Medvedev, açıklamasını sosyal medya üzerinden İngilizce olarak yaptı. Eski Rusya Devlet Başkanı, “Görünüşe göre Ukrayna’daki faşist kliğin tepe isimleri, istekli ülkeler koalisyonunun asker konuşlandırmasının ardından Avrupa’nın kaç tabut kabul edeceğini konuşmak için Paris’e gitti” ifadelerini kullandı.

dmitry-medvedev.jpg

PARİS ZİRVESİ VE “İSTEKLİ ÜLKELER KOALİSYONU”

Medvedev’in tepki gösterdiği zirve 27 Mart 2025 tarihinde Paris’te düzenlendi. Bu toplantıda yaklaşık 30 ülkenin temsilcileri bir araya gelerek Ukrayna’ya yönelik güvenlik garantilerini ve savaş sonrası süreci ele aldı. En dikkat çekici başlıklardan biri, Ukrayna topraklarına uluslararası askeri birliğin konuşlandırılmasıydı. Bu girişim, "istekli ülkeler koalisyonu" olarak adlandırıldı.

Ancak Amerika Birleşik Devletleri bu zirveye katılmadı. Batılı medya kuruluşlarına göre birçok ülke, Ukrayna’da barışı koruma misyonuna sadece ABD’nin desteğiyle katılabileceğini ifade etti. Bu durum, Avrupa’nın tek başına hareket etme kararlılığına gölge düşürdü.

"NATO VARLIĞINA TAHAMMÜL EDİLMEYECEK"

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Paris zirvesi öncesinde yaptığı açıklamada, Ukrayna topraklarında NATO askerlerinin herhangi bir bayrak altında ve herhangi bir biçimde bulunmasının Rusya için kırmızı çizgi olduğunu belirtmişti. Lavrov, “Bu tür bir varlık Rusya için doğrudan tehdit anlamına gelir. Moskova bunu hiçbir koşulda kabul etmeyecektir” diyerek Rusya’nın tutumunu net şekilde ortaya koymuştu.

Bu açıklamalar, Rusya’nın askeri ve diplomatik tepkisinin sertleşebileceği sinyalini veriyor. Medvedev’in tabut benzetmesi ise Batı’nın Ukrayna’ya doğrudan askeri müdahalesi durumunda ağır kayıplar yaşanabileceği yönünde uyarı niteliği taşıyor.

AVRUPA’DA GERGİN BEKLEYİŞ

Paris zirvesi sonrasında kamuoyunda ve diplomatik kulislerde büyük bir hareketlilik gözleniyor. Avrupa Birliği, Ukrayna’ya daha somut güvenlik garantileri vermeyi tartışırken, askeri seçeneklerin ciddi sonuçlar doğurabileceği de açıkça ortada. Özellikle Rusya’nın nükleer caydırıcılığı ve askeri kapasitesi göz önüne alındığında, Batı’nın Ukrayna’ya doğrudan müdahalesi hem diplomatik hem de askeri anlamda riskleri beraberinde getiriyor.

UKRAYNA, GÜVENCE ARIYOR

Ukrayna yönetimi ise Batı’dan sadece destek değil, kalıcı bir güvenlik yapısı talep ediyor. Kiev yönetimi, savaş sonrası dönemde Rusya’ya karşı caydırıcılığı sağlayacak uluslararası bir güç arayışında. Ancak bu tür bir gücün sahaya inmesi, sadece Moskova’yı değil, bölgedeki tüm dengeleri kökten sarsma potansiyeline sahip.

Medvedev’in açıklamaları bu nedenle sadece siyasi bir eleştiri değil, aynı zamanda olası askeri müdahalelerin sonuçlarına yönelik net bir uyarı olarak okunuyor. Avrupa’nın önünde zorlu kararlar ve çok daha karmaşık bir jeopolitik denklem duruyor.

c5gr3orx24i6vpzqvuyt4twhkq.jpg