Hem istikrarsız hem faydasız

Hem istikrarsız hem faydasız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" denilen bu başkanlık sistemine geçmeden önce, başkanlık sistemini en çok "istikrar" vurgusuyla, şu sözlerle savunuyordu:

"Bizim başkanlık konusundaki ısrarımızın en başta gelen sebebi de istikrar ve güven ortamının sağlanmasına yapacağı güçlü katkıdır." (20.05.2015, SETA tarafından düzenlenen "Türkiye için başkanlık sistemi" panelindeki konuşmasından…)

"…Ülkede istikrarı tehdit ediyor mevcut sistem. İstikrar ve güven aslında kalkınmanın olmazsa olmazlarıdır, başarının olmazsa olmazıdır." (08.03.2017, TRT canlı yayınındaki konuşmasından…)

Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın daha pek çok konuşmasında yaptığı "istikrar" vurgusunu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini savunan diğer siyasilerden de duyuyorduk.

Başlıca vurgu "istikrar"dı ancak, sistem değişikliğinin yaşandığı 2018 yılından beri 7 bakan kabineden ayrıldı.

Yani 3,5 yılda 7 bakan değişti.

İstikrarsızlık sorunu

Siyasal istikrar dediğimiz kavram, en kısa ifadesiyle şu temel niteliklerin sağlanması koşuluyla ilişkili değil midir?

- Devlet yönetiminin sorunsuz bir şekilde işlemesi,

- Devlet organlarının düzenli ve uyumlu bir şekilde çalışması,

- Kurulan hükümetlerin süresinden önce değişmemesi.

İstikrar vurgusunun yapıldığı günlerde, biz, bu değişikliğe karşı çıkanlar olarak, başkanlık sisteminin dar anlamda bir uyum ve istikrar getirmesi mümkün olsa da genel anlamda siyasal istikrar sağlamaktan oldukça uzak sonuçlar vereceğini söylüyorduk.

Zira, Türkiye gibi uzlaşma kültürünün gelişmediği ülkelerde başkanlık sistemi, krizlere yol açabilmekteydi.

Başkanlık sisteminin yürütmeyi tek bir lidere teslim eden yapısı, demokratik rejimin gerilemesine de yol açabilirdi. Nitekim siyasal istikrarını demokratik kurumlarının gücünden alan ABD örneği hariç, başkanlık sisteminin hâkim olduğu ülkelerin yoğunlukta olduğu Latin Amerika''da siyasal istikrar mevcut değildi. Siyaset bilimci Seymour Martin Lipset de bu ülkeler için "İstikrarsız demokrasiler, istikrarlı diktatörlükler" yorumunu yapmıştı.

Gerçekten de bu sistemde hükümet istikrarı sağlansa da siyasal istikrar sağlanamazdı.

Nitekim, Türkiye''de de değil siyasal istikrar, hükümet istikrarı dahi sağlanamadı.

Bakan sicilleri ve yetkileri

Abdulhamit Gül''ün görevden affını talep etmesiyle, zamanında "istikrar" vurgusunu yapan siyasetçilerden biri olan Bekir Bozdağ yeniden Adalet Bakanı görevine getirildi.

Sosyal medyada hemen Bozdağ''ın geçmiş konuşmalarından kesitler ön plana çıktı. FETÖ''ye övgüler yapmış olması eleştirildi. Oysa, her on AKP''linin dokuzunun geçmiş konuşmalarında benzer ifadeler zaten mevcut.

Bozdağ''ın da geçmişi ortada; iyi eğitimi veya başarılı kariyeri nedeniyle bu göreve getirilmediği de… Bozdağ, partisine ve daha ziyade liderine olan sadakati nedeniyle bu göreve getirildi; tıpkı diğer atamalarda olduğu gibi.

Zira, sistem de bakanların nitelikli olmasını aramıyor zaten. Herhangi bir inisiyatifleri olmayan bakanlar, Cumhurbaşkanının onaylayıcısı, sözcüsü veya kalem müdürü olmaktan öte değiller.

Hâl buyken de bakanların geçmişlerini, yeterliliklerini konuşmak bir anlam taşımıyor.

Görülmesi ve odaklanılması gereken, sistemin siyasal istikrarı sağlamaktan oldukça uzak kalarak, en büyük vaadini dahi sağlayamayacak kadar faydasız olduğu.

Yazarın Diğer Yazıları