Haluk Bilginer kimdir ve nereli?

Haluk Bilginer kimdir ve nereli?
47. Uluslararası Emmy Ödülleri'nde Şahsiyet dizisindeki performansıyla en iyi erkek oyuncu seçilen Haluk Bilginer’in hayatı bir kez daha gündeme geldi. Usta oyuncu Haluk Bilginer, pek çok ekran projesinde yer almış, genç yeteneklere oyunculuk performansıyla örnek olmuş bir isim. Peki, Haluk Bilginer kimdir, kaç yaşında?

1954 yılında İzmir’de dünyaya gelen Haluk Bilginer, Babası sigortacı Tahsin Bey, annesi ev hanımı Bedriye Hanım'dır. Çiftin üç çocuğunun ortancası olan Haluk Bilginer, İzmir Türk Koleji'nde eğitim gördü Lise son sınıfta okulunun tiyatro koluna girdi ve Cahit Gürkan'ın öğrencisi oldu.

Demokrat İzmir Gazetesi'nin açtığı liselerarası tiyatro yarışmasında ilk ödülünü aldı. Jürideki tiyatro müdürü Ragıp Haykır'ın davetiyle İzmir Devlet Tiyatrosu'nda konuk oyuncu olarak çalıştı.

Ankara Devlet Konservatuvarı'nda tiyatro öğrenimi gördü. 1971 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'ne girdi. Devlet Konservatuvarı'ndaki eğitimini bitirdikten sonra Devlet Tiyatrosunda çalıştı. 1977'de İngiltere'ye Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi'nde (LAMDA) bünyesinde eğitimini sürdürdü. 1980 - 1993 yılları arasında İngiltere'de TV dizilerinde ve tiyatrolarda oyuncu olarak görev yaptı.

Haluk Bilginer'in 1980 ile 1991 arasından İngiltere'de çeşitli tiyatrolarda rol aldığı oyun ve müzikallerden başlıcaları: My Fair Lady, Kafkas Tebeşir Dairesi, Macbeth, Pal Joey, Belami (West End`de Ken Hill`in) Phantom of the Opera. EastEnders dizisinde 250 bölüm canlandırdığı Kıbrıslı Mehmet Osman rolüyle ün kazandı.

1987 yılında Gecenin Öteki Yüzü adlı film çekimi için İstanbul'a geldi . Hayatını bir süre İstanbul-Londra arasında sürdürdü. 1990 yılında Ahmet Levendoğlu ve Zuhal Olcay ile Tiyatro Stüdyosu'nu kurdu. Tiyatro Stüdyosu`nun Aldatma (Harold Pinter), Kan Kardeşleri (Willy Russell), Derin Bir Soluk Al (Ben Elton), Çöplük (Turgay Nar), Histeri (Terry Johnson) ve Balkon (Jean Genet) oyunlarında başrolleri üstlendi.

1987 yılında Gecenin Öteki Yüzü adlı film çekimi için İstanbul'a geldi ve hayatını bir süre İstanbul-Londra arasında sürdürdü. Hollywood'da "Indiana Jones" dizisinde, Türkiye'de de Yavuz Özkan'ın İki Kadın filminde rol aldı. 1996'da Tomris Giritlioğlu'nun 80. Adım filminde, ardından İstanbul Kanatlarımın Altında (İstanbul Kanatlarımın Altında), Usta Beni Öldürsene (Usta Beni Öldürsene), Masumiyet (Masumiyet) gibi ses getiren, ödüllü filmlerde rol aldı.

Haluk Bilginer, 1990 yılında kurucuları arasında yer aldığı Tiyatro Stüdyosu'nda sahnelenen oyunlarda başrolleri üstlendi. 1999 yılında Moda'da Zuhal Olcay ile birlikte Oyun Atölyesi'ni kurdu.

EN İYİ HALUK BİLGİNER DİZİLERİ

Pekâlâ, yıllar yılı büründüğü karakterler vesilesiyle taraflı tarafsız herkesin sevgilisi olmayı başaran ve yer aldığı tüm projelerin zevkle izlenilmesi konusundaki birinci değişken olan Haluk Bilginer’in ortaya koyduğu en iyi film ve dizilere göz atmaya ne dersiniz? Dilerseniz, usta oyuncunun yer aldığı dizilere bir bakış atalım, sonrasında ise her biri ayrı ayrı efsane olan en iyi filmleri ile buluşalım ve ona olan hayranlığımızı bir tık daha yukarıya taşıyalım.

