülen’in Temmuz ayı sonunda CNN International kanalında Fareed Zakaria'ya verdiği röportajda, dekora iliştirilen ve tartışılan tabloyu değerlendirdi. Ağar’a göre de o tablo oldukça ilginç. Dört Ayaklı Minare’nin PKK'nın 11 Temmuz 2015'de ilan ettiği ve sonrasında başlattığı ‘sözde' meskun mahal isyanının sembolüne dönüştürüldüğünü hatırlatan Ağar “Diyarbakır Sur ve devletin üzerine yıkılması amaçlanmış-algı operasyonlarına açık, grileştirilmiş olayların merkezindeki Dört Ayaklı Minare FETÖ'nün arkasına iliştirilmişti. ‘Sözde' PKK'nın meskun mahal isyanı ile ‘iç savaş-ardından dış müdahale ve parçalanma amaçlayan' FETÖ darbe girişimi arasındaki doğrusal ve asimetrik bağlar ile işbirliklerini, basiret feraset ve taktirinize bırakıyorum.  Aslına bakarsanız, sadece bunlar da değil. Darbe girişimi gecesi bayağı bir bekleyen PKK'ya müzahir yapıların, darbenin sönükleşmesi ve akametinin anlaşılmasından sonra aldığı pozisyonlara bakarak da, çok şey görebilirsiniz. Dikkatinizi çekti mi bilmem, Apo'yla ilgili gözdağlarından başlayıp gelecekte olabileceklerle ilgili geniş bir yelpazede, dur durak bilmeden konuşuyorlar, tehditler yağdırıyorlar” dedi.

PKK'nın ‘sözde' yöneticisi Cemil Bayık’ın “savaş artık dağ ile sınırlı olmayacaktır” sözünü hatırlatan Ağar “Terörün dağ, ova demeden her tarafta yürütüleceğini iddia ederek, “Terör artık dağ ile sınırlı değildir, metropollerde yürütülecektir, yürütülmektedir” diye konuşuyor, “Şehirlerde polisler eskisi gibi rahat yaşayamayacaklardır” tehdidini savuruyor. Aslında bu bile kendi içinde bizi ve güvenlik güçlerimizi kendi içinde bölmeyi amaçlayan bir algı operasyonu. Ve bu açıklamanın zamanlaması çok manidar. Anlamak gerekiyor: Türkiye'deki darbe girişiminin neden olduğu hassasiyetlerden, vakumdan ve tortulardan yararlanmayı amaçlayan örgüt, aslında daha önce başarılı olamadıkları meskun mahal terörünü yeniden hortlatmaya çalışıyor. FETÖ'nün arkasındaki tablo da aslında bunu anlatıyor. Bir başka PKK ekseninde ise YPG-DSG'ye de çok dikkat edilmesi gerekiyor. Örgüt Cerablus-Afrin hattını aşağıdan birleştirmeye çalışırken, ‘Suriye' Minbiç, Rakka ve Fırat havzası ile ‘Irak' Sincar(Şengal), Musul, Germiyan ve Halepçe başta olmak üzerinde kuzey ve orta Irak'ta pozisyon geliştiriyor. Küresel desteği arkasına aldığı yetmezmiş gibi, çaresizlik içinde kıvranan yerel ve bölgesel güçlerle işbirliği ve meşruiyet üretmeye, onları etkilemeye ve etki altına almaya çalışıyor, zorluyor. Partneri ise bütüncül tehdide dair semboller barındıran dört ayaklı minarenin önünde poz veriyor. Tablolar ‘sözde' FETÖ'ce, IŞİD'ce ve PKK'ca semboller barındıyor.” diye konuştu.

“SÖZDE İSYANDA BAŞARILI OLAMADIKTAN SONRA METROPOLLERE DÖNDÜLER”

Bölücü örgütün 11 Temmuz 2015'te ilan ettiği kırsal ve kırsala dayalı meskun mahal terörü üzerinden denediği isyanda başarılı olamadığını hatırlatan Ağar “PKK, kırsalla ilgili çok iddialı cümleler üretmeye başlamıştı. Darbe girişiminden sonra üreyen hassasiyetler nedeniyle, gruplarda ve büyük telsizlerde ciddi hareketlenmeler oldu. Ağır ve sofistike silah yığınağıyla, patlayıcı ve terörist transferi yapmaya çalıştılar. Öncelikli hedefleri, ana ikmal yollarında etkili olmak. Bu yeni bir Dağlıca veya Dağlıcalar, taciz-sızma ve baskın girişimlerinde ve bombalı araçlarda artışlar amaçlanıyor demek. Bir de ‘Biz terörü metropollere yayacağız' diyorlar. Bu ise zamana alana yayılı sıralı müşterek eylemlerin (FETÖ-PKK-IŞİD) katlayıcı etkisinden yararlanmak demek. Bu durum yaptıkları yasa dışı sol örgütlerle işbirliğine (HBDH-‘sözde' Halkların Birleşik Devrim Hareketi) ve TAK'a karşı çok dikkatli olunması gerektiğini ortaya koyuyor. PKK artık sadece metropol terörü, meskun mahal ‘sözde' isyanı ve dağ terörü ile yetinmek istemiyor. Artık hedeflerinin ve amaçlarının içinde ‘sözde' şehir isyanı ve YPG'yi ‘aynı IŞİD'in Musul'da yaptığına benzer bir şekilde' Türkiye'de kullanmak vardır. Bunun fotoğrafı ise FETÖ'nün duvarında asılıdır” dedi.

“IŞİD VE FETÖ'CÜLERLE ASİMETRİK BİR BAĞLANTI İÇERİSİNDELER”

“PKK sahada mücadele ediyor gözükmesine rağmen IŞİD'le asimetrik bir bağlantı içerisinde” tespitinde bulunan Ağar sözlerini şöyle sürdürdü “Buna benzer FETÖ'cülerle de bağlantı içerisinde olduğunu görmek gerekiyor. Sonuçta hepsini güden patronajlar söz konusu. Özellikle son dönemde PKK'nın FETÖ'cü yapılanmayla ilgili telsiz anonslarına yansıyan işbirliği çağrıları bu tür işbirliklerini ortaya çıkartıyor.  Bir de geçmişe bakın lütfen. Geçmişte terörle mücadelede yaşanan kırılmalara. 2011'in sonlarında bitmek üzere olan PKK'nın Uludere olayından sonra nasıl nefes aldığına, ‘sözde' çözüm sürecinin nasıl başladığına ve nasıl meskun mahal isyanını yapacak güce kavuştuğuna. Ve bu sadece bir tanesi. Geriye doğru deşelediğimiz de bakın daha neler çıkacak. Terörle mücadelenin nasıl akamete uğratıldığı, terörle mücadelenin başat gücü TSK'nın nasıl etkisiz hale getirilmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı ortaya çıkacak. Bu noktadan bakıldığında Türkiye'nin ne denli büyük bir mücadele içerisinde olduğunu görmek gerekiyor. Sadece güç alanlarında değil, diğer bütün milli güç unsurlarında ve diğer hibrit alanlarda. Sadece terör örgütleri ile değil, örgütlerin arkasındaki himaye gücü ile de nasıl mücadele halinde olunduğuna. Türkiye artık bir gerçeği görmek zorunda. Türkiye terör örgütleri (PKK,IŞİD, FETÖ) ve bunların arkasında saklanmış olan iradelerle bir varlık-yokluk savaşı içinde”

“IRAK VE SURİYE'DE TUTAN OYUN TÜRKİYE'DE DE HEDEFLENİYOR”

Yıllardır Irak ve Suriye’deki ‘oyunun’ Türkiye’de sahneye konulmaya çalıştığını belirten Ağar “Terör üzerinden bizim çok ciddi anlamda enerji ve ekonomik güç kaybımızı hedefliyorlar. Bunları besleyen ve destekleyen büyük iradelerle yürütülüyor bu iş. Bu oyun Irak ve Suriye'de tuttu, Türkiye'de de tutması için bildiğimiz veya bilmediğimiz pek çok argümanı ve silahı kullanarak Türkiye'nin üzerine çullanmış durumdalar. Bunun bir detayı olarak gelecek dönemde HAARP, siber saldırılar, devletin ve güvenlik kuvvetlerinin soft sistemlerini (bilişim) hedef alan saldırılar yaşanırsa şaşırmayın lütfen. Lütfen siyasi istikrarsızlaştırma çabalarını da unutmayın. Bunlar büyük olasılıkla planlanmış durumda. Ekonomik saldırılar, siyasi saldırılar, askeri saldırılar, vekalet saldırıları, bilimsel ve teknolojik saldırılar, demografik saldırılar, coğrafi saldırılar dahil olmak üzere planlar hazırdır eminim. Bizim için ise: Nerede, nasıl, ne zaman ve kimler üzerinden yapacaklarıdır sorun. Tek çaremiz Güçlü Devlet-Güçlü Ordu-Güçlü Halk'tır. Milletçe-Devletçe-Mehmetçikçe var gücümüzle çalışmaktır” yorumunda bulundu.