Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

HSYK seçimlerinde meşruiyet sorunsalı

Gününüz aydın, sofranız bereketli olsun. Allem ettiler, güllem ettiler, her türlü deke, dubaraya, dalavereye, katakulliye başvurdular, ‘Yeni Türkiye’ yapılanmasına ayak direyen, ‘üniter’ devlete yönelik her icraatlarında başlarında adeta ‘Demokles’in kılıcı’ gibi sallanan yargıyı da sonunda ‘milletin kurumu’ haline getirmeyi başardılar elhamdülillah.

Türkiye’yi ‘kafalarına göre’ dönüştürebilmek için önlerinde hiçbir engel kalmadı artık.
Yargıtay ve Danıştay üyeleri arasında yapılan seçimlerde ‘sıfır’ çeken iktidar, baktı ki işler sarpa saracak, önce “Bizim desteklediğimiz listedeki isimler seçilmezse, çıkan sonucu meşru kabul etmeyiz, kaos olur” diye tehditler savurdu, ardından da ‘rüşvet’ mahiyetinde ‘kesenin ağzını’ açtı.
HSYK üyelikleri için oy kullanacak hakimleri ve savcıları ‘kendi saflarına’ çekebilmek için bir kısım ‘eski ülkücüleri’ ve ‘eski solcuları’ mayın aracı olarak kullanan iktidar, seçim öncesinde ‘maaşlara üçte bir zam’ dahil olmak üzere, ‘özlük haklarını’ iyileştirmeye yönelik bir takım ulufeleri de devreye soktu.
Sonuçta hükümetin desteklediği liste, toplam 10 üyelikten 8’ini kazanmayı başardı.

***

Yargıyı ele geçirmeyi kafalarına koyan iktidar sahiplerinin, 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde en sık başvurdukları slogan neydi?
- “Yargı Alevilerin işgali altında.” 
Bu çarpıcı tez ile ülke sathında öylesine bir hava oluşturuldu ki, referandum sonrasında yapılan seçimlerde ‘bir tek Alevi’ dahi seçilmişler listesinde yer alamadı.
O dönemde Allah’ın bir kulu da karşılarına dikilip sormadı, soramadı:
- “Hani Aleviler o kadar çok ve organize bir durumdaydılar? Peki nasıl oldu da sizin destek verdiğiniz liste nasıl tulum çıkardı?” 
Akabinde bir zamanlar ‘aynı yollarda’ beraber yürüdükleri ‘malum cemaat’ ile aralarına ‘ananas’ kod adlı kara kedi girince bu kez şu sloganın arkasına sığındılar:
- “Yargı cemaatin eline geçti.” 
12 Ekim 2012 tarihinde yapılan seçimlerde ise ‘cemaate yakın’ listeden ancak ‘iki kişi’ seçilmişler listesinde kendilerine yer bulabildi.
Öyle görünüyor ki bundan sonra da kimse karşılarına çıkıp soramayacak:
- “Hani yargıda cemaatin borusu ötüyordu? Peki nasıl oldu da cemaatin desteklediği listeden ancak iki kişi seçilebildi?” 
Sorulsa bile eminiz ki alacakları cevap aynen şöyle olacaktır:
- “Lütfen seçimin saygınlığına gölge düşürmeyelim.”  

***
 
Aslına bakarsanız, ‘perşembenin’gelişi çarşambadan belliydi. 
Gerine gerine “Avrupa’nın en büyük adalet sarayını yapıyoruz” dediklerinde, kimse herhangi bir ‘suizana’ kapılmadı. 
Yüksek yargıya yerleşebilmek için ‘bin bir fırıldak’çevirmeye başladıklarında da asla uyanan olmadı. Kimse  “Niye fabrika, okul, tersane değil de en büyük adliye sarayı” diye aklının ucundan geçirmedi. 
İş isteyene “bana ne”, bilgi almaya kalkışana “sana ne” diyen zihniyet söz konusu ‘adalet’ olunca bir bonkör, bir bonkör ki sormayın gitsin. 
‘Binalar’yenilendi, ‘kadrolar’şişirildi, ‘mevzuat’sil baştan yeniden düzenlendi. 
Sonrasında gelsin ‘alacakaranlık’ baskınları; gelsin her türlü ‘keyfi’ uygulamalar. 
‘Adalet dağıtmak’ herhalde oldukça keyifli bir iş olsa gerek. Öyle ki “Yargı bana karışmasın” vecizesinin sahibi olan zat bile bir ara ‘savcı’olmaya soyundu; sonrasında ‘filmin bir kısmını’görür gibi olunca “Biz hakim de, savcı da değiliz”  diyerek kenara çekildi. 
İşte tam da bu noktada zihinleri, ‘yürütülen operasyonlarda acaba bir rol paylaşımı mı yapıldı’ sorusu meşgul etmeye başladı.

***

HSYK tamamen ‘siyasi egemenlerin’ kontrolüne girdi, ‘yargı bağımsızlığının’ üzerine ‘kara bir gölge’ düştü.
Toplam 22 üyesi bulunan HSYK’da kullanacağı 7 kontenjan ile birlikte toplam 15 üyeye ulaşan iktidar, yargıda artık ‘istediği gibi’ borusunu öttürebilecek. Bırakın onurları ile oynanan hakimleri ve savcıları, adliye kapılarında ‘adalet’ arayan vatandaş kalkıp da sormayacak mı:
- “Peki, bu sonuç meşru mu?” 

Yazarın Diğer Yazıları