Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

KKTC’nin tanıtımı için harekete geçme zamanı

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Pazartesi Günü Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo’yu makamında kabul ederek geçtiğimiz yıl 15 Ekim’de New York’ta BM Genel Sekreteri Guterres’in daveti üzerine gerçekleşen üçlü yemekte üzerinde uzlaşılan gayri resmi genişletilmiş Kıbrıs toplantısının detaylarını görüştü, Kıbrıs konusunda değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, DiCarlo ile yaptığı görüşme sonrası açıklama yaptı. Tatar, DiCarlo ile bir buçuk saatte çeşitli konularda görüşme yaptıklarını ve görüşmenin olumlu geçtiğini söyledi. Görüşmede Mart ayında Cenevre’de yapılması öngörülen toplantının ele alındığını ifade eden Tatar, tüm tarafların katılmasının öngörüldüğü gayri resmî buluşmanın faydalı olacağına inanç belirtti. Tatar, 17-18 Mart tarihlerinde Cenevre’de yapılması öngörülen toplantıya onay verdiklerini DiCarlo’ya söylediğini kaydetti. Görüşme öncesi hazırlıkların devam edeceğini ifade eden Tatar, adada iki taraf, iki egemen halk ve iki devlet olduğunu vurguladı. “Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk halkı asli unsurdur ve özden gelen egemenlik hakkı vardır” diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkının yaşamsal öneme sahip haklarını toplantıda aktardığını kaydetti. İzolasyonların bu çağda insan haklarına aykırı ve haksız bir cezalandırma olduğunu anlattıklarını ifade eden Tatar, “Hayatımızı zora sokarak zorladıkları bir anlaşmayı asla kabul etmiyoruz” dedi. Adil, kalıcı, sürdürülebilir bir anlaşma için Kıbrıs Türk halkının hassasiyetlerine ve adada 60 yıldır yaşananlara önem verilmesi gerektiğini belirten Tatar, Rumların her anlaşmayı reddettiğini ama Kıbrıs Türk halkının ambargo altında yaşadığını ve bunun kabul edilebilir olmadığını belirtti. İki eşit tarafın birçok konuda iş birliği yapabileceğini ifade eden Tatar, enerji ve turizm başta olmak üzere geçiş kapıları konusunda iş birliği yapılabileceğini söyledi. GKRY lideri Nikos Hristodulidis, ise DiCarlo ile gerçekleştirdiği görüşme çerçevesinde yaptığı açıklamada mevcut statükonun Kıbrıs sorununa bir çözüm olamayacağını söyledi. Hedeflerinin biran önce müzakerelere Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmek olduğunu birkez daha vurgulayan Hristodulidis, DiCarlo’ya 5 somut öneri sunduğunu da belirtti. Mart ayında gerçekleşecek genişletilmiş konferansın yapılacak olmasının memnuniyet verici bir gelişme olduğunu belirten Hristodulidis,önemli olanın burada olumlu bir sonucun alınması olduğunu bunun için de gereken ne varsa yapacaklarını bildirdi.Görüldüğü üzere tarafların duruşları ve görüşleri taban tabana zıttır ve herhangi bir yakınlaşma ve uzlaşma tesis edilmesi de olası değildir. Anavatan Türkiye, en üst düzeyde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 77., 78. ve en son geçtiğimiz yıl 79. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda KKTC’nin tanınması çağrısı yapmışken, TBMM’nin tanınma tezkeresi ve MGK’nın bu yönde alınmış kararları ortadayken, ve en önemlisi Kıbrıs’ta taraflar arasında ortak zemin, işbirliği ve herhangi bir yakınlaşma yok iken, KKTC’nin egemen eşitliğinin ve uluslararası eşit statüsünün teyit edilmesinin en gerçekçi yol olduğunun, federasyon çözüm modelinin ise tamamen terkedildiğinin defalarca açıklandığı bir dönemde KKTC’nin tanınmasını sulandıracak, şimdiden hiçbir olumlu sonuç alınamayacağı belli olan yeni görüşmelere, beyhude süreçlere olur verilmesi kabul edilemez. Rum tarafıyla bırakınız ortak zemini, yeni kapıların açılmasıyla ilgili ve diğer başka konularda işbirliği olanağı mümkün değilken, Rum’un düşmanca silahlanması sürerken, dostlar alış verişte görsün misali, Kıbrıs’taki statükonun devamına hizmet eden Cenevre’de yeni bir zirveye katılmak boşuna zaman harcamaktan başka bir şey değildir. Tarafsızlığını ve işlevselliğini çoktan yitirmiş Birleşmiş Milletlerin prangalarından kurtulmamız, BM’den iyi niyet misyonunun başarısızlığını ilan etmesini talep etmemiz şarttır. Statükonun devamı Kıbrıs Türk halkını ve KKTC’yi mağdur etmektedir; KKTC’nin tanınması hedefimizin sulandırılmasına asla izin verilmemelidir. Statükodan beslenen Rum/Yunan ikilisi ve destekçileri AB,ABD ile İngiltere yeni siyasetimizi şiddetle reddetmekte, görüşmelerin 2017'de Crans Montana'da kaldığı yerden başlaması için Türkiye ve KKTC'ye, her türlü baskı, tehdit, ve şantaj yoluna başvurmaktan geri kalmamaktadır. Bu şer odakları egemen eşitliğimiz, eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden görüşmelere oturmamızı talep ediyor. Rum Yönetimi, ikili savunma işbirlikleri ve tarihinde görülmemiş silahlanma yoluyla adayı Yunan yapmaya kilitlenmiştir. ABD ile son dönemde artan askeri işbirliğinin hedefinde KKTC ve Türkiye vardır. Anavatan Türkiye içinde bulunduğu ekonomik zorluklar nedeniyle sıkıştırılırken, Kıbrıs’ta ödün vermesi talep edilmekte, müzakerelerin başlaması halinde Rum-Yunan ikilisinin, Türkiye-AB üyelik sürecine koydukları engellemeyi kaldıracakları vaadi lütuf gibi öne sürülmektedir. Anavatan Türkiye, hiçbir sözünü tutmayan iki yüzlü, sahtekar AB'ın,ABD’nin sahte vaatlerine kanarak milli davamızdan asla taviz vermemeli; 2021'de dünyaya ilan edilen İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM politikamızdan asla geri adım atmamalıdır. KKTC tanınmadan, ambargo ve izolasyonlar kalkmadan resmi veya gayrı resmi görüşmeler başlamamalıdır. AB-ABD-İngiltere istedi diye güçlü Türkiye Kıbrıs’ta geri adım atmamalıdır. Zaman Rumla masaya oturma, Cenevre’lerde, New York’larda haybeye zaman kaybetme zamanı değil, KKTC’nin tanınması için harekete geçme zamanıdır…

Yazarın Diğer Yazıları