Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Hırsızlık, ‘zekat’ ile helal hale mi gelir?

İki ‘fener’, bir ‘kandil’ derken, neredeyse dörtte biri ‘ampulün maharetlerine’ parmak ısırmakla geçiverdi günleri sayılı olan ömrümüzün.

Kimi ‘sorgu odalarının’ mahvedici soğuğunda hissediyor onu, kimi yatırıldığı ‘kuluçka makinasının’ bereketli hararetinde.

Kapımızı çalan 11 ayın sultanı sayesinde “Yardımlaşın, paylaşın, kollayın, gözetin, sabredin” öğütleri huzme huzme yeniden yayılmaya başladı ülkenin dört bir yanına.

Ramazan’ın bir ‘rahmet’ ve ‘mağfiret’ ayı olduğunu bilen ‘din’ tacirleri, ‘ultra-lüks’ villalarında yeniden kafa kafaya verip, ‘talandan’ arta kalan ganimeti, ‘hayır ve hasenat’ kılıfı altında ‘fakir fukara’ arasında üleştirmeye başladı.

Üleşimdeki temel kriter şu:

‘Aslan payını’ kendine ayır, arta kalanı da ‘kırkta bir zekat’ niyetine yolla ‘garip gurabaya’ gitsin.

Tek göz odalarda barınmaya çalışan nice aile, ‘suyun’ nereden geldiğine bakmayıp, bir süre daha bırakacak ‘geleceğinin’ nasıl çalındığına ilişkin sorgulamayı.

Cebindeki ‘yeşil kartını’, bir şekilde cüzdanına yerleştirilen ‘sosyal yardımı’, mutfağa indirdiği ‘makarna’ kolilerini, temmuz başında bahçenin bir köşesine istiflediği ‘kömür çuvallarını’ düşünüp mutmain olacak.

“Sabır” ve “şükür” değil midir en önemli telkini muhterem ‘manevi’ önderlerin?

Derdiniz ne o halde?

* * *

Bu tablonun elbette ‘bir külfeti’ olduğu ve ‘dün’ vazedilenlerin ‘bugün’ tamamen unutulduğu konusu, ‘avamı’ aşacak derinlikte mevzulardır.

‘Beslenme’ telaşına düşürülmüş insanlar kalkıp da, “Yahu şu sövüp durduğunuz 1960 ihtilalinin ürünü olan kurumlara neden böyle dört elle sarıldınız? Bunların kapısına bırakın kilit vurmayı, neden şube sayılarını artırıp, kadrolarını habire şişirip duruyorsunuz?” diye sorabilir mi?

Yahut, “12 Eylül darbecileri tarafından ihdas edilen kurumlar neden hâlâ yerinde?” sorusunu tevcih edebilir mi?

Haşa; hani olur da, ‘üç öğün makarnaya’ talim etmesine rağmen birinin kafası basıp böyle bir suali yöneltmeye kalkışırsa, ona da cevap hazırdır:

-”Bıçakla ameliyat da yapılır, cinayet de işlenir. Önemli olan bıçağın kimin elinde olduğudur. Biraz sabırlı olun canım kardeşim.”

On parmaklarında on marifet var ya, ‘en çetrefilli konuların’ bile içinden ustalıkla çıkmayı başarıyorlar.

Nitekim, bugüne kadar ‘hizaya’ sokmadıkları ve ‘çeki-düzen’ vermedikleri bir tek kurum kaldı mı?

Yemlenecek bir şey bulamayınca Jokey Kulübü’ne dahi el atmaya kalkışmadılar mı?

* * *

Önce ‘suretler’ değişti neonların gizemli şuaları altında, zoraki tebessümlere sinsi bir ‘riyakârlık’ bulaştı.

Telaşlı bakışlar gizlendi ‘pahalı’ güneş gözlüklerinin arkasında; ‘yapmacık’ babacan tavırlar bulduğu her fırsatta bir ‘küstahlık gösterisi’ ile ‘enaniyet’ ile noktalandı.

Yiyen yedi, yemeyenler ‘bir gün sıranın kendilerine de geleceği’ umudu içerisinde “Ya sabır” çekmeyi sürdürdü.

‘Ebedi’ olana dair lafların cilaları döküldü birer birer, ‘fâniliğe’ demirlediklerini ve ‘fenerin’ kendilerini bir girdaba çekmekte olduğunu bile fark edemediler.

Evet, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da vatandaşı ‘ümüğünden’ yakalayıp; ‘inançlarını’ istismar edip; saltanatı daha birkaç yıl götürmek mümkün.

Belki bir asır, neden olmasın?

Bilirsiniz bizim medeniyetimizde ‘mazlum’ üzerine, ‘yetim hakkı’ ve ‘kul hakkı’ üzerine edilmemiş laf, kitaplara geçmemiş menkıbe kalmamıştır.

‘Dolar’ ve ‘altın’ balyaları üzerine kurulup, fakir fukaraya ‘birkaç paket makarna’ atanların yürekleri ‘bugün’ için ferah olabilir.

‘Yarın’ ne olacağını ise Allah’tan başka kimse bilemez.

* * *

Bugün ‘vicdanlarını’ rahatlatmak için verdikleri kırkta bir zekat, yarın huzur-u mahşerde ‘hırsızlıklarını’ aklamaya yetebilir mi?

Heyhat, ‘insanları’ aldattıkları gibi Cenab-ı Allah’ı da kandıracaklarını zannediyorlar.

‘Ayrıntıların’ arasına gizlenmiş olan ‘şeytan’, şaşkınlıktan dudakları uçuklamadıysa eğer, kıkır kıkır gülüyordur zavallıların haline.

 

Yazarın Diğer Yazıları