Gülşen Abi (1994)

Haluk Bilginer’in Türkiye sınırları içerisinde yeni yeni çalışmaya başladığı dönemde yolunun kesiştiği Gülşen Abi, hem kendine has bir mizahı izleyenlerine taşıması hem de Haluk Bilginer’in komedide de ne denli başarılı olabileceğini yansıtması hasebiyle oldukça değerli bir noktada durmaktadır.

34t34.jpg

Gülşen Abi ya da hakiki ismiyle anmak gerekirse Abidin Özbidin, bir gazetenin Güzin Ablası olarak çalışan ve gelen mektupları cevaplayan bir köşe yazarıdır. Yalnızca kendisine gelen ilginç dertlere derman olmakla yetinmeyen, aynı zamanda çalıştığı ofisin nevi şahsına münhasır kişilikleri ile de uğraşmak durumunda kalan Abidin’in hikâyesi, 90’ların tüm eğlencesini içinde barındırırken, bir yandan da farklı anlatısıyla tadına doyulmaz bir seyirlik halini almaktadır.

Özellikle Haluk Bilginer’in şimdilerde alışkın olduğumuz başarılı duruşuyla arz-ı endam ettiği Gülşen Abi, dönemin Güzin Abla’sını ekrana getirmesinin yanı sıra, sit-com tarzında ortaya konan başarılı yapımlarımızdan biri olması nedeniyle de özel bir noktada konumlanmaktadır. Yönetmenliğini Uğur Erkır’ın yaptığı, senaryosunu ise Can Barslan’ın yaptığı dizinin ilgi çekici müziklerinin altında ise Kenan ve Ozan Doğulu kardeşlerin imzası bulunmaktadır.

Eyvah Babam/Eyvah Kızım Büyüdü (1998-2001)

Malum, baba-kız ilişkisi içinde birtakım çatışmaları barındıran ancak naif duruşuyla her şeyin üstesinden gelebilmeyi başaran muazzam bir ilişkiyi temsil etmektedir. Nitekim bu çatışmanın beyazperdeye yahut televizyon ekranlarına yansımasını da yıllardır görmekteyiz. Bu durumun ülkemizdeki en kusursuz ve eğlenceli anlatılarından biri de Haluk Bilginer’in Yıldız Asyalı ile baba-kız’a hayat verdikleri Eyvah Babam ve Eyvah Kızım Büyüdü dizileridir.

bee.jpg

1998 yılında Eyvah Babam adıyla başlamış, daha sonrasında ise gerek Yıldız Asyalı’nın yaşının büyümesi gerek isim konusunda yapımcı firmayla yaşanan sıkıntılardan dolayı Eyvah Kızım Büyüdü adını almıştır. Ancak çizgisini bir an olsun bozmayan dizi, modern bir baba-kız çatışmasını ekranlara getirmiş ve birçoklarının da beğenisini kazanmıştır. Özellikle kızı Ece’nin yanına, erkek sineği bile yaklaştırmama konusunda kararlı olan Sedat’ın yaptıklarıyla eğlencesini perçinleyen dizi; bir yandan da Ece’nin babasını atlatmak için ortaya koyduğu cin fikirlerle tadına doyulmaz bir seyirlik halini almaktadır.

Haluk Bilginer ve Yıldız Asyalı arasındaki mükemmel uyumla adından söz ettirmiş ve aynı zamanda dönemin Leonardo DiCaprio’su olarak anılan Arda Kural’ı da kadrosunda barındırmıştır. Eyvah Babam/Eyvah Kızım büyüdü, yalnızca Haluk Bilginer külliyatının en önemlilerinden biri olarak değil, aynı zamanda Türk dizi tarihinin de en dişe dokunur aile komedilerinden biri olarak öne çıkmayı başarmaktadır.

Tatlı Hayat (2001-2004)

Gülşen Abi ve Eyvah Babam gibi iki kalburüstü iki dizide komediye yatkınlığını ortaya koyan Haluk Bilginer için gerçek anlamda efsane olacağı projeye başlama vakti gelip çatmıştı. Hem de bu sefer çok güçlü bir destekçiyle: Türk Sineması’nın Sultan’ı Türkan Şoray ile…

dfbh.jpg

Ünlü Amerikan dizisi The Jeffersons’ın ülkemize uyarlaması olan ve en az orijinali kadar kahkaha garantisi taşıyan Tatlı Hayat, orta yaşlarından sonra köşeye dönen ve yeni hayatlarına uyum sağlamaya çalışan Yıldırım Ailesi’ni odak noktasına almaktadır. Bir yandan da dış etmenlerle anlatısını güçlendirmektedir. Özellikle İhsan Yıldırım’ın nevi şahsına münhasır karakteri vesilesiyle eğlencesini doruğuna çıkaran ve onu her daim dizginlemek durumunda olan eşi Sevinç Yıldırım’ın naif tavrıyla desteklenen dizi, aynı zamanda Menekşe, Yorgo, İrfan gibi hepsi ayrı ayrı efsane olmuş karakterleri izleyenlerine sunması hasebiyle de efsaneler statüsüne yerleşmiştir.

Birçok kanal değiştiren, ancak buna rağmen hiçbir zaman eğlencesinden taviz vermeyen Tatlı Hayat, basit bir sit-com olarak değil, aynı zamanda komedi öğesi taşıyan diziler içerisinde de en iyilerinden biri olarak anılmaktadır. Nitekim yalnızca Haluk Bilginer’in destansı oyunculuğu ile değil, aynı zamanda uyarlama senaryonun altına imzasını atan Haluk Özenç ile Bora Tekay’ın keskin esprileriyle de dinamizmini arttırmıştır. Dizi, temposunu hiç düşürmeden üç yıl boyunca ekranları süslemiş ve unutulmazlar arasına adını yazdırmayı bilmiştir.

Haluk Bilginer’in zirve projelerinden biri olan ve birçoklarının onu komedi oyuncusu sanmasına vesile olan Tatlı Hayat, esasen usta oyuncunun ne denli büyük bir yeteneği bünyesinde barındırdığının da kanlı canlı ispati niteliği taşımaktadır. Nitekim Haluk Bilginer’in hayat verdiği İhsan Yıldırım’ın bir hiperaktif çocuk edasıyla oradan oraya koşturması ve hazır cevaplılığı dün gibi aklımızda yer etmeye devam etmektedir.

SIKI DOSTLAR (2009)

Haluk Bilginer’in en kıyıda köşede kalmış, ancak en fazla kahkaha garantisi taşıyan işlerinden biri de şüphesiz Sıkı Dostlar’dır. Nitekim burada, yer yer İhsan Yıldırım akıllara gelse de usta oyuncu ondan bağımsız, özgün bir karakter yaratmayı başarmış ve partneri Özkan Uğur ile birlikte muazzam bir eğlenceyi izleyenlerine armağan etmiştir.

344.jpg


Eşinden ayrılan Hikmet, feci halde pasaklı olan çocukluk arkadaşı Cevdet’in yanına taşınmıştır. Tabii, şimdilerde birbirinin fazlasıyla zıttı olan bu iki yetişkinin, aynı çatı altında verecekleri yaşam mücadelesi de haliyle birçok sürprize gebe olacaktır. Bir yandan bu iki sıkı dostun birbirine alışma sürecine eğilen dizi bir yandan da onların komşuları ve arkadaşları ile olan ilişkisine parantez açarak eğlencesini maksimum seviyeye çıkarmayı amaçlamaktadır. Nitekim bunu da son raddede başardığını söyleyebiliriz.

Senaristliğini Tatlı Hayat’tan da tanıdığımız Haluk Özenç’in yaptığı dizi, iki usta ismi bir araya getirmesinin yanı sıra, dur durak bilmeyen temposu ve eğlenceli atmosferi ile de sağlam bir sit-com örneği olarak hafızalara kazınmıştır. Özellikle Haluk Bilginer’in eğlenceli yapımlarda, kendini ne denli özgür hissettiğinin anbean fark edildiği Sıkı Dostlar, adıyla müsemma bir şekilde iki yakın arkadaşın hikâyesi ile birlikte sağlam bir komedi sunmayı da başarmaktadır.

