Her nevi yalancı şahit bulunur!

Gel de hatırlatma bakalım: Sanço Panço bir gün dayanamaz Don Kişot''a sorar: "Efendim, siz neden yel değirmenlerini düşman zannediyorsunuz?"

Don Kişot hayret ve kızgınlık içinde cevap verir Sanço Panço''ya: "Ya sen? Sen neden düşmanlarımızı yel değirmeni zannediyorsun?"

Kim haklıydı? Kim ikna edecekti Don Kişot''u?

Bizim siyaset dünyamızda da az Don Kişot''lar, az Sanço Panço''lar yok!.. Cervantes''in Sanço''sunun vali olma hayali vardı ama kendince samimi ve dürüsttü... Bizdekiler öyle mi? Kendi gözleri ne görürse görsün, efendilerinin ''düşman'' dediği düşmandır!.. İşlerine geldiği için bir deniz anasını balina, bir kalemtıraşı düşman tankı olarak tasdikleyebilirler!..

Aslında cin gibidirler fakat efendilerinin gözüyle bakmak menfaatlerine uygun düştüğü için o ''yalancı şahitler kahvehanesi''ndeki insanlar gibi davranmaktan asla utanmazlar...

Hatırlayalım o fıkrayı: Adamın birine yalancı şahit lâzım olmuş... Adliyeye yakın bir yerdeki yalancı şahitler kahvehanesine gitmiş, ocakçıya sormuş uygun birini... Ocakçı "Hepsi olur, herhangi birine söyle" demiş... Adam biraz da çekinerek, içlerinden birisine "Alacak verecek meselesiyle ilgili bi şahitlik işimiz vardı" deyince yalancı şahit hemen atılmış: "Vay utanmaz herif. Sana olan borcunu hâlâ ödemedi mi?"

Bunun üzerine bizimki durumu toparlamış: "Yok yok öyle değil. Borçlu olan benim..." Yalancı şahit hemen yeni duruma göre pozisyon almış: "Yahu sen bu namussuza borcunu daha kaç kere ödeyeceksin? Hadi gidelim de hâkime bir güzel anlatayım!.."

***

''Patron, efendi, başkan, reis, önder'' fark etmiyor, bunlar karşısında menfaati için kılıktan kılığa giren ve mevsimlik kişilikleri olan insan tipleri bizim de gerçeğimiz... Doğrunun ve hakkın yanında olmaya çabalamaktansa, ''gör'' denileni görmek ve ''görme'' denileni görmemek, daha doğrusu kahredici bir karaktersizlikle yalaka/yağcı kadrosunda omuz vura vura yer açmak, topu topu bir kere yaşayacağımız hayata gerçekten yakışmıyor...

Çok çok önce kendimce insanları ikiye ayırmıştım; ''yanlışında samimi olanlar'' ve ''doğrusunda bile hesap sahibi olanlar'' diye... ''Yanlışında samimi olanlar'' hep iyi insanlardır... Yanlışını ispatladığınızda kabul etme ihtimalleri yüksektir, içten pazarlıkları yoktur... Onların ''yanlış''ta durmaları bir menfaat meselesi değil, ''doğru'' zannetme meselesidir...

Ya ''doğrusunda bile hesap sahibi olanlar''? Onlar için aynı samimiyet geçerli değildir... ''Doğru''nun yanında olmak, maddî imkân, kariyer veya statü kazandırdığı için oradadırlar... Aynı menfaati ''yanlış''ın yanında bulsunlar, oraya geçmekte de zorlanmazlar...

***

Gazete köşelerinde, kürsülerde, televizyon stüdyolarında, fikir adamı pozları verip, ''gerçekler''e göre değil de yaslandıkları güç merkezlerine göre konuşanlara ''Zulüm bizdense''de sorduğum şu soruları tekrar tekrar sormak isterdim:

Rachel Corrie, İsrail buldozeri tarafından ezildi ama insanlığın bugününe kadar söylenmiş ve söylenebilecek tüm sözler içinde, en güzel, en doğru, en vicdan kanatıcı, en soylu cümlelerinden birini yeryüzüne emanet etti: "Zulüm bizdense ben bizden değilim..."

"Kötülük bizdense ben bizden değilim" diyebiliyor muyuz?

"Alçaklık bizdense ben bizden değilim" deyip, dünyalık korkusu yaşamadan tavır koyabiliyor muyuz?

"Yolsuzluk-hırsızlık bizdense ben bizden değilim" diyerek gerekirse kendi ailemize, klanımıza, kurumumuza, cemiyetimize, partimize, ait olduğumuz neresi varsa oraya karşı dikilebiliyor muyuz?

"Adaletsizlik bizdense ben bizden değilim" diyerek, dindaş, soydaş, yoldaş ne varsa geride bırakıp tek başına kalmayı göze alabiliyor muyuz?

Fert fert hangi taraftayız? Hz. Ömer''e "Bir yanlış yaparsan seni kılıcımızla düzeltiriz" diyen cemaat mi hayatımızda rol model, yoksa ümeranın her türlü yanlışına, hatta tuğyanına fetva kesen sözde ulema mı?

Son tercih hakkımız olsa hangisini seçeriz: Ebu Zerr yalnızlığını mı? Muktedir kılıcı yalayıp, cehenneme odun taşımayı mı?

***

Cevap gelir miydi acaba? "Sen haklısın ama karnımızı Firavun doyuruyor" diyen seslerin baskın çıktığı bir dünyada ne mutlu Musa''dan yana duranlara!..  

Yazarın Diğer Yazıları