Türkiye ve dünya genelinde artan zararlı alışkanlıklar, genç neslin geleceğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Bağımlılık uzmanları, psikologlar ve eğitimciler, sorunun köklerine inerek bu olumsuz döngüyü kırmak için yeni ve etkili stratejiler üzerinde durdu.
Harvard Tıp Fakültesi'nden bağımlılık psikoloğu Dr. David G. Evans, "Gençler, beyin gelişimi açısından kritik bir dönemde oldukları için riskli davranışlara daha eğilimli olabilirler. Bu durum, onların sosyal çevre, aile ve okul hayatı üzerindeki etkileşimiyle daha da karmaşık hale geliyor" diyerek bu konunun hassasiyetine dikkat çekti.
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (EMCDDA) tarafından yayımlanan son raporlar da benzer bir tabloyu ortaya koydu.
Rapora göre, özellikle dijital çağın getirdiği yeni bağımlılık türleri (internet, oyun ve sosyal medya bağımlılıkları), madde bağımlılıklarıyla birlikte gençleri tehdit eden en büyük riskler arasında yer aldı.
EMCDDA Direktörü Alexis Goosdeel, bu durumun sadece bireysel bir sorun olmaktan öte, küresel bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini vurguladı.
KORUYUCU KALKAN OLARAK AİLE VE EĞİTİM
Uzmanlar, gençleri zararlı alışkanlıklardan korumada en güçlü kalkanın aile ve eğitim olduğunu belirtti.
Uzmanlar, "Çocuğun erken yaşlardan itibaren sağlıklı iletişim kurabildiği, değer gördüğü ve güvende hissettiği bir aile ortamı, onları riskli davranışlara karşı çok daha dirençli kılar" ifadelerini kullandı.
Uzmanlar, okulların da sadece akademik başarıya odaklanmak yerine, gençlerin sosyal ve duygusal gelişimini destekleyen programlara daha fazla yer vermesi gerektiğini savundu. Bu programlar, gençlere problem çözme, stresle başa çıkma ve doğru kararlar alma becerilerini kazandırarak, olumsuz etkilere karşı bir nevi bağışıklık sistemi oluşturdu.