Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Kritik bir zamanda beklenmeyen hamle

Kritik bir zamanda beklenmeyen hamle

Türkiye, NATO Zirvesi toplantısından hemen önce prensip olarak olur verdiği İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin süreci, nihai karar TBMM’ye ait olmak üzere, mevcut prosüdür ve devlet organlarının takvimine uygun şekilde gerçekleştirileceğini açıklamıştı. Bu konuda bir protokol de yapılmış ve süreç içinde İsveç’in terörle arasına mesafe koyması hususunda atacağı adımların ve davranışlarının da takip edileceği belirtilmişti.

Aradan geçen zaman içinde İsveç’in teröre destek veren faaliyetlerinde kısmen de olsa bazı adımlar attığı görülmekle birlikte, bazen bunun tersi davranışlar sergilediği ve protokolde belirtilen konuları yeterince yerine getirmediği müşahede edilmiş ve bu durum Türkiye tarafından zaman zaman da hatırlatılmıştı.

İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün TBMM’ye sevki için henüz tatmin edici bir ortam oluşmadığı düşüncesiyle prosüdür ağırdan alınırken, 23 Ekim 2023’te Cumhurbaşkanı’nın İsveç’in NATO’ya katılımı protokolünü imzalayarak TBMM’ye sevk edip sürece yol vermesi ve bunun, Gazze’de İsrail-Hamas çatışmasının ve sivillerin katliamının devam ettiği bir zamanda gerçekleştirilmesi, beklenmeyen bir hamle olarak görülmüştür.

Bu hamlenin aşağıda belirtilen muhtemel amaçlardan birini veya daha fazlasını gerçekleştirmeye yönelik olduğu düşünülebilir.

1.Türkiye’ye karşı olası tepkilerin etkilerini kırmak

Gazze’de cereyan eden çatışmaların Hamas’la mücadelenin ötesine geçip, çocuk, kadın, hasta, genç, yaşlı demeden Filistin halkını katletmeye yönelmesi, kalanların da yaşam şartlarının yok edilerek ölüme terk edilmesi veya bölgeyi terk etmeye zorlanması karşısında sessiz kalmanın mümkün olamayacağı açıktır.

Bu konuda İsrail’e, ona destek veren başta ABD olmak üzere Batı’ya güçlü bir şekilde tepki vermenin ve bu katliamı durdurmak için girişimlerde bulunmanın zaruri hale geldiği düşünülmüş ve bu nedenle Hamas’ın bir terör olmadığını ifade edecek kadar söylemlerin dozajı arttırılmıştır. Bu durumda gelebilecek tenkit ve karşı eylemlerin etkisini kırma ihtiyacı duyulmuş olabilir.

Nitekim ABD Kongresi’nden Türkiye karşıtı seslerin yükseldiği görülmüş ve Başkan Biden’a ve Dışişleri Bakanı Blinken’e, özellikle Türkiye’nin Hamas’la ilişkilerini içeren ve Türk hükümetinden talep edilmesi istenen hususları içeren bir mektup gönderilmiş, ayrıca Senatör Scott tarafından, Cumhurbaşkanının Hamas’ın “terör örgütü olmadığını” ifade etmesinin ardından NATO’ya Türkiye’nin üyeliğini ciddi olarak gözden geçirmesi” çağrısında bulunulmuştur.

Bu gelişmelerin ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Miller’in yaptığı açıklamada, “Fikir ayrılıklarımıza rağmen Türkiye’nin değerli bir NATO müttefiki olduğunu söyleyebilirim” yanıtını vermesi, İttifakın güçlendirilmesi adına Ankara ile çalışmaya devam edeceklerini söylemesi ve İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün TBMM’ye sevk edildiğini de hatırlatması, İsveç hamlesinin muhtemel amaçlarından birinin başlıktaki düşünce olduğu fikrini güçlendirmektedir.

2.ABD’nin dikkatini çekerek isteklerimizin gerçekleştirilmesini sağlamak

Beklenmeyen hamlenin bir amacının da, İsveç’in üyeliğini TBMM’ye sevk etmekle ABD’nin dikkatini çekip yumuşama ortamı yaratarak F-16 başta olmak üzere, sürüncemede bırakılan taleplerimizin gerçekleştirilmesine imkân sağlanması olduğu düşünülmüş olabilir. TBMM’deki süreç de, hızlandırılıp, yavaşlatılarak, taleplerimizin karşılanmasıyla uyumlu olarak yürütülebilir.

3.Suriye kuzeyinde kapsamlı bir harekât için fırsat olarak nitelendirmek

Dikkatlerin terörist bir örgütle mücadele edildiği iddiasıyla Gazze’deki katliamın resmen seyredildiği bir ortamda, Türkiye’nin güvenliğine tehdit olan terör unsurlarıyla haklı mücadeleye ve bölgede bir güvenli bölge oluşturmaya yönelik, Suriye’nin kuzeyinde uzun bir süredir ihtiyaç duyulan kapsamlı kara harekatı için uygun bir zaman olduğu değerlendirilmiş olabilir.

Nitekim, Biden’ın Gazze olayının akabinde, Suriye’deki durum nedeniyle 2019'da ilan edilen "ulusal acil durum"u bir yıl daha uzatırken, Türkiye'nin Suriye'deki saldırılarının, İŞİD’le mücadeleyi önlediğini ve ABD ulusal güvenliği için tehdit oluşturduğunu söylemesi, Türkiye’nin bu girişimini peşinen önlemeye yönelik olduğu düşünülebilir..

4.Dikkatlerin Gazze’ye çevrilmesini gölge olarak kullanmak

Zaten TBMM onay sürecinde bulunan, orta vadede kabul edilmesi beklenen, uzadığı takdirde aleyhte durumlarla karşılaşılmasına sebep olabilecek İsveç’in NATO üyeliği onayının, iç ve dış kamuoyunda fazla tepki çekmesini ve süpeküasyonlara yol açmasını önlemek için, dikkatlerin Gazze’ye çevrildiği bir zamanda TBMM’ne sevk edilmiş olabileceği de hesaba katılabilir.

Bu arada Yunanistan’a dikkat!

Zaten her şeyiyle ABD’ye bağımlı duruma gelen, hatta güvenliğini ülkesi işgal edilircesine ona devreden, fırsattan istifade ederek Doğu Akdeniz’de çıkar sağlamaya çalışan Yunanistan’ın, olayın ortaya çıkmasıyla hemen İsrail, ABD ve Batı tarafında yer alarak, her zaman olduğu gibi güçlüden yana tercihte bulunup, savaş sonrası hesaplar yapması düşünmeye değerdir.

ABD’deki Rum lobisini arkasına alarak Türkiye aleyhinde söylemlerde bulunması da dikkat çekmektedir. Bu vesileyle Yunanistan’la müzakerenin ne kadar yanlış olduğunu hatırlatmakta da fayda görülmektedir.

*Türkiye’nin bu vahşet karşısında gösterdiği tepkiyi, hamasetten uzak, gerçek durumu dikkate alarak en güçlü şekilde göstermesi ve devam ettirmesi, bir taraftan mazlumu korurken, diğer taraftan da kendi güvenliğini, çıkarlarını ve geleceği değerlendirmesi uygun olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları