Huysuz Virjin ile dönemin RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın tarihe geçen diyaloğu

Huysuz Virjin ile dönemin RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın tarihe geçen diyaloğu
Dün gece hayatını kaybeden Seyfi Dursunoğlu'nun (Huysuz Virjin) 2008 yılında RTÜK Başkanı Zahid Akman ile canlı yayında yaşadığı diyalog tekrar gündeme geldi.

Huysuz Virjin olarak bilinen Seyfi Dursunoğlu, dün gece 15 gündür tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu.

Dursunoğlu'nun ölümü tüm Türkiye'yi yasa boğarken, geçmiş yıllarda Huysuz Virjin tiplemesine sansür uygulanması tartışmaları beraberinde getirdi.

Engellemelerin ardından Dursunoğlu, 2008 yılında ilk kez NTV'deki 'Neden' programında RTÜK Başkanı Zahid Akman ile karşı karşıya geldi.

İkilinin diyaloğu şöyle gerçekleşti:

Seyfi Dursunoğlu: Beni bu kadar beğendiğinizi, sevdiğinizi hiç tahmin etmiyordum. Çok mutlu oldum. Bir yarım saatlik konuşma yaptınız, reyting falan indi yerlere. Bu konuşmanız esnasında bir yerde kekelediniz. Ben yarım saatiçinde kekelediniz diye Zahid Akman 'kekeme' demem, diyemem. Ben de üç saatlik program içinde eğer iki tane biraz müstehcen espri yaptıysam bana da 'müstehcen espriler yapılan bir programı sunuyor' dememeniz lazım diye düşünüyorum.

Zahid Akman: Seyfi Bey, sizin bu konudaki duyarlılığınızı biliyoruz. Bu konuda daha hassas davranacağınıza da inancımız tamdır. Biz RTÜK olarak hassasiyetlerimizi doğrudan size iletme fırsatı bulduk. İnanın sektörün içinde gece-gündüz çalışarak sektörü düzenlemeye gayret ediyoruz. Bu konuda zaman zaman yanlış kararlarımız da oluyordur. Ama iyi niyetimizden herkesin emin olması lazım.

DURSUNOĞLU: "HALKIMIZ HATAMIZLA, SEVABIMIZLA SEVİYOR"

S.D: Yani arada hatalarım da oluyor, olmuyor değil. Ama yani insanız. Hatamızla, sevabımızla bizi kabul ediyor halkımız. Siz de öyle kabul ediniz. Ben de elimden gelen çabayı sarf edeceğim.

Z.A: Karşı karşıya geliriz umarım.

S.D: İnşallah, çok isterim.

Z.A: Daha iyi bir tanışma fırsatı olur.

S.D: O zaman beni daha çok seversiniz eminim. Ben Türk halkına, Müslüman bir ülkede 40 senedir program yapıyorum ve kendimi sevdirdim. Biraz müstehcenlik de biz Türkler'de vardır. Bunu kabul etmek lazım.

Z.A: Gece 23.00'ten sonra Seyfi Bey. İstirhamımız o.

S.D: Kalamam o saatte. Hayır hayır bunu kabul edemiyorum. Ben 76 yaşındayım Zahid Bey, geceleri o söylediğiniz saatlerde ben uyuyorum. Onun için benim daha önlerde çıkmama müsaade buyurun.

Z.A: Önlerde çıkmanıza mani hiçbir şey yok. Bir tek şey var; söyleminizde, konuşmalarınızın içeriğinde yavrularımızı rahatsız edecek bir şey olmasın. Siz de o konuda duyarlılık göstereceğinizi zaten söylüyorsunuz. O zaman sorun yok.

S.D: Bu bir randevu olsa kabul ederim de şov olarak kabul edemem. Kusura bakmayın. Ben prime-time'da program yapayım. Ama çocukları rahatsız etmeyecek şekilde olsun.

Z.A: Tamam

S.D: Böyle bir anlaşalım, olmazsa mahkemelerde karşılaşırız.

Z.A: Yalnız o kızcağızların saçını öyle bir çekiyorsunuz ki...

S.D: Çekiyormuş gibi yapıyorum. Hayır, sol tarafımdan kızı tutuyorum. Kafayı ayrıca sallıyorum. İşte siz bu incelikleri bilmiyorsunuz. Yoksa o kız kıyameti koparır.

Z.A: Keşke hep öyle basit çözümlenebilir sorunlarla karşı karşıya olsak. Ama biz bundan sonra sizinle her hangi bir sorundan dolayı karşı karşıya gelmeyeceğiz umuyorum.

S.D: Ben de öyle.

Z.A: Bu da bana ders oldu, bundan sonra RTÜK yasasıyla ilgili programa çıkmamam gerektiğini öğrendim.