Modern hayatın getirdiği kolaylıklar ve hareketsiz yaşam tarzı, dünya genelinde obezite oranlarını hızla yükseltti. Bu durum, kardiyovasküler sistem için ciddi bir tehlike oluşturdu.

Aşırı vücut yağı birikimi, sadece estetik bir sorun olmanın ötesine geçerek, hipertansiyon (yüksek tansiyon), yüksek kolesterol ve Tip 2 diyabet gibi kalp hastalıklarının temel risk faktörlerini tetikledi.

BİLİMSEL VERİLERLE GÜÇLENEN UYARI: KALP DAHA ÇOK ZORLANIYOR

Yapılan bilimsel çalışmalar, obezitenin kalp üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerini açıkça ortaya koydu.

Aşırı kilo, kalbin daha büyük bir vücut alanına kan pompalamasını gerektirerek istirahat kalp hızını artırıyor ve kalp kaslarının kalınlaşmasına (sol ventrikül hipertrofisi) yol açtı.

ABD'deki Mayo Clinic'ten kardiyolog Dr. Francisco Lopez-Jimenez'in araştırmaları, obezitenin vücutta kronik, düşük seviyeli bir iltihaplanma durumu oluşturduğunu ve bunun damar duvarlarına zarar vererek ateroskleroz (damar sertleşmesi) gelişimini hızlandırdığını gösterdi.

Ayrıca, obez bireylerde yaygın görülen insülin direnci ve buna bağlı gelişen Tip 2 diyabet, kalp hastalıkları riskini kat be kat artırdı.

Diyabet, damar yapısını bozarak kalp krizi ve inme (felç) riskini önemli ölçüde yükseltti.

UZMAN GÖRÜŞLERİ: HAREKETSİZLİK, OBEZİTEYİ VE RİSKLERİ DERİNLEŞTİRİYOR

Türk Kardiyoloji Derneği üyesi Prof. Dr. Cengiz Köksal, fiziksel aktivite eksikliğinin obezite ile birlikte kalp sağlığı üzerindeki baskıyı derinleştirdiğine dikkat çekti.

Uzmanlar, "Hareketsizlik, hem kilo alımını kolaylaştırıyor hem de metabolik sağlığı olumsuz etkileyen değişikliklere yol açıyor. Düzenli egzersiz, stres seviyesini düşürmenin yanı sıra, damar esnekliğini koruyarak kalp-damar hastalıklarının önüne geçmekte hayati rol oynuyor" açıklamasında bulundu.

Uluslararası alanda tanınan uzmanlardan de obezitenin özellikle karın bölgesindeki yağlanmanın damarları tıkayıcı etkisine vurgu yaparak, bu durumun kalp yetmezliği ve ritim bozuklukları gibi sorunları tetikleyebileceğini belirtti.

Uzmanlar, kalp sağlığını korumak için sadece kilo kaybının yeterli olmadığını, aynı zamanda haftada en az 150 dakika orta yoğunluklu tempolu yürüyüş gibi düzenli bir aktivite modelinin benimsenmesi gerektiğini vurguladı.

ÖNLEM ALMAK ŞART: KÜÇÜK ADIMLAR BÜYÜK FARK YARATIYOR

Uzmanlar, bireylerin kendi durumlarının farkında olmalarının önemini belirterek, obeziteyle mücadelede atılacak her küçük adımın büyük bir fark yarattığını ifade etti.

Vücut ağırlığının sadece yüzde 5 ila 10'luk bir kaybının bile kan basıncını düşürmede ve kolesterol seviyelerini iyileştirmede etkili olduğunu gösteren çalışmalar mevcut.

Dengeli beslenme alışkanlıkları, işlenmiş gıdalardan ve doymuş yağlardan uzak durma, yeterli su tüketimi ve düzenli fiziksel aktivite, kalbi tehdit eden bu Sessiz Tehdit'e karşı en güçlü kalkanı oluşturdu.