Kaz Dağları’nda altın aramak için 11 bin ton siyanür kullanılacak!

Kaz Dağları’nda altın aramak için 11 bin ton siyanür kullanılacak!
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kanadalı şirketin Kaz Dağları’ndaki altın arama faaliyetleri kapsamında 11 bin ton siyanür kullanılacağını belirterek, "80 milyon dolar için gerek var mı? Biz gerekirse bunu devlet için toplarız" dedi.

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan Eylül Ayı Belediye Meclisi toplantısında Kaz Dağları’nda Kanadalı şirketin maden arama faaliyetlerinde kullanacağı siyanürün miktarı konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı. Gökhan, bölgede tam 11 bin ton siyanür kullanılacağını belirterek, “O topraklara 11 bin ton siyanür değecektir. O ağır metaller gün yüzüne çıkacaktır. Burada birbirimizin söylediklerini çürütmeye gerek yok. Gerçekler ortada” vurgusunda bulundu.

ÇANAKKALE'NİN ÇEVRE MÜCADELESİ 22 EYLÜL 2001'DE BAŞLADI

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, Kazdağları'ndaki Siyanürlü Altın Madenciliği için ağaç kesilmesini protesto etmek ve Atikhisar Su Barajı'nı korumak isteyen çevrecileri destekleyen Çanakkale Belediyesi'ne bu süreçte ağır eleştirilerde bulunmuştu. Bölgede 2 yıldır ağaç kesildiğini kabul eden Bülent Turan çevre eylemcilerini defalarca samimi olmamak ile eleştirmiş "Ağaçlar kesilirken neredeydiniz" şeklinde söylem geliştirmişti.

Oda TV’nin haberine göre, Turan'ın iddialarına belgeli ve basın açıklamaları ile çeşitli defalar yanıt veren Ülgür Gökhan, Çanakkale'de yürütülen Çevre mücadelesinin başlangıcından Su ve Vicdan Nöbetine kadar olan süreci Meclis üyelerine sözlü ve çeşitli görseller aracılığı ile açıkladı. Çanakkale'de çevre mücadelesinin 22 Eylül 2001 tarihinde başlatıldığına dikkat çeken Ülgür Gökhan, o dönemde kendisinin belediye başkanı olmadığı gibi; AKP'nin de kurulmadığına dikkat çekti.

"26 BİN HEKTARDAN 600 HEKTARA GENİŞLETTİLER"

Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale'de çevre için ilk mitingin 3 Haziran 2011 tarihinde Etili köyünde gerçekleştiğine dikkat çekti. Firmanın ilk ÇED başvurusunda sadece 26 hektar alan için başvuru yaptığını belirten Ülgür Gökhan, "2013 yılında Kirazlı madeninin kapasite artışına ÇED olumlu raporu verilmiş. Firma o alan için ilk 26 hektar olarak izin almıştı. Daha sonra bu alan 600 küsur hektar alanına çıktı. O zaman da itiraz ettik; neden 26 hektardan 600 hektara çıktı diye. Şu anlaşılıyor o alanın arama ruhsatını kaybetmemek için 26 hektarlık ÇED almışlar. Dün bunu bana açıkladılar. Yasa ya göre 5 yıl içerisinde maden çıkartamazlarsa maden izinleri iptal oluyordu. Jandarma o dönem bizi o alana ÇED toplantılarına sokmamışlardı" dedi.

"DAVA SÜRERKEN AĞAÇ KESİLMESİNE YETKİLİLER GÖZ YUMDU"

Kirazlı-Balaban bölgesinde 2017 yılında ağaç kesimine başlandığını ve hemen tespitlerini yaptıklarını bu süreçte yargı da itirazlar sürerken yetkililere karar çıkana kadar kesim yapılmaması için başvuruda bulunduklarını hatırlatan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, şunları söyledi:

"2017 yılında kirazlı alanda ağaç kesimi yapılan alanda inceleme yapmışız. Meclis üyelerinin CHP'li üyeleri ve STK'lar ile inceleme yaptık. Dereler içerisinden Cazgırlar köyüne kadar gittik. Biz o zaman burada ağaç kesimi yapıldığını tespit ettik ve kamuoyu ile paylaştık. 2017 senesinde ÇED iptal kararı iptal edildi Danıştay. Eksik incelemeler nedeniyle iptal edilmişti. Daha sonra bu eksiklikler tamamlatıldı ve Danıştay bu ÇED'i onayladı. Bu esnada orman bölge müdürlüğüne gittik, bari bu karar çıkana kadar ağaç kesimi durdurulması için müracaat ettik. Biz kesmiyoruz dediler ama kesmeye de devam ettiler. İlgili firma biz mücadele ederken Valilikten GSM Ruhsatı aldılar. Gizli gizli ağaç kesimi yaptıklarını tespit edip mitingle kamuoyuna bir kez daha duyurduk. En son 25 Temmuz 2018 tarihinde, Kara çarşamba günü GSM ruhsatına imza attılar. 28 mayıs 2019 tarihinde valiye gidip çok fazla ağaç kesildiği bildiriliyor, durdurulması gerektiği konusunda müracaat ediyorlar. TBMM'de en son Özgür Ceylan milletvekilimizin araştırma önergesi AKP ve MHP oyları ile reddedildi. 26 temmuz 2019 tarihinde de yaşam ve su hakkını savunmak için Su ve Vicdan nöbetinin başlatıldığı duyuruldu."