EZEL (2009-2011)

Senaryosu, oyunculukları, yarattığı karakterle standart bir Türk yapımının fersah fersah üstünde seyreden ve edilecek her türlü övgüyü fazlasıyla hak eden bir dizi olarak hala efsaneler arasında anılmaktadır. Muhakkak, diziyi bu denli başarılı yapan birçok detayı sayabiliriz. Her bölümü, film edasında seyreden bir diziden bahsediyoruz. Bu noktada aslan payını da senaryo vermek gerekir. Ezel’i muadillerinden ayıran yegane husus da budur. Nitekim dizi henüz yazım aşamasındayken, tüm karakterlerin geçmişi, tamamen belliydi. Bu da ister istemez karakter derinliği nedir sorusunun cevabının kendiliğinden ortaya çıkmasına olanak sağlamaktadır.

sdfd-001.jpg

Dizi takipçilerinin çok iyi hatırlayacağı şekilde, Ezel yani Ömer, en yakın dostları tarafından kumpasa getirilmiş ve hapishaneye yollanmıştır. Onun burada hayatına giren Ramiz Dayı ise bir dönemin namlı kabadayılarından olmasının yanı sıra hala sözü geçen ve korkulan biridir. Onun, Ömer’in elinden tutması, bu parçalanmış, bitap düşmüş genç adamın, düştüğü yerden kalkmasına olanak sağlayacak ve onun Ezel olarak intikamının peşine düşmesine ön ayak olacaktır. Bu dakikadan itibaren Ezel ve Ramiz Dayı’nın şeytanın dahi aklına gelmeyecek oyunlarına tanıklık ettiren dizi, bir yandan da karakterlerle bağ kurmamıza olanak sağlamaktaydı. Tabii ki bunlardan en önemlisi de, oyunculuğu ile herkesi kendisine hayran bırakan Tuncel Kurtiz’in hayat verdiği Ramiz Karaeski.

Dizinin ilk sezonunda sıkça adı geçen, ancak gül cemalini görmek nasip olmayan Kenan Birkan ise Ramiz Karaeski’nin ebedi dostu, ezeli düşmanı olarak popülaritesini her bölümde arttırmaktaydı. Nitekim onun ikinci sezonun başında diziye dâhil olacağının haberleri iyice kulisleri meşgul etmiş ve Ezel fanlarında büyük bir heyecan yaratmıştı. Beklenen gerçekleşiyordu, Kenan Birkan diziye geliyordu, hem de Haluk Bilginer’in yorumuyla.

Evet, Kenan Birkan başlı başına iyi yazılmış bir kötü adamdı. Ancak onu Haluk Bilginer’in canlandırması da karakteri nirvanaya çıkaran yegâne unsur olarak belirmiştir. Nitekim usta oyuncunun sinsi bakışlı Kenan Birkan’a kattıkları diziyi daha da ileri taşımış ve Ezel’i efsane statüsüne çıkaran en önemli figürlerden biri olarak fark yaratmıştır. Her ne kadar Ramiz Karaeski’yi öldürmesinden dolayı kötü bir şöhrete sahip olsa da kendince iyi bir kalbe sahip olduğunu defaatle dile getiren Kenan Birkan, şeytani biri olmasına rağmen, taşıdığı çocuksu tarafla da muadillerinden ayrılmayı başarmış ve ona hayat veren Haluk Bilginer’e bir kez daha hayran olmamıza vesile olmuştur.

MASUM

Devir değişti, televizyonlar eski popülaritesini yitirmeye başladı. Ee hal böyle olunca da herkes kendini dijital ortama atar oldu. Özellikle Netflix’in hayatımıza girmesi ile başlayan bu süreç, ülkemizde de ciddi bir şekilde hissedilmekte. Geçtiğimiz yıl yayın hayatına start veren ve bu yıl içerisinde özgün dizilerini kullanıcıları ile paylaşmaya başlayan BluTv ve Puhutv ise Netflix’in ülkemizdeki muadilleri. Tabii şimdilik BluTv’nin, Puhutv’ye oranla bir adım önde olduğunu söyleyebiliriz. Bunu söylememizdeki en önemli husus; geçtiğimiz aylarda yayınlanan ve 8. bölümünün ardından final yapan Masum.

re-002.jpg

En başta dile getirelim; Masum senaryosuyla, sinematografisiyle, oyunculuklarıyla ve de en önemlisi süresiyle dünya standartlarında bir iş. Bu da diziyi, tarihin en iyi birkaç yerli yapımından biri olarak nitelendirmemize olanak sağlıyor. Özellikle ilk dakikasında vuku bulan gizemli atmosferin, son dakikaya kadar korunması ve her bölümde “Dizi nasıl yapılır” sorusunu ders niteliğinde aktarıyor. Masum, izleyenin bir daha izlemek isteyeceği muazzam bir polisiye-gerilim dizisi.

