Kulaklara "küpe" olan soygun!..

Memleketin anlı şanlı köşe yazarları, siyaset daktilografları ve medya- politikacı arabulucuları  bakanlardan- bürokratlardan aldıkları bilgileri ya da propaganda malzemelerini köşelerine taşıyarak, siyasetin milleti oyalama taktiğine taşeronluk yapmaya devam etsinler...
Buradan ısrarla vurgulayacağız ki; milletin asıl gündemi işsizlik- sefalet ve fahiş zamlarla birlikte kangrenleşen yoksulluk ve açlık...
İktidarından muhalefetine kadar, herkesin sırtını döndüğü piyasa vurgunculuğu milletin gündeminden düşmüyor...
Sosyal medya duyarlılıkta önde gidiyor ve marketlerdeki vurgun düzenini deşifre etmek için her gün binlerce veri ve görsel paylaşılıyor...
Ancak tek mesele sebze ve meyve fiyatlarındaki çılgın yükseliş değil...
Kuru bakliyat, yumurta ve benzeri ürünlerle ilgili öylesine dehşet verici fiyatlar dayatılıyor ki, AKP iktidarının duyarsızlığı birilerinin köşeyi dönmesini sağlıyor, milyonlarca insanı da kuru ekmeğe muhtaç ediyor...

30 adet yumurtanın fiyatı yine 30 liraya aşmış, 3 ay önce 9 liraya satılan yarım kilo kayısının fiyatı 20 liraya ulaşmış, yağ, süt, peynir, makarna gibi ürünlerin fiyatları almış başını gitmiş...
Gıda ürünlerindeki fahiş fiyatların en büyük gerekçesi Corona salgını ve geçtiğimiz aylarda zirveye ulaşan döviz fiyatları olsa da, bunun bahane olduğunu herkes biliyor...
Çünkü salgın yavaş yavaş kontrol altına alınırken ve dövizdeki düşüş sürerken, piyasa vurguncuları fiyatları yükseltmeye devam ediyor?...
Sanayi, Ticaret, İçişleri ve Tarım Bakanlığı yetkililerini bir kez daha uyararak, milletin öfkesini yükselten ve kitleleri patlama noktasına getiren piyasa rezaletine acilen müdahale etmeye çağırıyoruz...
Ancak piyasadaki tek sıkıntı fahiş fiyatlar da değil...

Son dönemde denetimlerin azalması nedeniyle gıda ürünlerindeki sahtecilik iyice zirve yapmış, hatta hilecilik ballı- pırıltılı (!!!) sektörlere de sıçramış!..
Ballı vurgunun pırlantası!..
Evet, burası Türkiye... Başıboşluk yüzünden sucukta, kebapta, salamda, sosiste at- eşek etinin kullanıldığı, her marka adı altında sahte yoğurtla süt üretildiği ve her türlü gıda maddesinde hileciliğin zirveye çıktığının bizzat devlet tarafından açıklandığı bir memlekettir burası...
Birkaç yıl öncesine kadar Viagra ile bal ticaretini aynı anda yapan merdiven altı televizyon kanalları da denetimsiz sahte ürünlerle piyasayı bayağı dolandırmışlardı...

"Arısız bal" üretiminin zirveye çıktığı o dönemde, sıvı şeker ve Çin'den getirilen bal esansıyla sözde bal üreten sahtekarlar, vurgun paralarıyla dev plazalar kurmuş, ancak şikayetler artmasına rağmen, devlet rezalete uzun süre göz yummuştu...
İşte o fason televizyon kanallarında 5 kilo balı 100 liraya alanlara bir şişe arı sütünün yanısıra, bir de "pırlanta yüzük" (!) hediye edileceği duyurulunca, bu ülkedeki binlerce zavallı, pazarlama şirketlerinin telefonlarını kilitlemiş ve sonunda sahte balla birlikte, sahte yüzüklere kavuşarak, kendi kendilerini avutmuşlardı...
Bu tür piyasa dolandırıcılığını birkaç yıl önce "ballı vurgun" diye nitelendirince, merdiven altında bal üretenlere operasyonlar yapılmış ve çoğu da piyasadan silinmişti...
Peki konu, milletin gözünü "sahte pırlanta" yüzüklerle boyayarak, yüzbinlerce insana sahte bal pazarlayanlara niçin mi geldi?..
Dünkü gazetelerde şok edici bir soygunun haberi vardı... Eminim bu haber, elinde bir tek yüzüğü de olsa, herkesi ilgilendiriyordur...;

Bu kez kuyumcu soydu!..
Senay Önal adlı bir avukat, düğünü için kolye, küpe ve yüzükten oluşan bir set almak için Türkiye genelinde 40 kadar şubesi bulunan bir markanın Maltepe'deki mağazasına gitmiş...
Genç avukat 10 bin liralık bir seti 9 bin liraya satın almış ama pırlanta ve yakut kullanılarak imal edilen takı seti ile ilgili kuşkuları, kuyum sektöründe faaliyet gösteren bir arkadaşı ile görüşürken iyice büyümüş...
Önal, arkadaşının  yönlendirmesi ile
İstanbul Kuyumcular Odası bünyesinde faaliyet yürüten Beyazıt'taki Türkiye Gemoloji Laboratuvarı'na gitmiş...
Takı setini inceleyen uzmanlar, bu üründe kullanılan taşların laboratuvar ortamında 10-15 dolara mal edilebilen sentetik taşlar olduğunu, doğal yakut taşların her birinin değerinin ise 200-300 dolar arasında değiştiğini söylemişler...
Laboratuvardan çıkan sonuçla büyük şok yaşayan Önal, ürünü aldığı mağazanın, takıyı değiştirme önerisini redderek hukuki süreç başlatmış...
Senay Önal, herkesin gözden kaçırdığı bir gerçeğe dikkat çekerken şöyle demiş;

"Tüketicinin çıplak gözle sahteciliği anlaması imkansızdır... Satıcıların altın diyerek gümüş, doğal taş diyerek sentetik taş satması nitelikli dolandırıcılık suçunu da oluşturabileceğinden, tüketiciler savcılığa şikâyette bulunabilirler."
Anlaşılıyor ki; son yıllarda arısız balın yanısıra at - eşek etinden sosis- sucuk- üretenler bir çok sektöre de ilham vermiş!..
Değerli taş tacirleri de, tüketicilere çakma pırlanta hediye eden sahte bal üretcilerinden mi feyiz aldılar acaba?..
Son yıllarda çok merak ediyordum; televizyon reklamlarında pırlanta yüzükleri "yüzde 50 indirim"le pazarlayanların asıl dayanağı neydi acaba?..
Evet; Türkiye'de ürün hileciliği sahte baldan sahte pırlantaya kadar gelmişse, vay memleketin haline!..
Anlaşılıyor ki, geçen hafta akaryakıttaki 15 milyarlık vurgunu ortaya çıkartan devlet, pırlanta sektörünü de acilen denetim altına almalı...
Baksanıza; eskiden hırsızlar pırlanta çalmak için evlere giriyordu, şimdi soygun kuyumcuda başlıyor!!!

Yazarın Diğer Yazıları