Hamaseti gerçeklerle harmanlamak
Bugün Türk Dünyası denildiğinde çeşitli tanımlamalar ve sınırlamalar yapıldığı görülse de Türk Cumhuriyetlerinden oluşan yapının nihai bütünleşme için temel teşkil ettiği çok açıktır. Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve her ne kadar üzerindeki ambargolar sebebiyle fazla kullanılmamasına dikkat edilse de KKTC, Türk Dünyasının güney ucundaki Türk Cumhuriyetidir. Bununla birlikte diğer ‘Muhtar Cumhuriyetler’ ve ‘Kardeş Topluluklarımız’ da Türk Dünyasının ayrılmaz parçalarıdır. Bu kapsamda Türk Dünyasının nüfusu yaklaşık 250 milyon ile dünyada 8. sırada, 4,8 milyon kilometre karelik yüzölçümüyle 7. sırada ve 1,5 trilyon dolarlık milli hasıla ile 13. sırada yer almaktadır. Türk Dünyasının bu potansiyelinin yanı sıra güçlü tarihi ve kültürel bağları farklı hususlarda işbirliğine imkan tanımaktadır. Örneğin doğu ile batı arasındaki bağlantının en belirgin yansıması olan “İpek Yolu” Türk Dünyasının geçmişle bütünleşen ve küresel gelişmelerle yeniden şekillenen en önemli projeleri arasındadır. İpek Yolu, Avrupa’yı Kafkasya ve Orta Asya üzerinden Çin ve Güney Doğu Asya’ya bağlayan bir ulaşım koridoru olmanın ötesinde anlamlar taşımaktadır. Kısa vadede Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi ve Samsun, Aktau (Kazakistan), Bakü (Azerbaycan), Türkmenbaşı (Türkmenistan) limanları arasındaki “Kardeş Liman” anlaşması ile artacağı kabul edilen ilişkilerin İpek Yolu’nun yeniden canlanmasında büyük payı olacaktır.
Diğer yandan bu potansiyelin sonuçları bakımından istenilen seviyede olmaması “işbirliği” ve “bütünleşme” konusunda gerçekçi bir bakış açısını gerekli kılmaktadır. Günümüzde Türk Dünyasının birlik ve entegrasyonunu dünyadaki gelişmelerden soyutlamak imkansızdır. Bu noktada olması gerekeni aramakla olanın en iyi konuma taşınması için çaba sarf etmenin ince ayrımı kendisini göstermektedir. Şüphesiz “hamaset” inanç ve hedeflerimizin ayakta kalması için vazgeçilmezdir. Üstelik geçmişten bu tarafa bardağın dolu tarafını görüyor ve gurur duyuyoruz... Ancak Türk Dünyasının tüm Türk halklarında ortak anlamlar taşıması ve başarıya zemin oluşturması için “hamaset” tek başına yeterli değildir. Artık Türk Dünyası adına sonuç odaklı projelere yönelmenin hedef ve hayallerimizin gerçekleşmesine nihai katkıyı sunacağını da görmek gerekiyor.
Türk Dünyası’nın bütün Türk Cumhuriyetlerinde en önemli devlet projesi haline gelmesinin yolu, küresel yarışta birlikte hareket edebilmek ve toplumlarımıza yansıyan doğru projelerle mümkündür. Bir süredir özellikle Türkiye ile ilişkilerinden dolayı Özbekistan’ın ve “tarafsızlık” statüsü ile Türkmenistan’ın duruşu böyle bir bakış açısı ile daha hızlı biçimde istenilen konuma taşınabilir. Eğer bugün Türkiye’nin soydaşlarımızın sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynaklarını hak ettiği biçimde kullanamayışından söz edilebiliyorsa bunun sebeplerini sadece “küresel güçlerin cevaz vermeyişinde” aramak bütünsel bir yaklaşım değildir.
Türk Keneşi’nden çağrı
Geçen hafta Türk Dünyasında turizm konulu yazımızın ardından çok sayıda telefon ve e-posta aldık. Birbirinden değerli görüş ve öneriler doğru ve faydalı bir konu üzerinde odaklandığımızı anlamamıza vesile oldu. Bunlardan birisi de Türk Konseyi ya da yeni adıyla “Türk Keneşi”nden geldi. Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Darhan Hıdırali, Konseyin çalışmalarından ve gerçekleştirmeyi planladıkları projelerden söz etti. Bir sonraki yazımızda bunları tüm detayları ile paylaşacağız.