Kanadalı bilim insanı Dr. David Bailey, 1990'larda greyfurt suyunun, tansiyon ilacı felodipin'in kandaki seviyelerini beklenmedik şekilde yükselttiğini keşfetti. Bu keşif, o zamana kadar gözden kaçan bir etkileşimi gözler önüne serdi ve uluslararası bir araştırma dalgasına yol açtı.
Dr. Bailey'nin liderliğinde yürütülen sonraki çalışmalar, greyfurtun içerdiği furanokumarin adlı bileşiklerin, karaciğer ve bağırsaklardaki sitokrom P450 3A4 (CYP3A4) enzimini bloke ettiğini ortaya koydu. Bu enzim, birçok ilacın parçalanmasında kritik bir rol oynadı.
Enzimin aktivitesinin greyfurt tarafından engellenmesi, ilaçların metabolize olamamasına ve kan dolaşımındaki konsantrasyonlarının tehlikeli seviyelere çıkmasına neden oldu. Bu durum, ilacın etkisinin beklenenden kat kat fazla olmasına yol açarak zehirlenmeye benzer etkilere neden olabiliyor.
Florida Üniversitesi'nden farmakoloji profesörü Dr. Robert Talbert, bu durumun özellikle kalp-damar hastalıkları, kolesterol düşürücü ilaçlar (statinler), anti-anksiyete ilaçları (benzodiazepinler) ve bazı alerji ilaçları kullanan hastalar için ciddi riskler taşıdığını ifade etti. Dr. Talbert, "Greyfurtun etkisi, bir ilacın normalde bir günde vücuttan atılması gereken dozunun, greyfurt suyuyla birlikte alındığında saatlerce yüksek seviyelerde kalmasına neden olabilir. Bu durum, kalp atış hızında tehlikeli artışlar, kas hasarı ve hatta böbrek yetmezliği gibi ciddi sonuçlar doğurabilir" şeklinde konuştu.
Hollanda'da Utrecht Üniversitesi Tıp Merkezi'nden klinik farmakolog Dr. Diederik van der Heijde ise, bu etkileşimin ilaca ve kişiden kişiye değişebildiğini belirtti. Van der Heijde, "Bu, sadece ilaçlarla sınırlı değil; greyfurt, hatta seville portakalı ve pomelo gibi diğer turunçgiller de benzer etkilere neden olabilir" uyarısında bulundu.
Uzmanlar, hastaların kullandıkları ilaçların prospektüslerini dikkatle okumalarını ve ilaçlarını greyfurt suyuyla veya meyvesiyle birlikte tüketmemeleri konusunda doktorlarına danışmalarını tavsiye etti. Bu tehlikeli etkileşimlerin farkında olmak, hastaların tedavi süreçlerini daha güvenli hale getirme potansiyelini taşıdı.