Haksız olmak haksızlığa uğramaktan daha acıdır sözü kimin?

Haksız olmak haksızlığa uğramaktan daha acıdır sözü kimin?
Ahmet Kural dün ifade verdi. Daha sonra basının karşısına çıkan Ahmet Kural, Haksız olmak haksızlığa uğramaktan daha acıdır sözüyle kendisini savundu. Peki söz kimindir? 

Haksız olmak haksızlığa uğramaktan daha acıdır Ahmet Kural kendisini bu sözle savunarak şiddet olayından sonra bir kez daha adından söz ettirdi. Peki bu söz kime ait? Ahmet Kural ifadesinde ne dedi? İşte tüm detaylar haberimizde...

HAKSIZ OLMAK HAKSIZLIĞA UĞRAMAKTAN DAHA ACIDIR SÖZÜ KİMİN

Oyuncu Ahmet Kural, şarkıcı Sıla Gençoğlu'na şiddet uyguladığı iddiasıyla ilgili olarak dün savcılıkta ifade verdi. Ahmet Kural'ın adliye çıkışında yaptığı açıklamada Sokrates'in ünlü sözünü kullanması dikkat çekti.
Kural, açıklamasında "Adalete güveniyorum, yargı süreci devam ediyor. Benim için yeni bir başlangıç. Böyle bir konu ile adımın anıldığı için herkesten özür diliyorum. Bu yaşananlar için asılsız iftira, yargısız infaz yapanlara şunu söylüyorum. Haksız olmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır" ifadelerini kullandı.

kk-011.jpg

SÖZÜN DOĞRUSU NEDİR?

Ahmet Kural'ın "Haksız olmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır" şeklinde ifade ettiği sözün aslı da Sokrates'in savunmasındaydı: "Dünya, hiçbir şey bilmediği halde, bildiğini sananlarla doludur. Bütün kötülükler, haksızlıklar bilgisizlikten doğar. Haksızlık yapmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır."

SOKRATES KİMDİR

Sokrates, milattan önce 469'da doğduğunda bir taş isçisinin oğluydu. Babası heykelci, annesi ebeydi. Babası, onu kendi mesleğinde, yani bir heykeltıraş olarak yetiştirmek istediği halde, Sokrates felsefeye ilgi duymuştur. Meydanlarda, tiyatrolarda ve yollarda felsefî tartışmaların yapıldığı bir ortam içinde böyle bir istek gayet doğaldı.

Gelişmesinde, sofistlerin etkileri olduysa da, sorularında daha derine giden, yaşamayı daha özünden kavrayacak bir filozof olmayı yeğledi. Felsefenin kurucusu olarak görülen Sokrates, her daim sorgulayıcı yaklaşımı ile tanınmış ve benimsenmiştir. Zamanını Atina sokaklarında dolaşarak, karşılaştığı insanlarla konuşarak, gerçeği arayarak geçirdi. Gerçeği ararken, başkalarını da uyandıran, alışkanlıklarının yüzeysel ve rahat kabuğundan çıkartmaya çalışan bir kişi olarak ister istemez pek çok kişinin, özellikle de bilgisizlikleri gösterilen, küçük düşen sıradan sofistlerin düşmanlığını kazandı.

Özel yaşamına ilişkin fazla bir şey bilinmemekle beraber Sokrates, Platon ve Ksenophon'a kadar uzanan bir geleneğe göre kendisine üç çocuk veren Ksanthippi ile evlidir. Platon ve Ksenophon'un çizdiği portreye göre basık burunlu, patlak gözlü, sarkık dudaklı ve göbeklidir. Alçakgönüllü, alışkanlıkları ve felsefeden başka bir uğraşı olmadığı bilinen Sokrates, başta öğrencisi Platon olmak üzere Yunan gençleri üzerinde giderek kendisini taklit etmeye varan derecede yükselen bir etki yaratır. Onun gibi yalın ayak yürürler.

Sokrates, aritmetik, geometri, astronomi ve politikaya ilişkin yeterli düzeyde bilgiye sahipti. Çok basit bir yaşam sürmüştü. Her ne kadar görüşlerinin çok etkili olduğu kabul edilmişse de, hiçbir yapıt kaleme almamıştır. Onu iki öğrencisi, Platon ve Ksenofanes'in yazdıklarından tanımaktayız.

Ahlak felsefesinin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates'in yaşamının en belirgin olaylarından biri M.Ö. 399 yılında hakkında açılan davadır. Platon'un Sokrates'in Savunması adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır. Sokrates bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkûm edilir. Sokrates, yazılı bir kaynak bırakmamıştır.

Yaşamı ve düşünceleri ile ilgili bilgiler Aristophanes gibi çağdaş yazarlar, Platon ve Ksenophon gibi ardıllarının yazdıkları ve Sokrates'in ölümünden on beş yıl sonra dünyaya gelen Aristoteles'in dolaylı anlatımlarıyla günümüze ulaşmıştır. Sokrates, MÖ 399-Atina'da ölmüştür.