Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI

Adnan İSLAMOĞULLARI

Meleklerin cinsiyeti ve Diyânet İşleri Başkanlığı

Bir köşe yazısı için mevzunun üzerinden biraz fazla zaman geçti, farkındayım. Lâkin ümmet-i Muhammed'in son yüzyıldaki en büyük problemini yazmadan edemezdim… Kaldı ki mevzu o kadar hassas, o kadar mühim, o kadar hayatî bir mevzu ki, Diyânet İşleri Başkanlığı da hemen harekete geçip seferberlik ilân etmiş. Tabii, koskoca Diyânet İşleri Başkanlığı ümmet- i Muhammed'in kurtuluşuna sebep olacak böylesi bir gayretten de geri duracak değildi…

İslâm âleminin içinde bulunduğu durumun tek ilacı buydu. İslâm coğrafyasının fakirliğine çözüm buydu. İslâm dünyasının Batı'ya meydan okuyabileceği alan buydu. İslâm dünyasının İŞID, El-Kaide ve benzerî marazlarının panzehiri buydu. İslâm dünyasında oluk oluk akan kanı durduracak hamle tam olarak buydu…

Müslüman bir ülke olan Türkiye'de kadının sokaktaki emniyetsizliğinin ve tecâvüzlerin devâsı buydu, Özgecan'lar artık ölmeyecek ve tecâvüze uğramayacaktı. Komşusu açken tok yatan bir tek Müslüman kalmayacaktı bu ülkede artık, bu ülke emân ülkesi olacaktı. 'Alo fetva' hattındaki münâsebetsizlikleri ortadan kaldıracak ve Reis Beğefendi'yi de zor durumlarda bırakmaktan kurtaracaktı bu hamle. Kim bilir, belki bu ülkeyi paralel belâsından bile sonsuza kadar kurtaracaktı bu seferberlik…

Balkanlardan soğuk hava dalgaları gelmeyecek, bazı mesleklerin fıtratı değişecek ve madenler artık çökmeyecekti. Câmilere ayakkabılarıyla giremeyeceklerdi artık, Kabataş'ta belden yukarıları çıplak deri eldivenli gruplar başörtülü bacılarımıza  musallat olamayacaklar, 6 aylık bebeğinin üzerine bevl edemeyecekler, Akdeniz'de uçağımız düşürülemeyecek, askerlerimizin başına bundan böyle çuval geçirilemeyecek, kimseler bizim sabrımızı test etmeye kalkmayacak, sınırlarımızın altına kilometrelerce tünel kazılamayacak,  bırakınız Orta Doğu'yu falan, kâinatta bizden habersiz yaprak kıpırdamayacak, Güneş ışıkları bile artık dünyamıza sekiz dakikada değil, Diyânet'in takdir ettiği bir dakikada ulaşacak, yıldızlar öyle kafalarına göre kayamayacaklar, kayan yıldıza bakıp zinhar dilek tutulamayacak, meteorlar için düşme alanları tespit edilecek ve o alanların hâricinde bir yere düşen meteorlara on yüz bin ışık yılı dünyaya düşmeme cezâsı verilecek, paralel canavarlar darbe yapmaya kalkışmayacak ve olur olmaz mesnetsiz, delilsiz iddialarla kimseyi yolsuzlukla suçlayamayacaklar, koskoca fıkıh âlimlerini de "yolsuzluk hırsızlık değildir" diye fetvâ vermek zorunda bırakmayacaklardı budan böyle…

Efendim… Biraz sözü uzattık ama mevzu derin ve önemli…

Mevzumuz şu… Reis-i Cumhur Hazretleri bir şehidimizin cenâze namazında kıble yanlışlığını fark edip duruma müdahale edince, Diyânet İşleri Başkanlığı vehâmeti fark ederek durumdan vazife çıkarmış ve bir kıble seferberliği başlatmış… Evropalara astronomi öğrenecek ve kıble uzmanı olarak geri dönecek kadrolar gönderilecekmiş. Ayrıca 'Hicrî takvim birliği' adı altında kongreler düzenleyecek, kongreye dünyanın pek çok yerinden fıkıh âlimleri ve astronomlar dâvet edilecekmiş ve tabii bütün bu seferberlik için mütevâzı bir miktar bütçe de ayrılmış, çünkü imaj hiçbir şeydir ve bütçe her şeydir değil mi! Mekke'nin gölgeliklerinde kendilerine her yıl Hacc / Umre vazifesi yazan kadrolara yeni gölgelikler bulunmuş çünkü… Bu arada, New York Times'dan aldığımız bilgilere göre, NASA'yı almış bir panik ki sormayın gitsin… "Ulan şimdi bunlar astronom falan derken uzaya muzaya çıkmasınlar" diyerek kara kara düşünüyorlar, "Yeni ve Müslüman Neil Armstronglar, Edwin Aldrinler Diyânet'in uzmanları arasından çıkarsa tuvale yan bastık demektir" diye saçlarını başlarını yoluyorlarmış…

 

* * * * * *

Ey Diyânet İşleri Teşkilâtı!

Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama, Bizans'ın teologları İstanbul'un fethinden hemen önce meleklerin cinsiyetini tartışıyorlarmış… Yakında siz de başlayacaksınız diye endişe ediyorum… Allah size Reisinizden müftülerinize, imamınızdan vâizlerinize, müezzinlerinizden alo fetva hattınızda çalışanlarınıza, hatiplerinden cümlenize hem de hemen akıl-fikir ihsân etsin; âmin…

 

Yazarın Diğer Yazıları