Güle güle Kazım abi...
Sevgili Kazım Kanat’ı tanıdığımda yıllarca çalıştığı gazetesi Hürriyet’ten ayrılmış, Sabah grubunun çok satan gazetesi Bugün’de zamanını geçiriyordu..Kahramanmaraş’tan İstanbul’a geldikten sonra canından çok sevdiği Beşiktaş uğruna gazeteciliğe merak salmış, Gazetecilik Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra spor camisanın içine girmişti. Ancak onunla tanıştığımda tırnaklarımla kazarak geldiğim dediği Hürriyet’ten ayrılmanın üzüntüsü, burukluğu ve dargınlığı vardı kalbinde..Biraz unutulmaktan moralsiz, biraz yalnızlıktan küskündü..
Okulu 1973 yılında bitirmeme rağmen geç başladığım gazetecilikteki ilk derslerimi ondan aldım. Gazetecilik benim okulda okuduğum gibi değildi. Özelllikle spor gazeteciliği daha bir başkaydı. O beni herhalde sevmişti ki hemen Beşiktaş’a gönderdi. Nasıl haber yapacağımı, nelere dikkat edeceğimi bir bir anlattı.. Bugün, çok satan bir gazete olmasına rağmen sporu küçüktü. Toplam 7 kişilik bir servisle hayatımın en güzel günlerini burada geçirdim.Akran olduğum halde ona abi derdim. Çünkü o benden tecrübeliydi. Kazım abi kendisine zamanında yapılan engellemeleri bana yapmadı. Orada muhabir, editör ve hatta yazar oldum..Kazım gerçekten iyi bir insandı. O kendisine yapılanların aksine bana kısa zamanda hiç engel koymadı. Daha sonra Sabah grubu birden bire doludizgin giden gazeteyi kapattı. Biz de o güzel günleri geride bırakarak birbirimizden ayrıldık. Kazım daha sonra uzun bir süredir beklediği şansı Sabah’ta buldu... Yine her zaman ki gibi Beşiktaş’ı hem seviyor, hem eleştiriyor hem de yol gösteriyordu..Artık emekli de olmuştu. İşler yolunda gidiyordu. Ve bir gün o korkunç hastalığa yakalandı... Kadere bakın ki ayni zamanda uzun süre beklediği senelerce özlediği şöhreti ne yazık ki hastalandıktan sonra yakaladı. Eskiden spor camisanın tanıdığı Kazım Kanat’ı bütün Türkiye tanıdı. Çok mutluydu ama hastaydı. Hastaydı ama yıllarca beklediği bu güzel günleri de kısa zamanda bırakmaya niyeti yoktu. Hastalığı direndi. Onu yeneceğini söyledi... Tam zirveye çıktığı bir anda ortaya çıkan bu hastalığa çok kızıyordu. Ama hiç moralini bozmadı. Onu yeneceğini her zaman söyledi. Örnek oldu. Bu melun hastalığa yakalananlar onu örnek alıyordu. O sanki inanılmazı yapıyordu. Doktorların inadına yaşıyordu. Ama olmadı. Alın yazısı onu çok sevdiği Beşiktaş’tan, eşinden ve oğlundan ayırdı. Onu son gördüğümde tribüne yardım ile gelmişti. Konuştuk. Ne yaptığımı sordu. Nasıl olduğumu sordu. İyiyim deyince, sevindi.. Koltuğundan bana öpücükler, selamlar yolladı. Şimdi O artık yok. Beşiktaş ve spor camiası öksüz kaldı. Güle güle Kazım abi..
Güle güle güzel insan..