Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Gazze’de yaşananlar katliama dönüştü

Gazze’de yaşananlar katliama dönüştü

Hamas ve İsrail’in hedefi

Hamas, saldırının, halkın yaşam şartlarının gittikçe ağırlaştığı, yaşam alanlarının işgallerle gittikçe küçüldüğü, İbrahim Anlaşmalarıyla mücadelede yalnız bırakıldıkları ve iki egemen devletli çözümden gittikçe uzaklaşıldığı için, haklı oldukları Filistin davasını dünya kamuoyuna duyurarak yeni bir kurgulama ortamı oluşturmak amacıyla gerçekleştirdiğini ve hedefine ulaştığını ifade etmiş ve ateşkesten yana olduğunu ortaya koymuştur.

Ancak İsrail uğradığı baskınla kaybettiği itibarını ve prestijini kurtarmak, Ortadoğu’da var olduğunu yeniden ispatlamak için intikam duygusuyla hareket etmeye devam etmektedir. Karşı saldırıların, Hamas etkisiz hale getirilip tamamen saf dışı edilinceye, Filistinliler de bölgeden çıkarılıncaya kadar devam edeceği anlaşılmaktadır.

İsrail’in manevraları

ABD, saldırı konusunda, Hamasla birlikte onu destekleyen ve iktidarda tutan Gazze halkını da suçlayarak İsrail’e sınırsız destek vermektedir. Sonradan Gazze’nin işgalinin hata olacağını, esas hedefin Hamas olduğunu söylese de, İsrail’e verdiği desteği ve etrafına verdiği gözdağını devam ettirdiğinden, İsrail saldırılarına hiçbir insani düşünceyi gözetmeden devam ettirmektedir. Hastane katliamı da buna tuz biber ekmiştir.

İsrail, Gazze’yi vadiden ikiye ayırıp önce kuzeydeki halkı güneye göçe zorlayıp sivillerden boşaltarak, bu bölgeye yapacağı kara harekatında Hamasla mücadeleyi daha elverişli şartlarda yapmak istemektedir.

Diğer taraftan, güneyde oluşacak nüfus yoğunluğunun Mısır kapılarını zorlayacağını, Mısır’ın ABD’nin de baskısıyla kapıyı açacağını ve halkın büyük bir kısmının bu yolla Mısır’a geçip Sina yarımadasına yerleşmek zorunda kalacağını hesaplamaktadır. Mısır da haklı olarak bunun kalıcı olacağından endişe ederek kapıyı açmamaktadır.

Ayrıca İsrail, Mısır’a ulaşan yardım malzemelerinin Gazze tarafına geçmesi halinde Filistin halkının Mısır’a geçmeyeceğini düşünerek, Refah sınırının Gazze tarafından denize kadar bir taarruzla bu bölgeyi kontrol altına alıp bunu engellemek, Mısır’dan tüneller yoluyla Hamas’a yardım ve destek gelmesini de önlemek için bir taşla iki kuş vurmak istemektedir.

Kara harekatı olacak mı?

Kara harekatı geciktikçe, gerçekleşme ihtimali de zayıflamaktadır. Ancak İsrail bunu bir şekilde yapamazsa, Netenyahu’nun arkasında mecburen oluşan kamuoyu desteği gittikçe azalacak ve karşı bir duruşa dönüşecektir. Diğer taraftan meskun mahallerde savaşın risklerini ve vereceği zayiatın prestij kaybını da artıracağını da hesaplamaktadır. Bu nedenle en azından kamuoyunu tatmin amacıyla mahdut hedefli, bölge içine fazla angaje olamadan, ancak ses getirecek düzeyde şiddetli, yukarıda belirttiğim biri güneyde, diğerleri de kuzeyde olmak üzere bir kaç noktadan hareketta bulunması beklenmelidir.

İran ve İsrail’in karşılıklı tehdit içeren caydırıcılığa yönelik açıklamaları devam etmektedir. İran’ın, doğrudan kendisine yönelik bir saldırı olmadıkça direkt karşılık vermeyeceğini, ancak vekaleten hareket eden unsurları siyaseten ve örtülü bir şekilde desteklemeye devam edeceği değerlendirilmektedir.

