İçimizi cız ettiren orman yangınları

Çocukluğumuzda öğretilen ormanın üç düşmanı; keçi, balta ve ateş idi. Günümüzde artık keçi ve baltanın düşmanlığından söz etmek mümkün değil. Ancak ateş, ezeli düşmanlığını sürdürmeye devam ediyor ve bir türlü orman yangınlarının önüne geçilemiyor.

Çanakkale'de bu kaçıncı yangın?..

Herşeye rağmen yine de 450 hektarın yok olmasına razı gelip şükrettik.

Soruyorum; ayakta uyuyanların yönetimi kader mi?

Havadan söndürme

Başta ekrana yansıyan ayçiçek tarlaları görüntüleri Hollandalı ünlü ressam Vincent van Gogh'un tablolarını hatırlattı. Sonra da içim cızladı, "Şimdi bunlar yanacak mı?" diye çok üzüldüm. Denizden su alabilen 2 yangın söndürme uçağı ve bir kaç helikopterle daha büyük bir felaketin  önü alındı.

Eskiden İstanbul Emniyet Müdürlerine acırdım. Şimdi bazı Bakanlara acımaya başladım. Nerede yangın varsa Bakan Pakdemirli orada.

Öte yandan yarım saat önce Artvin'in Dokumacılar köyünde 70 ev yanmaya başladı. Can kaybı yoktu ama bütün ahali söndürme çabasıyla seferber olmuştu.

Patronlara gözaltı

Hendek'te beklediğim nihayet oldu. Havaya uçan fabrikanın 2 patronu gözaltına alındı. Doğrusu baştan beri bunu savunuyordum. Hatta Sakarya Valisi'nin bütün savunmalarına rağmen içerdeler. Adalet varsa baştan başlayacaksın.

Ayçiçek yağının insafla imtihanı

Geçen gün Migros'a gitmiştim. Tek sıkım çiçek yağı kaç TL biliyor musunuz. 5 litre 50 TL... İnsafla ilgisi var mı? Bilmiyorum...

Anlayan varsa beri gelsin...

Metropoll Araştırma Merkezi CEO'su Özer Sencar'a yer veren kanallara şaşıyorum. Adam araştırma/anket yaptım diyor, ortadaki rakamlara bakıyorum tepeden tırnağa gerçek dışı görünüyor. Nasıl oluyor da bu anketleri yayınlayanlar çıkıyor hayret ediyorum. Üstelik bunu yapanlar da CHP yandaşı ekranlar. Bunlar ya kendi ayaklarına ateş ettiklerinin farkında değiller ya da gaflet uykusundalar.

"Git babanı kandır"

Yahu, sayın Özer Sencar sizi yerden yere vuruyor farkında değilsiniz. Biraz dikkat etseniz iktidara çalıştığını anlarsınız. Son anketlerini incelediğimdeki mantıksızlıkları ben bile görüyorum. Bu nasıl habercilik. Bunlara uyarım, kafalarına çeki düzen vermeleri.

Balat'da ki meşhur sözü bir kez daha hatırlatayım; "Hayvan terli, su istemiyor... Yani, git babanı kandır."

Bu arada CHP istanbul milletvekili Gökhan Zeybek ve arkadaşları Çankırı Kurşunlu'da baraj temeli aradılar. Neticede bulamadılar

Karadenizli, Rize'de HES yapılmasın diye sopalarla bekliyor. Ancak başka HES'leri sanal törenlerle Cumhurbaşkanı açıyor.

Türkiye'nin Nabzı

Habertürk'deki programda Didem Arslan Yılmaz Baro mu Baron mu? başlığını koydu ve konuyu saatlerce tartışmaya açtı. CHP'li Özgür Karabat ve İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu bol bol kahkaha attırdılar. Metin Özkan'ın tarzı yine aynıydı: Sokak kabadayısı. Resul Tosun da Metin Özkan'dan geri kalmadı,  Şiirlerle bağlanan toplantı  yine gırgır tarafı ağır basanlardandı.

Ceyhan'ı dinleyen kim?

Gelelim en ciddi konuya; korona virüse karşı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan -affedersiniz- yırtınıyor; "İlle de tedbir, ille de tedbir" diyerek.

Bizim millet ise, ekibinin tamamı değişen "Kuaförüm Sensin"de Bülent Ersoy izlemeyi tercih etmekte.

Diva'nın yağcıları Işıl Rençber ile Seçkin Süngüç'ün bir tek ayak yalamadıkları kalıyor.

Öte yandan Doya Doya Moda ekibi de ille de izlenenlerden.

***

Kerkük'e dikkat!

Kerkük'de bir şeyler oluyor. Bırakın küçük gerilimi Kerkük'de bu defa ortalık iyice  karıştı. Oradaki Türkmen kardeşlerimiz kimsenin umurunda değil. En dramatik olan da iktidarımız, ne Doğu Türkistan'ı görüyor, ne de yanı başımızdakı Irak Türkmenlerini... Bölgedeki gelişmeler dikkatle izlenip elden gelen desteğin verilmesi şart. Sakın uyarmadı demeyin.

***

Günün sözü:

İnsan anladığı şeyleri duyar. Maksim Gorki

 

 

Yazarın Diğer Yazıları