Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Kıbrıs'ta hukuku dikkate alan yok!

Geçtiğimiz Cumartesi günü gerçekleşen ''Doğu Akdeniz ve Kıbrıs''ta neler oluyor, ne yapılmalı'' konulu sempozyuma katıldım, konuşma yaparak gerekli gördüğüm mesajları vermeye çalıştım. Sempozyumu düzenleyen Türk Degs Genel Başkanı müstafi Tümamiral Cihat Yaycı''ya, ASAM Yönetim Kurulu Başkanı Murat Doğanay''a, Avrasya Bir Vakfı Genel Başkanı Şaban Gülbahar''a çok teşekkür ediyorum.

Konuşmamda yakın tarihte adada gerçekleşen Rum-Yunan hukuksuzluklarına, adayı kana bulayan Eoka terörüne ve özellikle Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği''nin (AB) aldığı hukuk dışı kararlara dikkat çektim, bu hukuksuzluklara karşın KKTC''nin tanınmayı çoktan hak ettiğini ve dünyadaki tüm Türklerin KKTC''nin tanınması için birer ''tanınma elçisi'' gibi çalışmaları gerektiğine vurgu yaptım.

Eli kanlı Makarios 1960''ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti''ni Enosis''e engel olduğu için içine sindirememişti. Cumhuriyet''in kuruluşundan daha iki yıl geçmişti ki Anayasa''da 13 maddelik değişikliğe gittiğini ve Kıbrıs Anlaşmalarını tanımadığını ilan etti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Makarios''un bu hukuku inkar eden, Anlaşmaları tanımayan tutumuna karşı çıktı. Ne var ki tehditler karşısında çaresiz kalan Başkan Alman Prof. Dr. E. Forsthoff ve Sekreteri Dr.Heinze istifa etmek zorunda kaldı ve canlarını ancak adadan kaçarak kurtardılar. Makarios Kıbrıs Türkünü yok etmeye yönelik ikinci hamlesini 21 Aralık 1963''te devreye koyduğu Akritas Planı''yla gerçekleştirmeye yeltendi. Türk yerleşim bölgelerine saldırdı, masum kardeşlerimizi katletti; tarihe kanlı Noel olarak geçen bu terör eylemini Eoka katilleri gerçekleştirdi. Kıbrıs Cumhuriyeti artık resmen yıkılmıştı. Hükümette yer alan Türk bakanlar ve Temsilciler Meclisindeki Türk üyeler ile devlette çalışanlar işlerine, görevlerine bir daha dönemediler. Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti''ni hukuku, anayasayı ve anlaşmaları yok sayarak işgal etti.

Adada Rumların döktüğü kanı önlemek üzere toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu 4 Mart 1964''te aldığı 186 nolu kararla bu kez hukuku iğfal etmekle kalmadı aynı zamanda işgalci Rumların devletin meşru idaresi olduğuna da hükmetti. O günden bu güne Rumlar bu kararın arkasına sığınarak sözde Kıbrıs Cumhuriyetini temsil etmektedir.

15 Temmuz 1974''de gelindiğinde Yunanistan''daki Cunta Makarios''a darbe yaptı. Makarios canını zor kurtardı ve soluğu BMGK''da aldı.19 Temmuz''da Makarios''un yaptığı konuşma çok önemlidir. Bu konuşmada Makarios Kıbrıs Cumhuriyeti''nin Yunan Cuntacılar tarafından işgal edildiğini,Türklerin ve Rumların hayatlarının tehlikede olduğunu ve garantör ülkelerin vakit geçirmeden müdahale ederek yıkılan anayasal düzene sahip çıkmaları gerektiği çağrısı yaptı. Türkiye 20 Temmuz''da İttifak ve Garanti Anlaşması çerçevesinde müdahale ederek akan kanı durdurdu, Kıbrıs''a barış getirdi.

Adada köklü çözüm bulma arayışları çerçevesinde 24 Nisan 2004''te Annan Planı referandumu yapıldı. Referanduma katılan Rumların yüzde 75''i planı reddederken, AB de evet diyen Türklerle dalga geçer gibi 1960 Anlaşmaları ile kendi yasa,norm ve prensiplerini yok sayarak Rumları mükafatlandırdı, adanın tamamını temsilen tam üye yaptı…

Rumların Kıbrıs Anlaşmalarını ve Kıbrıs Türkünün haklarını yok sayan hukuk dışı siyasetlerine bir diğer örnek de Kıbrıs etrafında tek taraflı kararla ilan ettikleri münhasır ekonomik bölgedir. Rum Yönetimi Kıbrıs Türklerinin haklarını göz ardı ederken anavatan Türkiye''nin de kıta sahanlığından ve KKTC ile imzalan anlaşmadan doğan haklarına saldırıda bulunmuştur.

Bu ve benzer hukuk dışılıklar halen sürmekte Kıbrıs''ta uluslararası anlaşmalar ve hukuk, Rum Yönetimi, BM ve AB tarafından ayaklar altına alınmaktadır. Anavatan Türkiye bu ihlallere karşılık haklarımızın ve hukukumuzun sonuna kadar korunacağını bildirmiştir.

Mevcut şartlarda federasyon ve birleşik Kıbrıs hayal olmuştur. Cumhurbaşkanı Tatar göreve geldikten sonra egemen eşitlik temelinde iki devlete dayalı çözüm modelini ortaya koymuş ve Rum-Yunan ikilisinin haksızlıklarını ve hukuksuzluklarına artık tahammül edilmeyeceğini açıklamıştır.Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye''nin desteğiyle uluslararası hukuku da dikkate alacak şekilde Maraş açılımını yapmıştır.

Kıbrıs''ta bundan sonra iki devlete dayalı çözümden geri adım yoktur. Cumhurbaşkanı Tatar yukarıda bahsettiğim Rum-Yunan hukuksuzluklarını ve insan hakları ihlallerini Nisan ayında Cenevre''de katıldığı BM 5+1 gayrıresmi Kıbrıs toplantısında, BM Genel Sekreteri Guterres ve İngiliz Dışişleri Bakanı Raab''ın önünde, Anastasiadis ve Dendias''ın gözlerinin içine bakarak yüzlerine vurmuştur.

Bundan sonra yapılması gereken KKTC''nin tanınması çağrısının yapılmasıdır. Bu konuda Anavatan''daki Ak Parti iktidarının samimiyetinden kuşku duymaktayım. KKTC''nin tanınmasını isteyip istemediklerinden emin değilim. Son dönemdeki Kıbrıs siyasetlerinin kurucu Cumhurbaşkanımız ebedi liderimiz rahmetli Denktaş''ın 20 yıl önce söyledikleriyle örtüşmesi memnuniyet vericidir. Ancak Ak Partinin Annan Planı dönemindeki teslimiyetçi tutumu beni ister istemez endişelendirmektedir. İnşallah ben yanılırım. Türkiye''de KKTC''nin tanınması için sadece Vatan Partisi Genel Başkanı Sn.Doğu Perinçek girişimlerde bulunmakta, bu yönde çalışmalar yürütmektedir. Diğer siyasi partilerin KKTC''nin tanınması için gayret göstermemelerine de üzülmekteyim… Bütün bunları Cumartesi günkü sempozyumda anlattım. Umarım görüş ve uyarılarım dikkate alınır.

Yazarın Diğer Yazıları