Kıbrıs’ta yabancıları tahrik etmeyelim

Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciası dolayısıyla hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk Milletine baş sağlığı diliyoruz. 
Kömürün insan varlığına tercih edildiği bir anlayış asla kabul edilemez. Kapitalist zihniyete hiç de açık olmayan bir sosyal yapıda 19. Yüzyılın köhnemiş kapitalistine bazı işverenler ve bazı siyasiler hiç de özenmemelidirler. Yabancı basında Türkiye, iş kazalarının devamlı adresi olarak gösterilmektedir. 2000’li yıllarda 300’e yakın işçinin kaybı olağan değil; olağanüstü bir durumdur. Sayın Başbakan’a göre de bu durum olağanüstü kabul edilebilmelidir. Kârı en çoklaştırmaktan başka bir şey düşünmeyen bir anlayış daima tedbirde kusur eder. Bu faciayı kaderle örtmeye çalışmayalım. Dört yılda sekiz kere denetlenen bu ocak için, rapor üzerine rapor yazılmış. Bölgede tarım perişan durumda, herkes madende çalışmaya adeta mecbur. Kredi borcu olanlar yaygın. MHP Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay ve CHP Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel sorunun takipçisi olmuşlardır. TBMM’ye önerge verilmesine ve muhalefete rağmen, iktidar partisince önerge reddedilmiştir. Adı geçen milletvekillerimizi takdir etmemek mümkün değildir. 

***

Kıbrıs sorunu milli bir sorundur; bazı iktidar mensupları kabul etmese de... Milli davalarda ikili oynanmaz. Tavizci ve anlaşılmaz barış gösterileri ile kimseye yaranamazsınız. Gerçekler, hayal ve pembe rüyalardan çok farklıdır. Son 60 senedir Rum’un şovenizmini ve ırkçılığını hâlâ tanıyamayanlar, dün Annan Planı’na sarılmışlardı. Bu plan KKTC’de oylanıp kabul edilmesine rağmen, Rum tarafında reddedilmişti. Kabul edilmiş olsaydı KKTC’nin varlığı ortadan kalkacaktı. Bir ara kurduğumuz devleti, KKTC’yi hayali AB sürecinde engel olarak bile gördük. Kıbrıs’ın stratejik önemini yitirdiği yalanı bize ezberlettirilmeye çalışıldı. Eski bir Cumhurbaşkanı bile Cumhurbaşkanı olduğu devleti inkâr eder beyanlarda bulundu. Ada üzerinde başta Yunanistan ve Rum Kesimi olmak üzere, emelleri olanları hep gıdıkladık ve tahrik ettik. Kıbrıs’ta dik durmaz, tavize yatkın ve niyetli olursanız; size yardımcı olmak(!) üzere bazı düşünce kulüpleri ve milletlerarası bazı kuruluşlar hemen harekete geçerler ve sizi tavize zorlarlar. KKTC Futbol Federasyonu’nun Birleşik Kıbrıs oyununa uyarak Rum kesimindeki futbol federasyonuna bağlanması taviz değil de ne idi? Loizudu örneğinde olduğu gibi, ödemememiz gereken tazminatları ödeyerek yeni tazminatlara yol açtık. Son barış görüşmelerinde tanımadığımız Güney Kıbrıs Rum yönetimi temsilcisini Ankara’da taraf kabul edip görüştük. Sırada limanlarımızı Rum bandrollü gemi ve uçaklara açmak var. 
AİHM Türkiye’yi 90 milyon euro tazminata mahkum etti. Gerekçe olarak 1974 Barış Harekatı ve sonrasında kaybolan Rumları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin farklı maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürdü. Böyle bir hüküm verilmiş ama tazminat ileri bir tarihe ertelenmişti. Rumlar 2011’de yeniden mahkemeye başvurdular. 
Türkiye milletlerarası anlaşmalara bağlı kalarak garantör bir devlet olarak Kıbrıs’a müdahale etmiştir. Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkarak adayı Yunanistan’a bağlama gayretleri içindeki Yunan cuntası zaten Makarios’un başında olduğu devleti bitirmiş ve darbe yapmıştı. Türkiye’nin müdahalesi milletlerarası anlaşmaları koruma amacı da taşımıştır. Avrupa Konseyi’nin Türk müdahalesini haklı bulan kararları vardır. 1955’lerden beri EOKA terörü Türk kanı dökmüş, Türklerin her türlü insan hakkı ortadan kaldırılmıştı. Toplu mezarlar hâlâ duruyor. Binlerce Kıbrıslı Türk canları pahasına Güney Rum kesiminden Kuzey’e göç etmek zorunda kalmıştı. Bu insanların Rum kesiminde kalan malları, Türk vakıflarının hakları acaba ne olmuştur? 1974 Barış Harekatı’ndan önce ve sonra Türkler yerlerinden edilmediler mi? Neden AİHM’e başvurup dava açamadık? Barış Harekatı’ndan sonra konan ambargolar Batı’nın yüz karası değil mi? 
 Rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş her vesileyle karalandı ve Rum ağzıyla barışın önündeki engel olarak gösterildi. Daha sonra bazıları Denktaş’laşmak zorunda kaldılar. “40 senedir bu sorunu çözemedik, çözümsüzlük çözüm değildir” diye acemice ortaya atılırsanız sorunu değil; ama sizi çözecekler de bulunur. Siz çözüldüğünüzün farkında olmasanız da... Milliyetçiliği aşırılık olarak görürseniz hiçbir milli sorunu çözemezsiniz; hep taviz verirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları