Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Karşı köyden gelen top ve tüfek sesleri

Eskilerin seslendirdiği “Karşı köyden davul sesi geliyor” diye başlayan bir türkü vardır hani.
Devamında yavuklusu Zeynep’in gelin oluşundan sızlanan bir delikanlının babasına serzenişlerini hatırlarsınız. 
Dün itibariyle IŞİD mücahitlerinin (!) ‘sınırdaki köylerimize’ kadar gelip dayandıklarını duyunca, gayri ihtiyari bu türküyü hatırladık. 
Amma velakin yapacak bir şey yok. 
Başımızda her şeyin âlâsını bilen bir zat, ona ‘en derin konularda’ bile akıl veren ‘davudi’ avazlı bir hariciye nazırı ile ağzını açınca ‘aliyülâlâ’ çamlar deviren bir dahiliye nazırı var. 
Kadro böylesine zengin, ‘özgüven hissi’ patlama yapmış olunca kimin ne dediğinin artık pek fazla önemi yok.
En kötü ihtimalle işler sarpa mı sardı; onun da cevabı hazır zaten: 
- “Sultanımız böyle davranıyorsa eğer, mutlaka bir bildiği vardır.” 
Sokaktaki en sıradan insandan, bakanlık koltuğu işgal edenine kadar her kademenin kafasındaki mantık böyle işliyor. 
Yoksa siz iç işlerine bakan zatın ‘hazreti peygamberi’ örnek göstererek kendince topluma ‘ayar çekme’ çıkışların tesadüf mü zannediyorsunuz? 
Eğer öyleyse yanılıyorsunuz. 

***

Gönül isterdi ki şu mübarek ramazan gecelerinde karşı köyden ‘sahur davulunun’ sesleri işitilsin. 
Ama onun yerine Kalaşnikof sesleri, art arda patlayan bombaların gümbürtüsü yükseliyor; ‘Ramazan topları’yerine, hedeflere ölüm yağdıran ‘tankların’ uğultusu yankılanıyor. 
Pek bir muhterem, pek bir ‘dindar’ kadronun ‘BOP’ adı altındaki ‘fitne ateşi’ ile birbirine düşürdüğü halklar birbirini doğruyor. 
Maşallah, coğrafyayı kaşıya kaşıya ‘sıfır komşu’ hedefini tutturdular nihayet. 
Sırf İstanbul’un sokakları savaştan kaçan binlerce ‘aç’ ve ‘sefil’ mülteci ile dolu.
İşin tuhaf yanı kamuoyuna Suriye’de bir takım insanların ‘cihad ettiği’ yutturuluyor, onlar adına ‘sivil toplum kuruluşu’ adı altında faaliyet gösteren ‘esrarengiz’ yapılar tarafından paralar toplanıyor. 
Artık en ücra mahallelere kadar bazen sayıları 7-8’i bulan ‘hücre tipi’ gruplar apartmanlara yerleşiyor. 
Bunlar kimdir, nedir, necidir bilen eden yok. . 
Suriye’de birileri cihad ediyorsa eğer, kaldırımlarda dilenen garibanlar kim acaba? 
Tuhaf değil mi, maaile Türkiye’nin yolunu tutmuşlar, ‘sefalet’ için yaşıyorlar ama bizimkiler bu duruma sanki bir ‘kutsiyet havası’ vererek kendi hatalarını ‘örtbas etme’ gayreti içerisinde.

***

IŞİD’in artık ‘daha yakından’ işitilen savaş tamtamlarını Ankara halktan gizliyor.
Sanki her şey ‘kontrol altında’ imiş ve duruma hakimlermiş gibi bir hava veriliyor. İşin aslının hiç de öyle olmadığını peşmerge ağalarının ‘paçalarının tutuşmasından’ anlamak mümkün.
Bakınız, ‘işin ciddiyeti’ ortaya çıkınca apar topar Ankara’nın yolunu tuttu; gelmeden de mutad üzre ‘gözdağı’ vermeyi ihmal etmedi:
- “Artık bağımsızlık için referanduma gitmenin zamanı geldi.” 
Aslında bunu gerçekten istiyorlar; ama bir türlü göze alamıyorlar; şimdilik yapmak istedikleri IŞİD’e karşı Türk askerini ‘kalkan’ olarak kullanmak; ‘kendi can ve mal güvenliklerini’ garanti altına almak. 
Parayı bulmuş her kavim, topluluk, grup gibi onların da biti kanlandı; Kerkük -Musul petrollerine kondular ya, artık ‘dağın yolunu tutmak’ zor geliyor. 
Plazalarda ‘rüya gibi’ bir hayat sürmek varken kimin umurunda dağda mücadele vermek; o işi ‘Mehmetçik’e havale etme’ telaşındalar. 
Nasıl olsa kendisi de bir ‘taşeron’ olan hükümet en iyi becerebildiği iş, bütün faaliyetleri ’taşeronluk üzerinden’ yürütmek değil mi? 

***

İsteyen ’IŞİDmesin’ amma, karşı köyden ’bomba’, ’top’, ’tüfek’ sesleri geliyor. 
Ramazan rehavetine kapılmış vatandaşı Çankaya yolunda bir kez daha ’afyonlamayı’ bırakın da azıcık vicdanınız varsa şu sese kulak verin. 
Ateş yayılıyor ateş, hâlâ ’izzet’ve ’ikbal’ telaşında mısınız bre?

Yazarın Diğer Yazıları