Doğanın sunduğu mucizelerden biri olan altın otu (Helichrysum arenarium), son yıllarda hem geleneksel tıpta hem de modern bilimde adından sıkça söz ettirdi.
Sarı çiçekleriyle tanınan bu bitki, sindirim sisteminden cilt sağlığına, iltihapla mücadeleden ödem atımına kadar geniş bir yelpazede fayda sağladı.
Türkiye’de “ölmez çiçek” ya da “sarı çiçek” olarak da bilinen altın otu, aktarlarda poşet poşet satılırken, uzmanlar bu şifalı bitkinin bilinçli kullanımının önemine dikkat çekti.
Diyetisyenler yanı sıra uluslararası uzmanlar da altın otunun sağlık üzerindeki etkilerini mercek altına aldı.

SİNDİRİMDEN CİLT SAĞLIĞINA: ALTIN OTUNUN BİLİMSEL FAYDALARI
Altın otu, papatyagiller (Asteraceae) familyasına ait bir bitki olup, özellikle Akdeniz bölgesinde yabani olarak yetişti.
Geleneksel tıpta yüzyıllardır kullanılan bu bitki, modern bilimsel çalışmalarla da desteklendi.
İçeriğinde bulunan flavonoidler, fenolik bileşikler ve uçucu yağlar sayesinde antioksidan ve antienflamatuar özelliklere sahip.
Journal of Ethnopharmacology dergisinde yayınlanan bir çalışmada, altın otunun safra kesesi fonksiyonlarını desteklediği ve karaciğer detoksifikasyonuna yardımcı olduğu belirtildi. Ayrıca, bitkinin idrar söktürücü etkisi, böbrek sağlığını korumada önemli bir rol oynadı.
Yazın buzla serinlemek isteyenlere kötü haber! Uzmanlardan kritik uyarılar
Diyetisyenler, altın otunun sindirim sistemine olan katkısını vurguladı:
“Altın otu, özellikle kabızlık problemi yaşayan bireylerde sindirimi düzenliyor. Yemeklerden bir saat önce bir fincan tüketildiğinde bağırsak hareketlerini hızlandırarak şişkinlik ve hazımsızlık gibi sorunlara iyi geliyor.”
İtalyan bitki bilimci Dr. Marco Valussi, altın otunun cilt iltihaplarını azaltmada etkili olduğunu belirterek, “Helichrysum esansiyel yağı, ciltteki yaraların iyileşmesini hızlandırabilir ve kontakt dermatit gibi alerjik reaksiyonları hafifletebilir” dedi.
Phytotherapy Research dergisinde yayımlanan bir makalede, altın otunun anti-inflamatuar özelliklerinin romatizmal ağrılar ve kas iltihaplanmalarını azaltmada umut vadettiği rapor edildi.
Ayrıca, bitkinin safra kesesi sorunlarında geleneksel olarak kullanıldığı ve hayvan çalışmalarında bu etkilerin doğrulandığı belirtildi.
İngiltere’deki King’s College London’dan beslenme uzmanı Dr. Sarah Brewer ise altın otunun antioksidan kapasitesine dikkat çekti:
“Altın otu, serbest radikalleri nötralize ederek hücresel hasarı azaltabilir. Bu, yaşlanma karşıtı ürünlerde ve genel sağlık desteği için kullanımını cazip kılıyor.”
Brewer, hamile ve emziren kadınların altın otunu kullanmadan önce doktor onayı alması gerektiğini vurguladı.
Çörek otu mucizesi! Gerçek mi, Efsane mi? Uzmanlar ne dedi
NASIL KULLANILIR, NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Altın otu genellikle çay olarak tüketiledi. Bir bardak kaynar suya 3-4 adet kurutulmuş altın otu çiçeği eklenip 10-15 dakika demlendi.
Uzmanlar, çayın sabah aç karnına veya gece yatmadan önce içilmesini önerdi. Ayrıca, bitkinin esansiyel yağı cilt bakımında kullanılarak yara iyileşmesini destekleyebildi. Ancak, fazla tüketim böbrek ve safra kesesi sorunlarına yol açabilir.
Diyetisyenler, “Aşırı kullanım bağırsak tembelliğine ve mineral kaybına neden olabilir. Bu yüzden doz aşımından kaçınılmalı” uyarısında bulundu.

BİLİM VE GELENEK EL ELE
Altın otu, geleneksel tıbbın modern bilimle buluştuğu bir noktada yer aldı. Hem halk arasında hem de bilim dünyasında şifa kaynağı olarak kabul edilen bu bitki, doğru kullanıldığında sağlığa altın değerinde katkılar sundu. Ancak uzmanlar, bilinçsiz tüketimin risklerine karşı uyardı.
Altın otunu kullanmadan önce bir sağlık uzmanına danışmak, bu doğal mucizenin faydalarından güvenli bir şekilde yararlanmanın anahtarı.