Günde 5 ekmek alan ne yapsın?..

Bu hafta sonu yine sizden gelen mesajlarla başlamak istiyorum.

Bunların içinde "ekmek" konusuna yer verdiği için emekli meslekdaşım Alaaddin Demirtaş'ınkine öncelik vereceğim. Demirtaş, çarşı-pazar kendi alış-verişini bizzat yapan ve bu yüzden de fiyatları günü gününe gözlem altında tutabilen bir kardeşim. Sağlık ve uzun ömür dilekleriyle başladığı mesajında konuyu ekmek fiyatlarına getirip şunları yazıyor:

"Sanki fırıncılar İstanbul Halk Ekmek fiyatlarına yapılan zammı fırsat bildi, sessiz sedasız fiyat artırımına gittiler. Böylelikle mevcut fiyatlar kağıt üstünde kaldı. Mesela ben Büyükada'da Akasya Fırını'ndan ekmek alıyorum. Ekmeğin tanesi 1.75 kuruştu... Cebimdeki bozukluklardan hazırlayıp fırına girdim. Bir de ne göreyim?.. Karşımdaki tabelada "Ekmek 2 TL" diye yazıyor...

Tezgahtaki arkadaşa, "Hani ekmek 1.75 kuruştu?.." dediğimde acı gerçeği şi cevapla öğrendim:

"O köprünün altından çok sular geçti, zam yapıldı. Ekmek 2 TL oldu."

2 TL'yi verip evin yolunu tutarken kendi kendime düşündüm; evine günde 5 ekmek alanlar aklıma geldi. Demek ki ekmeğe günde 10 TL ayırmaları gerekiyor. Bu da ayda 300 TL gibi bir önemli bir meblağ demek... Türkiye gerçeği işte böyle bir şey... Allah fakir-fukara ve dar gelirliye acısın..."

***

Oğuz Kombak benim de takıntılı olduğum bir konuya değinmekte:

"Sayın Burhan Ağabey;

Bazı konulardaki özel hassasiyetini ve bu konulara verdiğin önemi biliyorum. Bir içecek firmamız reklamlarında "Tek koruyucu içermeyen" sloganını kullanıyor. Bun görünce, diğerleri kelime oyunu mu yapıyor sorusu aklıma geliyor."

Gerçekten bu iddiada olan bir şekersiz limonata bir de acılı şalgam suyu var.

***

Tarafsız Bölge'de yaptığı "Arada Almanya ile 160 miylar dolarlık anlaşma varken bu ülke bizden vazgeçemez" tespitine dikkat çektiğim Ragıp Kutay Karaca'dan da bir mesaj aldım:

"Burhan Bey;

Yazınızda tarafıma atfettiğiniz güzel ifadeler için teşekkür ediyorum. Bir akademisyen olarak tarafsızlığı korumayı ama devlet ve milletimin hassasiyetlerini de göz önünde bulundurmayı görev biliyorum. Fakat, maalesef günümüzde doğruya doğru, yanlışa yanlış demek zorlaştı. Bunu biraz başarabiliyorsam ne mutlu bana. Selam ve sağlık dileklerimle."

***

Gelen mesajlardan kimileri ise insanı adeta çıldırtıyor. Yanlış iddialarında ısrar edip duruyorlar. Biz saygı gösterdikçe aynı ısrarlarını sürdürüyorlar. Hele ikisi var ki artık bıktırdı, ısrarlarıyla can sıkıcı hale geldi. En iyisi bunlara nokta koyup meseleyi kapatmak. Yanlışında ısrar edenlere bundan başka yapacak bir şeyim yok.

***

Eski Türkiye Futbol Federasyonu başkanlarından Mustafa Kemal Ulusu, yazımda gördüğü bir yanlışı haber verip, "Sevgili kardeşim; güzel yazılarını kutluyor, mükemmel kaleminle sağlıklı günler diliyorum" mesajını iletmiş. Ulusu'nun sözünü ettiğ ünlü tenisçimiz Nazmi Bari'nin yanlış yazılan soyadını anında düzelttik. Ulusoy'a giden gazete sanırım hatalılardan.

Ersin Düzen'den özür diliyorum

TRT Spor'daki fırtına çabuk sona erdi. Aynı grupta uzun süre çalıştığımız ve şimdi İzmir CHP Milletvekili olan Atilla Sertel'in KTR'deki açıklamalarını dinleyip Ersin Düzen konusunu yazmıştım. Programda eski hakem ve halen CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli de vardı. Ortaya attıkları iddialara inanmakta aceleci davrandım. Ben de konuyu köşeme taşıyıp anında Ersin Düzen'e bindirdim. Olayı tek taraftan dinledim, hata etmişim... Orhan Aynan'ın hemen peşinden Ersin Düzen aradı. O anlattıkça mesele çözüldü. Ersin haklı çıktı. Gerçekten de eline geçen para sözü edilenin onda biri. Benim bu saatten sonra yapacağım tek şey Ersin Düzen'den özür dilemek. Her ne kadar, "Sana gönül açtık, gönül koyamam" dediyse de böylesi bir hata benim özür dilememi gerektiriyor.

Günün sözü:

Mutluluk; düşündüğünüz, söylediğiniz ve yaptığınız şeyin uyum

Yazarın Diğer Yazıları