Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Komşuları aç iken tok yatan münafık

Ramazan, ‘kurtuluş’ ümitlerinin yeniden canlandığı; ‘nefis terbiyesi’ ile gönüllerin arındığı; ‘yardımlaşma’ ve ‘dayanışma’ sayesinde ‘sosyal bütünleşmenin’ zirveye ulaştığı bir zaman dilimi olduğu için ‘11 ayın sultanı’ olarak bilinir.
İnsanlığa yol göstermeye devam eden Kur’ân-ı Kerim ve daha önce Allah’ın ayetlerini ‘kendi kafalarına’göre yorumlayan sapkınlar tarafından tahrifata uğratılan Tevrat, Zebur ve İncil gibi semavî kitaplar, hep bu ayda indirilmiştir.
Bu ayı fırsat bilenler, bol bol ibadet ederek, hayırlar yaparak Allah’ın (c.c.) rahmet ve bereketinden nasiplenmeye çalışırlar; işledikleri günahlardan tövbe edip af dilerler.
Ubâde bin Samit (r.a.) anlatıyor:
Ramazan ayının başladığı bir gün Hz. Muhammed (s.a.v.) bizlere şöyle buyurdu:
 “İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah’ın rahmeti sizi kuşatır. O ay, yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise kulluğunuzla kendinizi Allah’a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah’ın rahmetinden nasibini alamayandır.”   

***

Selmân-ı Fârisî (r.a.) anlatıyor:
Hz. Peygamber, bir seferinde Ramazan ayına matufen bizlere şöyle hitap etmişti:
 “Bu ayda küçük bir hayır yapan, başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır. Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer. Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Bu ay yardımlaşma ayıdır. Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur.”  
Ashâb-ı Kiram’dan bazıları,  “Ya Resulullah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz”  dediler.
Efendimiz,  “Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü’mine iftar ettirene de verir”  diye buyurduktan sonra şöyle devam ettiler:
“Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur. Bu ayda kim çalışanın işini hafifletirse, Allah da onu affeder.”   

***

Kurtuluşun yolu, ‘kibir’, ‘bencillik’, ‘nefret’, ‘haset’ gibi duygulardan arınıp, ‘sevgi’, ‘saygı’, ‘şefkat’, ‘merhamet’, ‘kardeşlik’ ile teçhiz olmaktan geçer.
Allah’ın emirlerini, ne yazık ki hep ‘işimize geldiği’ gibi yorumlamaya çalışıyoruz.
Ramazan ayı, bir ‘ibadet’ ayı olduğu kadar; ‘yardımlaşma’ ve ‘dayanışma’ ayıdır.
İnananlar, sadece ‘oruç’ tutarak değil, Allah’ın bahşettiği nimetleri ‘yoksullar’ ile paylaşarak, ‘çaresizlere’ yardım ederek de ona olan bağlılıklarını gösterirler.
Ama bu yardımlar, ‘karşı tarafı incitmeden’ yapılırsa Allah katında makbul olur.
Gelin görün ki, böylesine mübarek bir ay bile, dini ‘kendi çıkarlarına’ alet eden bir takım münafıklar tarafından ‘vurgun’ ve ‘gösteriş’ aracı olarak kullanılabiliyor.
Ramazan’ı fırsat bilip ‘soygun’ yapmaya çalışanların, ‘haram’ yiyenlerin, ‘kul hakkı’ gözetmeyenlerin yapacakları ibadetlerin Allah katında ‘hiçbir karşılığı’ yoktur.
Gösteriş amacıyla ‘yardımseverliğe’ soyunanların kurdukları ‘iftar çadırlarının’, dağıttıkları ‘erzak paketlerinin’ de Allah katında ‘hiçbir değeri’ yoktur.
Onlar yalnızca kendini kandırırlar, ama Allah’ı asla.

***

‘Açları’doyurmak, ‘çıplakları’ giydirmek, ‘barınaksızlara’ barınak sağlamak yerine, ‘imtiyazlı sınıf’ hesabından kurdukları ‘haram’sofralarında ‘körler’, ‘sağırlar’ misali birbirlerini ağırlamayı tercih edenler, hiç boşu boşuna ‘aç’kalmasınlar.
İslam dininin peygamberi olan Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kesin buyruğudur:
 “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” 
Deyin bakalım ey iman edenler.
Kimlerdensiniz?

Yazarın Diğer Yazıları