Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Hakkımızda vermiş sultanımız fermanı

03 Haziran 2015 tarihinde bu köşede yayınlanan “Artık sıra heykelini dikmeye mi geldi?” başlıklı yazıda, isminin neredeyse hayatın her alanına hâkim olmasının vatandaş üzerinde bıraktığı etkiye dikkat çekerek şu ifadelere yer vermiştik:

“Rozetler tamam; yakında ‘heykelini’ de diktirmeye kalkışırsa sakın ola ki kimse şaşırmasın.

Geçmişte ‘bir lokma, bir hırka’ kıvamında iken ‘büyük laflar’ edenler, şimdi ‘büyük lokmayı’ götürürken her konuda ‘geçmişi aratacak’ işlere imza atıyorlar.

‘İleri demokrasi’ kavramı ile anılan modern bir çağda böyle davrananların, yatıp kalkıp sövdükleri o ‘1930’lu yıllarda’ yaşadıklarını düşünün bir hele.

‘Neler yapabileceklerini’ aklınız hayaliniz alabiliyor mu sahi?”

Sadece ‘durum tespiti’ niteliği taşıyan, içerisinde herhangi bir ‘küfür’ ve ‘hakaret’ unsuru barındırmayan bu yazı bile Sultan hazretlerini rahatsız etmeye yetmiş.

Hazretin, avukatları aracılığı gazeteye gönderdiği ‘tekzip’ metninde şöyle deniyor:

- “Bu yazı ile ilgili tüm yasal haklarımızı hızlı, eksizsiz ve etkin bir şekilde kullanacağımızı dikkatlerinize sunarız.”

Bu cümlenin daha anlaşılır meali şu:

- “Çeneni kapa; ayaklarını denk al; aksi takdirde ne olacağını biliyorsun.”

* * *

Sultan hazretleri, anlaşılan o ki ‘ilahi adaletin’, seçimlerde ‘millî irade’ vasıtasıyla kendisine yaptığı ‘son ikazdan’ da pek fazla nasibini alamamış.

“Milli irade beni seçti, demek ki her istediğimi yaparım” mantığı ile iktidarı boyunca ülkede adeta bir ‘korku’ imparatorluğu oluşturan, yaptıklarına karşı çıkmaya kalkışanları ‘baskı’, ‘sindirme’, ‘yıldırma’ taktikleri ile ‘biat’ noktasına getiren hazret, eski alışkanlıklarından bir türlü vazgeçmeyecek gibi görünüyor.

Bahçesine pislemeye kalkışan bir takım kargaları ‘dize getirdiği’ gibi “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” düsturu ile hareket eden bu Türk evladını da korkutup susturacağını zannediyorsa aldanıyor.

Tekzip metninde aynen şöyle deniyor:

- “Özellikle müvekkilime karşı yürütülen kirli savaşta her yolu meşru sayan, yalan ve iftirada birbiri ile yarışan sözde gazetelerin bu iddiaları, yürüttükleri psikolojik savaşın bir parçasıdır.”

Bu cümleden çıkan sonuç aynen şu:

Hazrete ne kadar ‘biat’ eder ve de ne kadar ‘yüceltmeye’ kalkışırsan eğer o kadar ‘muteber’ gazetesin.

Ama, ola ki azıcık ‘eleştirmeye’ kalkışırsan o zaman olursun ‘sözde’ gazete.

* * *

‘Yeni Türkiye’ adı altında temellerini attığı ‘ileri saltanat’ düzeninde herkesin konumu, mevkisi, makamı ‘fani’, ama bir tek onun ki ‘daimi’ ve kalıcıdır.

Ol sebepten dolayı ‘birinci sınıf’ tebaa borsasında işlem görmek istiyor, saltanatın cümle nimetlerinden faydalanmak istiyorsan eğer, Sultan hazretlerine karşı asla ve asla şu manaya gelebilecek herhangi bir ifade kullanmayacaksın.

- “Mağrurlanma Sultanım, senden büyük Allah var.”

Peki ya ne yapacaksın?

Her gün karşısına geçip, “Çok yaşa, varol Sultanım. Sen her şeye kadirsin. Senden büyük enaniyetin var.” diye takla atacaksın.

Eğer huzuruna bizzat yüz sürmeye imkân bulamıyorsan, uzaktan “Memleket seninle gelişiyor, büyüyor, ileriye gidiyor Sultanım” mealinde mektuplar yazacaksın.

Yıkamada, yağlamada, pohpohlamada o kadar ustalaşacak, o kadar ileri gideceksin ki, haşa ona ‘peygamber’, ‘mehdi’ sıfatlarını yakıştırmakta mahzur görmeyeceksin.

İşte ol zaman ileri saltanatın ‘bereket’ kapıları senin için sonuna kadar açılacak.

‘Lütuf’ katipleri, ellerindeki birbirinden cazip ‘hayat iksirleri’ ile kapına dikilecek:

- “Sultanımız seni has kullarından eyledi. Dile bizden ne dilersen.”

* * *

Zaman zaman ‘mayın eşeği’ kadrosundan göreve çağırdığı bir takım eskimiş mankurtlar, demek ki şu parolayı hâlâ kulağına fısıldamamışlar:

- “Ve tarih bir gün, ölümü göze alan bir ülkücüden daha korkunç bir silah olmadığını yazacaktır.”

Deyiver behey Sultanım; ne yaparsın?

Bir takım davalarda yaptığın gibi ‘savcılığımızı’ üstlenip, “Devlet büyüklerine hakaret ediyor” bahanesiyle yaka paça ‘kodese’ mi tıktırırsın?

Yoksa ‘izinden’ yürüdüğün Netekim Paşa gibi sırf ‘denge’ sağlamak babından Mustafa Pehlivanoğlu niyetine ‘darağacına’ mı gönderirsin?

Yazarın Diğer Yazıları