Berkun Oya’nın “Bayrak” isimli tiyatro oyunundan senaryolaştırdığı ve Rüzgarda Salınan Nilüfer, Çoğunluk gibi filmlerden tanıdığımız Seren Yüce’nin yönetmen koltuğunda oturduğu dizi, başlı başına bir ekip işi olarak göze çarpıyor. Özellikle yıllardır birbirini tanıyan kamera arkası ekibinin yanı sıra Haluk Bilginer, Nur Sürer, Okan Yalabık, Serkan Keskin, Ali Atay gibi ülkenin kalburüstü oyuncularının yer aldığı dizi, kimsenin kimseden rol çalmadığı, aksine birbirlerine destek olan duruşlarıyla da muadillerinden ayrılmayı başarmaktadır.

Tabii, Masum’u özel kılan en önemli noktanın senaryosu olduğunu dile getirmekte yarar var. Buna ek olarak soru işaretleri ile örülü senaryoyu inci gibi işleyen Seren Yüce’nin yönetmenlik becerisi de diziyi tadından yenmez bir haleti ruhiyenin içine yerleştirmektedir. Üstüne üstlük Haluk Bilginer’in başı çektiği oyuncu kadrosunun da üzerlerine düşeni fazlasıyla yapması, bu karanlık atmosferde cereyan eden olaylar silsilesini üst düzey bir dizi haline getiriyor ve “Biz de güzel diziler yapabiliyormuşuz” söylemini de beraberinde getiriyor.

Türk dizi tarihinin en iyi işlerini sayacak olsak, Ezel ve Masum’u bu listeye kesinlikle yerleştiririz. Haluk Bilginer’in bu iki dizide birden yer alması da tesadüfi bir durum değil elbette. Nitekim başarılı oyuncu, yer aldığı her projenin çıtasını yükseğe çekmeyi başarmış ve adeta parmak ısırtan performansı ile de örnek alınacak bir kalibreye yükselmiştir.

ŞAHSİYET (2019)

Emekli bir adliye memuru olan Agâh Beyoğlu, İstanbul’un en kalabalık ve hareketli semti Beyoğlu’nda yalnız ve münzevi bir yaşam sürdürmektedir. Kızı yurtdışında yaşamakta, eşi ise yıllar önce vefat etmiştir.

erw-001.jpg

Agâh’ın bu tekdüze yaşantısı, kendisine konan Alzheimer Başlangıcı teşhisiyle altüst olur. Hastalığından ötürü er geç bütün anılarını unutacaktır. Bu gerçek karşısında başta bocalasa da Agâh, unutmanın bir fırsat olduğunu fark eder. Yıllardır planladığı ancak sürekli ertelediği bir cinayeti işlemek için bir fırsat! Nasıl olsa işleyeceği bu suçu gelecekte hatırlamayacak, hatırlamayacağı için de vicdan azabı çekmeyecektir.

Bunun yanında cinayet büro amirliğindeki tek kadın polis olan Nevra, üzerindeki baskılar yüzünden istifanın eşiğine gelmiştir. Ancak Agâh’ın aldığı cinayet kararı, Nevra’nın hayatını da tamamen değiştirecektir.

Şahsiyet dizisinin oyuncuları arasında Haluk Bilginer, Cansu Dere, Metin Akdülger, Şebnem Bozoklu, Hüseyin Avni Danyal, Necip Memili, Müjde Ar, Şenay Güler, Ayhan Kavas, İbrahim Selim, Fırat Topkorur bulunuyor.

Dizinin yönetmenliğini Onur Saylak üstlendi, senaryosunu ise Hakan Günday'ın yazdığı Şahsiyet dizisi Puhu TV’de yayınlanmıştı.