"SU VE YAŞAM HAKKIMIZ GİBİ MARKALARIMIZI DA KORUMAK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ"

Su ve Vicdan Nöbetini kent merkezinde etkinliklerle sürdürmeye kararlı olduklarını belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale Ticaret Borsası başkanı Abdullah Deniz'in açıklamalarına da yanıt verdi.

Ülgür Gökhan, şöyle konuştu:

"Çanakkale Ticaret Borsası Abdullah Deniz Bey'e teşekkür ediyorum. Demiş ki; 'Markalı ürünlerimiz var, belediye bunları gündeme getirerek markalı ürünlerimize zarar verir diyor. Siyanür kampanyası ile Çanakkale'de kirlilik varmış gibi bir kampanya yapılıyor' demiş. Tam tersi bir damla toprağa siyanür değmesin diye, bu ürünleri elde etmek zor olmasın diye bunları yapıyoruz. Siyanür buharlaşmazmış, bir riski olmazmış. Bir de çok güzel tarif yapmış; oradaki otlardan inekler koyunlar ölmeyecek, onların etini yiyince insanlar ölecek demiş. Biz kimseye böyle saçma sapan şeyler söylemiyoruz. Bu alanda su ve havamızda tehlikeli atıklar olursa bütün bunlar rakiplerimiz tarafından anti-propaganda için ortaya konur. Daha fazla zarar görürüz diye bugünden karşı çıkıyoruz."

"HER ŞEY DÖRT DÖRTLÜK OLSA DA BİR RİSK VAR, O RİSK İÇİN ENGEL OLMALIYIZ"

Altın Madenciliği firması yetkililerinin kendisini ziyaret ettiğini açıklayan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, madenci firmanın temsilcileri ile yaptığı görüşmeyi de açıkladı.

Başkan Gökhan, şunları söyledi:

"Risk var mı? Hayır risk yok olmalıdır benim için. Burada risk var mı? Vardır. Bu alan bizim fay hattına kuş uçuşu 5 kilometre uzaklıktadır. 7-9 derece depreme dayanıklı havuzda yapılır, her şey dört dörtlük yapılacaktır. Kesinlikle inanırım. Ancak deprem bölgesinde toprak hareketinin nasıl gerçekleşeceğine kimse garanti veremez. Her şeyi tam yapsanız bile deprem olur, depremin neyi nasıl hareket ettireceğini kimse kestiremez. En ufacık bir çatlakta neler olacağını hayal bile edemeyiz. Burada 11 bin ton Siyanür kullanılacak. O topraklara değecek olan siyanürün miktarı budur. Tepe alındığı zaman tespit edilmiş ağır metaller gün yüzüne çıkacak ve bu daha da tehlikeli olacaktır bizler için. Madenciliğe karşı değiliz ama; şöyle bir durum var. Çanda termik santrallerde gece vakti, bacalardan zehirli gaz salıyorlar. Çevre kontrol filan deniyor ama fotoğraflı tespitler. Hani kontrol ediliyordu, hani gaz salınmıyordu? Hem toprak, hem hava hem de su kalitemiz bozulmasın istiyoruz. 800 milyon dolar, dediler. Yüzde 10 kalacakmış Türkiye'ye. 80 milyon dolar için gerek var mı? Biz gerekirse bunu devlet için toplarız. Şimdi 8 milyar dolar bize kalsa anlarım. 80 milyon dolar. 865 bin liralık teşvik verdiler. Maddiyat açısından da garip bir durum. Bu siyasi değil içme suyu, yörenin değerleri ile ilgili bir sorun var. İlgililer de bunu teyit ettiler. Buradan sağlığa zararlı metaller çıkacağını firma da kabulleniyor. Buradan alıp götüreceklermiş. Benim kafama yatmayan; bunu bizim su kaynağımızın tepesinde olmasıdır. Şurada iki barajımız daha olsa eyvallah diyelim bu riski kabullenelim."