Gazze, Türkiye, PKK!
Bir şehir, bir devlet ve bir terör örgütü bir yazının başlığı olunca sanki aynı masa etrafında müzakere için oturmuş eşit değerler gibi rahatsız edici bir algı oluşturuyor. Bizim amacımız da zaten tembel beyinleri huzursuz etmek. Yani çevreye verdiğimiz zarar yüzünden özür dilemiyoruz, çünkü taammüden yaptık, itiraf ediyoruz.
Gazze, 450-500 bin nüfuslu avuç içi kadar bir şehir. 1967, altı gün savaşlarından beri İsrail’in demir yumruğu altında. Dile kolay, tam 45 yıl. Görünen o ki bir 45 yıl daha sadist İsrail ve onun arkasındaki ABD ve Avrupa’ya teslim olmayacak. Bütün altyapısı tahrip edilse, hastaneleri, okulları, evleri bombalanarak kuma çevrilse, su kaynakları ve kanalizasyon şebekesi başta olmak üzere altyapısının neredeyse tamamı tahrip edilmiş olsa; ambargo ile aç ve ilaçsız bırakılsa bile, evet, görünen o ki, bir 45 yıl daha vampir İsrail ve arkasındaki dünya ile savaşmayı sürdürecek. Korkmuyor, korkutuyor. Hürriyet ve vatan dışında hiçbir dünya nîmetine eyvallah demiyor. Şehitliği, askerdeki oğlunu özleyen anne gibi hasretle bekleyen Gazzeli gençler, çocuklar, tankların, uçakların ve zırhlı araçların içerisinde kurşun geçirmez yeleklerle dolaşan Siyonist askerlerin yüreğini ağızlarına getiriyor.
Allah’a şükür Türkiye Kurtuluş Savaşı ile bir Filistin, bir Gazze olmaktan kurtuldu kurtulmasına da bu topraklardan Gazze’yi kopartanlar bir müddet sonra Türkiye’nin başına bir PKK belâsı musallat etti. O mihrak bin yıldır aynı toprakları vatan, aynı Kâbe’yi kıble bilmiş, kız alıp kız vermiş ve Kurtuluş Savaşını beraber yapmış, yaşadıkları bölgedeki Ermeni ve Rus işgal ve zulmüne karşı birlikte mücadele vermiş insanların arasına, kara kedi sokmaya çalıştı. Türkiye 1984’ten beri 28 yıldır dünyanın gelmiş geçmiş en şedit terör örgütünden biri ile mücadele ediyor. Gelinen noktada 500 bin nüfuslu aç-açık-çıplak Gazze ellerinde nükleer güç bulunan ve dünyanın jandarması olan İsrail, ABD ve Avrupa isteklerine boyun eğmedi de, Türkiye, 75 milyon nüfusu, dünyanın ilk 15 ekonomisi ve dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olmasına rağmen PKK’nın taleplerini hayata geçirmeye başladı.
Akıl alır gibi değil...
Tamam, 500 bin nüfuslu Gazze o devasa mihraklara teslim olmuyor da devasa Türkiye niçin arkasında Kürt nüfusun yüzde 90’ının bile bulunmadığı PKK’nın taleplerini, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran TBMM’yi de kullanarak birileri, bir bir hayata geçiriyor? Ve toplum nasıl oluyor da PKK’nın her dediğine “evet” diyen iradeye arka çıkıyor? Gazze halkı ile Türk halkının arasındaki fark ne? Türk halkının direnci daha mı zayıf? Türk askeri Gazzeli çocuklardan daha mı korkak? Tabii ki bunların hiçbiri değil. Öyleyse bütün bunlar nasıl ve niye oluyor? Birinci sebep; bu topraklar üzerinde PKK ile tanışan nesil, vatansızlık ve devletsizlik nasıl bir şeydir Gazze halkı gibi bilmiyor. Çünkü hazır vatan ve hazır devlette doğdular, doydular. İkincisi; Gazze halkına hiçbir beyin yıkama metodu tesir etmedi, edemezdi. Gazzeli söylenene değil şahit olduğuna itibar etti, ediyor. Türk halkı ise tarih bilgi ve şuuruna sahip olmadığı için hem, kendini Gazze olmaktan kurtaran dedeleri ve silah arkadaşlarına hesap soruyor, hem, vatanını küçültecek ve hem Kürt’e hem Türk’e acı verecek PKK taleplerinin hayata geçmesinin yakın ve uzak tehlikelerini idrak edemiyor.
Türkiye’yi şehir devletçikleri olarak ayrıştıracak gelişmeyi lütfen dikkatle takip edin. Herkes bütün kartlarını açık oynuyor. “Özerklik istiyoruz” diyorlar. Bağımsız bütçe, memurları tayin, yerel parlamento, iç güvenlik, ayrı bir bayrak istiyoruz diyorlar. Sürgünde Parlamentoları, arkalarında ABD ve Avrupaları var. Önlerinde ise bütün bu süreci silahla değil, demokrasi ile hayata geçirmeyi vaat etmiş Erdoğan’ın liderliğindeki AKP bulunuyor. İnsan bir İsrail ve ABD karşısındaki Gazze’ye, bir de PKK karşısındaki Türkiye’ye baktığında gözlerine inanamıyor.