'Katli vacip' diyebilirler

Kendi dışındakileri "düşman" gören iktidar kanadı,  Türkiye'yi alenen böldü. En tehlikelisi "beka" için seçime girenler, karşısındakilere "katli vacip" diyebilirler.

Bir cemaat mensubu olduğu sarığından cübbesinden, şalvarından belli imam, muhalifleri "kâfir" ilan etmiyor muydu?

Ne yaparlarsa yapsınlar Ak Parti içinden bir parti kesin geliyor. Başı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu çekiyor. İkinci bir parti yok. Yeni kurulacak parti içinde faal bir isimle görüştüm. Öyle "Daha önce kurdular da ne oldu, söndü gitti." denecek bir hazırlık değil; hesaplar çok ince yapılıyor.

İki gündür, 29 Nisan 2002'de, haftalık Türkhaber gazetesinde kapak yaptığımız "Erdoğan'ı kim büyüttü?" haberi üzerinde duruyoruz. Ak Parti 3 Kasım 2002'ten beri iktidarda.

Bir vesika niteliğindeki o haber üzerinde yine duracağız. Dün, R. T. Erdoğan'ın, Refah Partisi'nin İstanbul İl Başkanı'yken memleketi Rize'de 22 Mayıs 1992'de yaptığı bir konuşmasının kaseti, Show TV'nin akşam haberlerinde yayınlanmış, ortalık karışmıştı. Bu öyle gizli çekilmiş bir kaset falan değil; halka hitap ediyor. Zamanında kimse üzerinde durmamış ama Ak Parti'yi kurduktan sonra baktılar iktidara yürüyor, kaseti verelim yayınlansın dediler. Genelkurmay bile mahkemeye vermişti.

O zaman Türkhaber'de, muhbir arkadaşımı iki gazeteciye Nazlı Ilıcak ve R. T. Erdoğan'ın ilk parladığında kitabını yazan Ruşen Çakır'a göndermiş, bu tartışmalarla ilgili fikirlerini sordurmuştum. Nazlı Ilıcak hararetle R. T. Erdoğan'ı savunmuştu. Nereden nereye... O, şimdi "FETÖ"den mahpus.

Biliyorsunuz, R. T. Erdoğan, 17 Aralık 1997'de Siirt'teki konuşmasından dolayı İstanbul belediye başkanlığından oldu,  hapse girdi. Haber yorumda şunları yazıyoruz:

" Tayyip Erdoğan'ı politikadan silmek için 312. maddenin alanları genişletildi, adı geçen kişi hapse kondu ama bu defa Erdoğan bir 'mağdur', bir 'mazlum' kimliği ile halkın karşısına çıktı. Yani belki bir belediye başkanı olarak kalacak bir isim 'konjonktür hazretleri'nin 'kahraman' çıkarma maharetiyle büyü­dü, koca bir parti bile kurmasını sağladı. (...) Öyleyse Erdoğan'ın önü nasıl kesilmeli? Aranan 'kan' bulundu! Yeni bir kaset. 'Konjonktör hazretleri'nin öncüleri, bu kasetle Erdoğan'ın ümüğüne çöktük­lerine tastamam inanıyorlar. Çünkü, bu Erdoğan, gerçekten halkı incitecek söz­ler söylemişti. Halkın evlâdı, canı, kanı pahasına PKK ile mücadele ederken, Er­doğan öyle bir konuşma yapıyor ki, sanki PKK yandaşı...

Zaten şu gerçek gözden kaçmamış­tır... Erdoğan'ın mensubu olduğu dünya görüşü içinde yer alanlar PKK'lılar için, genel siyasette kullanılan 'caniler', 'bö­lücüler', 'halk düşmanları', 'Türkiye'nin düşmanları'; Öcalan için de 'PKK'nın başı', 'bölücü başı', 'çocuk katili' gibi ifadeler kullanmamışlardır. Aslında PKK ile mücadeleyi dert edinmemişlerdir. Sistemi kim yıkmak isterse onunla beraberim, mesajı mı gönderilmek isteniyordu? Er­doğan 1992'de Rize'de yaptığı konuş­mada askere alınan gençlerin Güneydoğu'ya gönderilerek intihara sürüklendiğini söyleyecek kadar gerçeklerden uzaktı."

Ak Parti iktidar olduktan sonra PKK karşısındaki tavrını tekrarlamayalım. Sık yazdık. Hakikati çok sonra gördü, ciddi bir mücadeleye girişti ama neler yitirdiğimize dönüp bir bakması lâzım.

Bu seçim, daha önce dediğim gibi beka mı, fena mı göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları