Yabancı uzmanlar, ilaçların düzenli kullanılmaması ve yaşam tarzı değişikliklerine uyulmamasının, kalp yetersizliğinden tekrarlı hastane yatışlarına kadar ciddi sonuçlar yarattığını ifade etti.

Dünyanın en yaygın ölüm nedeni olan kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde yeni bir "görünmez tehlike"nin, yani tedaviye uyum eksikliğinin, küresel çapta bir kriz hâline geldiği belirlendi.

Bilimsel araştırmalar, hastaların ilaçlarını düzenli kullanmaması ve önerilen yaşam tarzı değişikliklerine riayet etmemesinin, kalp krizleri, stent trombozu ve kalp yetersizliğinin ilerlemesi gibi ölümcül sonuçları tetiklediğini ortaya koydu.

UZMANLAR TEHLİKEYİ İŞARET ETTİ

Konuyla ilgili görüşlerini bildiren önde gelen yabancı kardiyoloji uzmanları, hastaların tedavi rejimlerine tam olarak uymamasının, hastalığın yönetiminde aşılması gereken en büyük engel olduğunu ifade etti.

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Kardiyolog Prof. Dr. Robert Harrington, tedaviye uyumun önemini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

"Kanıta dayalı tedavilerimiz var, ancak hastalar bunları düzenli ve doğru şekilde kullanmadığında bu tedaviler etkisiz kalıyor. Tedaviye uyumsuzluk, kalp hastalarında hastaneye yeniden yatışların ve maalesef ölüm oranlarının artmasının temel nedenlerinden biri olarak kayıtlara geçti."

Kronik kalp yetersizliği hastalarında tedaviye uyumun yaşamsal önem taşıdığı, Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Eugene Braunwald tarafından ifade edildi.

Braunwald, “Kalp yetersizliği hastalarında ilaç kullanımına ve tuz kısıtlamasına uyumun düşük olması, semptomların kötüleşmesine ve hastane kapılarının tekrar çalınmasına yol açtı. İlaçların maliyeti, karmaşık dozaj rejimleri ve sosyal destek eksikliği gibi faktörler uyumu düşürdü” dedi.

BİLİMSEL VERİLER TEHLİKENİN BOYUTUNU GÖSTERDİ

Uluslararası alanda gerçekleştirilen geniş kapsamlı araştırmalar, tedaviye uyum eksikliğinin boyutunu gözler önüne serdi.

Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) bünyesinde yapılan bir analizde, kalp ve damar hastalarının önemli bir bölümünün, uzun vadede ilaçlarını düzenli kullanmayı bıraktığı veya dozajları değiştirdiği saptandı. Bir başka çalışma ise, kalp yetersizliği tanısı alan hastaların taburcu olduktan sonraki ilk üç ay içinde %30 ila %56.6 oranında tekrar hastaneye yattığını gösterdi. Bu tekrarlanan yatışların ana nedenlerinden biri olarak tedavi ve yaşam tarzı değişikliklerine uyumsuzluk gösterildi.

Uzmanlar, tedaviye uyum eksikliğinin sadece ilaç kullanımıyla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda kalp sağlığı için hayati öneme sahip olan tuz ve sıvı kısıtlaması, düzenli egzersiz ve sigarayı bırakma gibi yaşam tarzı değişikliklerine uyumsuzluğu da kapsadığını belirtti. Bu disiplinsizlik hâlinin, kalp kası üzerinde geri dönüşü olmayan hasarlara neden olduğu ve tedavi başarısını ciddi ölçüde düşürdüğü bildirildi. Kardiyoloji camiası, bu kritik sorunun çözümü için hasta eğitimi ve düzenli takibin artırılması gerektiği hususunda fikir birliğine vardı.