Kanser, dünya genelinde milyonlarca insanın hayatını tehdit eden bir hastalık. Ancak çöldeki bir canlı, bu savaşta umut ışığı olabilir: Develer.

Bilim dünyası, deve antikorlarının (nanobody) kanser tedavisinde çığır açabilecek bir potansiyele sahip olduğunu keşfetti.

Harvard, Oxford ve Utrecht Üniversitesi’nden uzmanlar, deve antikorlarının küçük boyutları ve yüksek bağlanma yetenekleriyle tümörleri hedef alarak “nokta atışı” tedavi sunduğunu belirtti.

İşte kanser savaşında devrim oluşturabilecek bu benzersiz biyolojik silah ve bilimsel dayanakları…

DEVE ANTİKORLARININ SIRA DIŞI ÖZELLİĞİ

Develer ve akrabaları (lama, alpaka gibi) diğer memelilerden farklı olarak “nanobody” adı verilen küçük, tek zincirli antikorlar üretti. Bu antikorlar, insan antikorlarından 10 kat daha küçük ve tümör hücrelerine ulaşmada eşsiz bir yeteneğe sahip.

Utrecht Üniversitesi’nden immünolog Prof. Dr. Paul Parren, “Nanobody’ler, büyük moleküllerin ulaşamadığı tümör bölgelerine sızabiliyor. Bu, kemoterapi veya diğer tedavilerde görülmeyen bir hassasiyet sağlıyor” dedi.

Nature Biotechnology’de yayımlanan bir çalışma, deve antikorlarının kanser hücrelerindeki spesifik proteinleri hedef alarak tümör büyümesini yüzde 40 oranında yavaşlattığını gösterdi.

kemoterapi-72009-66892-b.jpg

TÜMÖRE NOKTA ATIŞI MÜDAHALE

Geleneksel kemoterapiler, sağlıklı hücrelere de zarar vererek ciddi yan etkilere yol açtı. Ancak deve antikorları, yalnızca kanser hücrelerini hedef aldı.

Harvard Tıp Fakültesi’nden onkolog Dr. Judy Lieberman, “Nanobody’ler, kanser hücrelerindeki belirli reseptörlere kilitleniyor ve sağlıklı dokulara zarar vermeden tümörü yok ediyor. Bu, kişiselleştirilmiş tedavilerin geleceği olabilir” dedi.

Cancer Research’te yayımlanan bir çalışma, meme ve akciğer kanseri modellerinde deve antikorlarının tümör küçülmesini yüzde 30 artırdığını ortaya koydu.

Antikorlar, ilaç veya radyoaktif maddeleri doğrudan tümöre taşıyarak “akıllı bomba” gibi çalıştı.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE DESTEK

Deve antikorları, bağışıklık sistemini kanserle mücadelede daha etkili hale getirebildi.

Oxford Üniversitesi’nden immünolog Prof. Dr. Alison Banham, “Nanobody’ler, bağışıklık sisteminin T hücrelerini kanser hücrelerine yönlendiriyor. Bu, immünoterapinin gücünü artırıyor” dedi.

Journal of Clinical Oncology’de yayımlanan bir araştırma, deve antikorlarının T hücreleriyle birleştirildiğinde lenfoma tedavisinde başarı oranını yüzde 25 yükselttiğini gösterdi. Ayrıca, antikorların düşük toksisitesi, hastaların yaşam kalitesini korudu.

KLİNİK ÇALIŞMALARDA UMUT VERİCİ SONUÇLAR

Deve antikorları, laboratuvar ortamından klinik çalışmalara geçiş yaptı. Belçika’daki Vrije Üniversitesi’nden biyoteknolog Prof. Dr. Serge Muyldermans, nanobody tabanlı tedavilerin meme, prostat ve pankreas kanserlerinde test edildiğini belirtti:

“İlk sonuçlar, özellikle metastatik kanserlerde umut verici. Yan etkiler minimal, etkinlik ise yüksek.”

Clinical Cancer Research’te yayımlanan bir çalışma, nanobody tabanlı bir ilacın prostat kanseri hastalarında tümör büyümesini yüzde 35 yavaşlattığını gösterdi. Avrupa’da birkaç nanobody ilacı, 2025’te onay alma yolunda ilerledi.

UZMANLARDAN ÇAĞRI: DAHA FAZLA ARAŞTIRMA GEREKLİ

Deve antikorlarının potansiyeli büyük olsa da uzmanlar, daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Dr. Lieberman, “Nanobody’ler, kanser tedavisinde bir devrim olabilir, ancak her kanser türü için optimize edilmeleri gerekiyor. Üretim maliyetleri de düşürülmeli” dedi.

Prof. Muyldermans ise, “Deve antikorları, biyoteknolojinin en heyecan verici alanlarından biri. Ancak klinik başarı için uluslararası iş birliği şart” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre, kanser tedavilerinde hedefe yönelik terapilerin payı her geçen yıl artıyor ve nanobody’ler bu alanda öncü olabilir.

kemoterapi-nedir-buyuk-anadolu-hastanesi.jpg

BİLİMSEL DAYANAKLARLA YENİ BİR UMUT

Nature Reviews Cancer’da yayımlanan bir makale, nanobody’lerin yüksek stabilite ve düşük immünojenik özellikleriyle diğer antikor tedavilerine üstünlük sağladığını belirtti. Ayrıca, deve antikorlarının üretiminin nispeten kolay ve maliyet-etkin olduğu biliniyor.

Örneğin, bir nanobody ilacı, geleneksel monoklonal antikorlara kıyasla yüzde 20 daha düşük maliyetle üretilebildi. Bu, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde erişilebilirliği artırabildi.

ÇÖLDEKİ UMUT KANSERİ YENEBİLİR

Develer, hörgüçleriyle değil, antikorlarıyla kanser savaşında yeni bir sayfa açtı. Omega-3, D vitamini ve magnezyum gibi mikro besinlerin ömrü uzattığı bilinirken, deve antikorları doğrudan kanserle mücadelede umut vadetti. Ancak bu tedavilere başlamadan önce doktorunuza danışmanız kritik.

Kanser tedavisinde çölün sırrını çözmek için bilim dünyası hız kesmeden çalıştı.