Suriye ve Lübnan’ın ise sadece kendisini korumaya yönelik tedbir alacağı, ancak Lübnan’da bulunan Hizbulah’ın, sınır bölgesinde tertiplenmiş olan İsrail güçlerine vur-kaç tekniği uygulayarak saldırılarda bulunacağı düşünülmektedir.

ABD ne yapmak istiyor

ABD’nin, Orta Doğu’daki kalesi olduğu için İsrail’e, İsrail’in de bölgede varlığını sürdürmesi için ABD’ye ihtiyacı vardır.

Uçak gemi gurupları Doğu Akdeniz’e konuşlanmıştır. İngiliz Kraliyet Donanması da desteklemektedir. Bunların, savaşa üçüncü tarafların katılmasını önleyecek bir caydırıcı güç olarak bu bölgede bulunduğu, ancak İsrail’in güvenliğini ortadan kaldıracak bir girişimde bulunulursa müdahale de edebileceği anlaşılmıştır. Ayrıca 2000 kişilik bir gücün 96 saat içinde intikal edebilecek durumda bulunması ve ihtiyaç halinde bölgeye intikali için hazırlıklı olması için planlama yapıldığı da açıklanmıştır.

ABD’nin, ateşkes, insani yardım koridoru, sivillerin ölmemesi gibi bir düşünce içinde olmadığı, tek hedefinin İsrail’in bölgede ABD’nin kalesi olarak güçlü bir şekilde ayakta kalması için İsrail’in her türlü eylemini desteklemeye devam edeceği anlaşılmaktadır.

ABD’nin, İsrail’in Gazze’de yaşayanları bulunduğu yerden göçe zorlamasına destek verdiği de ortaya çıkmıştır. Biden, İsrail’e, ona olan desteği yerinde göstermek için geldiğini söyleyerek, İsrail’in katliamlarının arkasında olduğunu göstermiştir. Biden artık ne söylediğinin ve ne yaptığının farkında değildir. Yahudilerin güvenliğini düşünmesi, onlara acıması, Filistinlileri gözden çıkardığına işarettir.

Türkiye’nin girişimleri

Türkiye de yoğun temaslarını sürdürerek bu felaketin önüne geçmeye ve konunun doğru bir mecraya evrilmesi için öneriler sunmaya devam etmektedir.

ABD ise Türkiye’nin bölgede inisiyatif almasından çekinmektedir. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin yapabileceği harekatı önlemek için, her yıl uzattığı “Acil durum kararı”na bu sefer Türkiye’nin yaptığı ve yapabileceği operasyonların İŞİD’le mücadelesini engellediği ve dolayısıyla kendi ulusal güvenliğine tehdit teşkil ettiğini de eklemesi bunun bir sonucudur.

Türkiye de Doğu Akdeniz kendi donanmasından gemiler göndererek bölgede hakiki mermilerle tatbikat yapmaktadır. Ayrıca 22-23 Ekim’de de KKTC’yle ortak rutin arama kurtarma tatbikatını da gerçekleştirecektir. Hem tutarlı diplomatik girişimleri ve teklifleri, hem de Doğu Akdeniz’deki faaliyetleriyle “ben burdayım” mesajını vermektedir.

>Halen birçok ülkede İsrail aleyhinde gösteriler yapılmakta olup, Hizbullah, İslamı Cihat, Haşdi Şabi, Filistin Direniş Grupları gibi örgütlerin de, beklenmedik yerde ve zamanda şiddete başvurmaları beklenmelidir.

>Bugüne kadar, ne ABD, ne de İsrail için, uluslararası mahkemelerin ve uluslararası kuruluşların, insan hakları, uluslararası hukuk ve savaş hukuku konularında etkin bir işlemi görülmemiştir.

>Artık ABD yandaşı ülkelerin ve uluslararası kuruluşların, güçlünün yanında yer alma duygusundan sıyrılarak haklı ve kararlı bir duruş sergilemeleri gerekmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları