Ülkemizde yaşanan depremlerden sonra arama kurtarma çalışmalarının sona ermesiyle birlikte enkaz kaldırma ve yaraların hep birlikte sarılması sürecine girildi.
Sivil Toplum Kuruluşları bölgede yaptıkları etkinliklerle bir nebze de olsa depremzedelerin yaralarını hafifletmeyi amaçlarken, onların ihtiyaçlarını karşılamayı da ihmal etmiyor.
KIL ÇADIRLARDA VATANDAŞLAR AĞIRLANIYOR
İlteriş Vakfı da Hatay’da yaptığı faaliyetlerle depremzedelerin yaralarını sarmak için her türlü desteği sağlıyor. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Can, Hatay’a gönderdiği kıl (otağ) çadırlarla öğrenciler için ders çalışma alanı, tiyatro etkinlikleri ve iftar yemeği gibi faaliyetlerin yapılmasını sağladı.
Gündüz derslik olarak kullanılan çadırlar, sabah saat 8-10 arası lise öğrencilerinin ders çalışabilmesi için kullanılırken, 10-14 saatleri arasında ise üniversite öğrencileri tarafından kullanılıyor.
Tiyatro etkinlikleri ve sinema izletisi gibi faaliyetler için de kullanılan çadırlar iftar saatinde de vatandaşların yemek yiyebileceği alan haline getiriliyor.
Çadırlarda aynı zamanda Türk tarihinden izler bulunduğu gibi, çadırların duvarları da Mustafa Kemal Atatürk’ün resimleriyle donatılmış durumda.
ÇADIRA ŞEHİT SEMİH ÖZBEY ADI VERİLDİ
Vakfın Hatay’da kurduğu çadıra ise Malatyalı Jandarma Personel Astsubay Çavuş Semih Özbey’in adı verildi. Özbey, 18 Eylül 2015 tarihinde Tunceli-Erzincan karayolunda terör örgütü PKK tarafından kaçırıldı. 6 yıl esir tutulduktan sonra 14 Şubat 2021''de PKK tarafından şehit edildi.
KIL ÇADIRININ TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ
Kıl çadır ya da diğer adıyla otağ çadır uzun yıllardır Türklerin kullandığı bir çadır türüdür. Türk kültürünü yaşatan ender ürünlerdendir. Kıl çadırı Türklerin vazgeçilmez evidir. Keçi kıllarından yapılan bu çadırlar, genellikle dayanıklılığı ve otantik görünümüyle ünlüdür. Kıl çadır Türk kültürünün ürünüdür.
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMAK İÇİN KURULDU
İlteriş Vakfı’nın kuruluş amacı, Türk kültür ve medeniyetinin varoluşundan bugüne değin sahip olduğu coğrafya, dil, tarih, sanat, örf ve adetleri hakkında araştırmalar yaparak kültürel mirası nesilden nesile aktarmak olarak belirtildi.
