İhanetin ''tomruk'' taarruzu!..

İhanetin ''tomruk'' taarruzu!..

Suyun sadece metrelerce yükselen o devasa şiddeti tek başına ölümcül olmadı...

İnsana zifiri bir ölümü nakşeden o katı balçık yığını da felaketin tek nedeni değildi...

Bir seri gaflet ve ihanet de sel felaketini dehşetengiz bir ölüm taarruzuna dönüştürdü...

Tarihte benzeri görülmemiş bir sel baskını Sinop ve Bartın''ın yanı sıra, en çok Kastamonu''nun Bozkurt ilçesini yerle bir ederken, gazeteler üç gündür felaketin boyutlarını gözler önüne seriyor, yandaş medya ise kurtarma ve benzeri müdahaleleri pohpohlayarak yayın yapıyor, felaketin perde gerisindeki asıl ihmali ve ihaneti ise örtbas etmeye çalışıyor...

Oysa beton binaları yere yapıştırdı devasa su akını...

Sel, Bozkurt ilçesinde koca apartmanları kartondan kuleler gibi devirdi, betonarme köprüleri savurup bir tarafa attı, asfaltı yerinden söktü, yamaçları boş karton kutular gibi önüne katıp bir bilinmeze doğru savurdu...

O da yetmedi, tonlarca ağırlığındaki otomobilleri kamyonları, otobüsleri ve minibüsleri de birer oyuncak gibi oraya buraya çarpa çarpa, binlerce metre sürükleye sürükleye bir kenara atıverdi sel baskınının gazabı...

Peki; ayağa kalkması gereken asıl suçlu kim ve birileri halen başını neden kuma gömüyor?..

Felaketin gizlenen tablosu!..

Devlete göre 60 civarında, sivil toplum örgütleri ve sosyal medyaya yansıyan ciddi haber kaynaklarına göre de yüzlerce can kaybına yol açan Bozkurt''taki sel felaketinin tek nedeni; doğaya direnircesine rüşvet ve ihanetle çizilmiş imar planı rezaletlerinin evleri tabuta dönüştürmesi, insanları acımasızca balçıklara sürüklemesi değil elbette...

Devletin cumhurbaşkanından bakanlara kadar orada olması, sadece felaketin boyutlarını değil, can kaybının da ürkütücü boyutlarda olduğunu kanıtlarken, iktidar Bozkurt''taki selde ölenlerin sayısını açıklamaktan ısrarla kaçınıyor!!!

Oysa medyaya yansıyan görüntülere bakılırsa, sahillerden, su birikintilerinden ve dere yamaçlarından cesetler toplanıyor...

Doğanın şiddetinin, imar rezaletlerini felakete dönüştürdüğü Bozkurt''ta, siyasi ve bürokratik çarpıklığın yol açtığı ihanetler ne yazık ki saymakla bitmiyor...

Dere yatağının daraltılması, suyun yükselmesine sebep olunması, yamaçlara kaçak yapılar yapılması yetmezmiş gibi, bir zamanlar 400 metre olan dere yatağının önemli bölümünün yapılaşmaya açılması da koca bir ilçeyi viraneye çevirmeye yetmiş...

Bir de gaflet var ki; bu sadece bürokrasinin, yerel yönetimlerin suçu değil...

Daha 15 gün önce Rize ve Arhavi''deki büyük sel baskınından ders almayan yurttaşlar, sular gece yarısı evlerin birinci katına çıkmasına rağmen binaları terk etmemiş, yetkililer halkın yüksek kesimlere kaçmasını sağlayamamış, bu konuda yeterli uyarı da yapılmamış...

Velhasıl sel suları ilçeyi kuşatırken bile, yüzlerce yurttaş otomobille seyahat etme gafletine düşmüş, koca ilçe yurttaşından yöneticilerine kadar su baskınının dehşetengiz bir sonuca yol açacağını hesaplayamamış, çoğu insan tehlikeyi umursamamış, sonunda herkes bir felakete adeta boyun eğmiş...

Ayancık''ta mitralyöz etkisi!!!

Sinop ve Bartın''da olduğu gibi, Bozkurt''ta da felaketin enkazı kaldırılmaya çalışılırken, enkazların altından başka enkazlar da çıkıyor;

Bir siyaset enkazı, bir bürokratik enkazı, bir ihmal, beceriksizlik enkazı ve gaflet, ihanet enkazı da deşifre oluyor Bozkurt''ta!..

Sel baskınının gerekçeleri her ne kadar doğa koşullarının yanı sıra, doğanın katledilmesi su yataklarının daraltılması, baskın tehdidindeki derelere konutlar yapılması olsa da; bir başka ihanet var ki, adeta canavara dönüşmüş su akınının ortasına mitralyöz yerleştirilmesinden beter olmuş!..

Çünkü namluya sürülmüş kurşunlar gibi savrulmuş tomruklar, felaketzedelerin üzerine!!!

Sinop''un Ayancık ilçesinde, dere yatağına bırakılan tonlarca ağırlığındaki on binlerce tomruk şiddetli su akışı ile birlikte, adeta birer füzeye dönüşerek evleri, köprüleri, otomobilleri, paramparça etmiş, suyun ölümcül şiddetini adete yüz katına çıkartarak sel felaketinde bir ağır makineli tüfek etkisi de yapmış!..

Ayancık''taki afette canını zor kurtaran Turhan Akın adlı yurttaşın şu sözleri, sel baskınında adeta "koçbaşı" etkisi yapan tomruk taarruzunun dehşetini anlatmaya yetiyor;

"Tomruklar suyun üzerinde şimşek gibi gidiyordu... Gözüm korktu..."

"Tomruk cinayeti" manşetini atan bir gazete ise bu ihmal rezaletini şöyle yazmıştı;

"Dokuz kişinin öldüğü Sinop-Ayancık''ta felaketin bu boyuta gelmesini en büyük nedeni bölgede depolanan ve koçbaşı etkisi yapan tomruklardır."

Çünkü Orman Genel Müdürlüğü ve özel şirketlere ait tomruklar, Babaçay köyündeki çay yatağına izinsiz olarak taşınmış, sele kapılan tomruklar önce evleri yıkmış, sonra ilçe merkezindeki köprünün altını tıkamış ve bölgenin tamamen su altında kalmasına yol açmış...

Evet; başta Bozkurt olmak üzere; son 15 günde Rize, Arhavi, Bartın ve Ayancık''taki sel baskınlarının asıl sebebi, imar rezaletlerine rant uğruna göz yumulması... Ancak Ayancık''ta suyun gazabı ile birlikte, binlerce insanın tomrukların dehşetine maruz bırakılması da bir başka utanç verici ihmal ve ihanet olarak tarihe yazılmış...

Söyler misiniz; tomrukların kaldırılması için mücadele eden eski Ayancık kaymakamı, rantiyenin baskısıyla tayine zorlanmasaydı, binlerce tomruk Ayancık''ın üzerine füze gibi yağar mıydı acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları