Garip bir inat
MHP'liler yeni bir slogan buldu:
"MHP'ye Meral, Türkiye'ye moral"
MHP kongresinde liderlik için yarışacak 6 Genel Başkan adayından Meral Akşener, yurdu adım adım dolaşıyor, MHP tabanını kucaklıyor ve ülkücülere iktidar vaat ediyor.
İlgi büyük... Fakat Meral Hanım'ın ciddi rakipleri var. Her biri kendi alanında yükselmiş isimler:
Prof. Ümit Özdağ, Koray Aydın, Sinan Oğan, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü... Ve Genel Başkan adayları listesine önemli bir isim daha katılıp, beklenen adaylığını resmen ilan etti:
Süleyman Servet Sazak.
Bir basın toplantısı düzenleyen Sazak "Ben muhalif değilim, kendimi hep ev sahibi olarak gördüm. MHP Genel Başkanlığı'na talibim. Bu yarış içerisinde herkes kendi yolunda ilerleyecek. Sonuçta da taban bu işi birleştirecek" dedi.
6 güçlü rakiple mücadele etmesi gereken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ne yapıyor? "Ben 19 Haziran'ı asla kabul etmem" diyor ve olağanüstü kongrenin 10 Temmuz'da yapılmasında ısrar ediyor! Garip bir inat!
Rahmi Turan Sözcü
*
Türk tarihinde "soykırımcı" yok
Soykırım suçu hem geçmiş hem de gelecek kuşakları kapsayan son derecede yaralayıcı ve damgalayıcı bir suçtur; Türkiye tarihinde hiç kimse bu suçlamayı hak etmiyor. Her boğazlaşma, her etnik çatışma ve mukatele 'genocide-soykırım' olarak nitelendirilemez.
Reich Almanyası'nın bu özgün (unique) suçu, rastgele dönemleri ve kavimleri nitelendirmek için uygun değil ve insanlığın her kesimini bu suça ortaklıkla itham etmek sağlıklı bir değerlendirme sayılamaz; olsa olsa suçluluk damgasını yayma gayretidir.
Almanya'daki tasarıyı destekleyenlere, "Siz kendinize suç ortağı arıyorsunuz" demeli.
Almanlar Holokost'u dünyaya yaymak istiyorlar, Yahudilere yapılanların her yerde olduğunu milletlere empoze etmek, aşılamak, böylelikle kendilerini arındırmak istiyorlar.
Cem Özdemir, birkaç sene evvel tarihin tarihçilere ait olduğunu söylemişti; bugün anlaşılan kariyerinde ayrı bir tırmanma yolu seçmiş. Belli ki Batı toplumuyla bütünleşmek için herkesin kendine göre bir yolu var.
Bu nasıl bir soykırım kararı ki iktidar partisinin ve koalisyonunun önde gelen liderleri, üstüne her iki partiden birçok isim oylamaya girmediği halde her iki taraftan da derece derece gürültü koparanlar var. Bu yaklaşımları mantıken tasvip mümkün değil.
İlber Ortaylı Hürriyet
*
Nerede bu Osmanlıcılar
"Ermeni soykırımı" denilince, hedefte Osmanlı var, Türkiye Cumhuriyeti değil!..
Peki o zaman bu Osmanlıcılar ne iş yapar?.. Çok sıkı Osmanlıcıdırlar da, bugüne kadar sözde soykırıma karşı uluslararası hangi çabayı göstermişlerdir?..
Mesela bir Osmanlı Ocakları var, tuğralı, muğralı... Altlarındaki araçların plakaları bile "Osmanlı Ocakları" diye çok fiyakalı...
Kabadayılıklarına da diyecek yok!..
Peki bunlar Osmanlı Ocakları olarak sözde soykırıma karşı kitaplar, belgeler filan hazırlamışlar mı?..
Uluslararası çapta faaliyet gösteriyorlar mı?.. Yoksa onlarda sadece cart curt mu?..
Bir de Osmanlıspor var... Kulüp olarak bu konuda bir misyon üstlenmişler mi, yoksa tek dertleri topa vurmak mı?..
Osmanlı adıyla şeref duyuyorlar da Osmanlı için ne yapıyorlar?!.
Mehmet Türker Sözcü
*
Tek taraflı "satış"!
Katar Digitürk'ün tamamını aldı, ama biz Katar'da bir şirketin tamamını alamıyoruz...
Türkiye'nin ilk dijital televizyon platformu Digitürk, uzun süre hükümetin elinde kaldıktan sonra nihayet satıldı. Digitürk'ün tüm hisselerini Katarlı bir şirket aldı.
Kesin açıklanmasa da fiyatın bir milyar dolar olduğu söyleniyor
Şimdi buna özelleştirme diyorlar.
Digitürk tamamı Türk sermayeli bir yatırımdı. Ancak hükümet "beğenmediği" her işadamını yerle bir ettiği gibi Digitürk'ün patronunu da zora soktu, diğer şirketlerle birlikte Dijitürk'ü de ele geçirdi, uzun süre kendi kontrolünde tuttuktan sonra gitti tamamını yabancılara sattı.
4 telefon şirketimizden sonra dijital televizyon platformumuz da yabancıların eline geçmiş oldu.
Şimdi bunu bir özelleştirme başarısı olarak sunanlara şunu sormak isterim; Katarlılar dev bir Türk şirketinin tamamını alabiliyorlar. Peki bir Türk girişimci Katar'da bir şirketin tamamını satın alabiliyor mu? Ya da tamamı Türk hisseli bir şirketi Katar'da kurabiliyor mu?
Hayır. Katar kanunlarına göre yabancı bir kişi ya da şirket Katar'da iş yapacaksa kurulacak ya da satın alınacak şirketin en fazla yüzde 49'una sahip olabiliyor.
Gerçi son 10 yıldır bu kural yumuşatılmış ve bazı alanlarda yabancılara yüzde 100 sahiplik hakkı getirilmiş ama bizim Ekonomi Bakanlığı'nın resmi sitesine baktım, diyor ki; "Katar'da artık her ne kadar yüzde 100 sahiplik olsa da bunu başarmak çok zor. Bu karar kâğıt üzerindeki bir karardır."
Yorum sizin.
Can Ataklı Korkusuz
*
Sen sadece esip gürle...
Ülkeler dış politikalarını kendi çıkarları doğrultusunda oluştururlar. Türkiye'nin Suriye'de ABD ile çıkar çatışmasına girmesi doğaldır. Önemli olan bu çatışmayı Türkiye'nin lehine, en azından Türkiye'ye zarar vermeden yönetme sanatıdır. Hem tüm medyanla, hükümetinle, bakanlarıyla ve bizzat kendin "üst akıl" diye doğrudan ABD'ye saldır, Gezi dahil tüm hak ve özgürlükler protestolarını "üst aklın" sana karşı komplosu olarak nitelendir...
Gazetecileri içeri at, yargıyı peşine tak, hükümeti vb her şeyi kendine tabi kılarak istediğin gibi değiştir...
Hem de dışarısıyla dans etmeye kalkış.
İçeride tutunacak hiçbir demokratik politikan olmadığı için, dış güçlerin, ABD'nin AB'nin yönetimle istedikleri gibi oynama fırsatını yaratıyor.
Ankara'dan esip gürlüyorsun, ama dinleyen, ciddiye alan yok.
Bu iktidar Türkiye'nin çıkarlarını yönetmede 0 noktasından eksi noktalara doğru hızla bir eğik düzlemde kayıyor; ve bu yanlışlıkların bu otoriterliğin tüm cezasını Türkiye, bizler, bu ülke ve millet çekiyor ve ödüyor.
Ermeni soykırımı kararı bunun son örneğidir.
Bu siyasi iktidarın politik çıkarları ve otoriterlik tutkusu ile ülkenin ve milletin çıkarları hiç bu kadar birbirine ters düşmemişti.
Orhan Bursalı Cumhuriyet
*
GÜNÜN NOTU
Başbakan Binali Yıldırım "Anayasa ne derse desin..." sözlerini rahatça söylediğine göre yeni bir anayasanın ne yararı olacağı ayrı bir soru işaretidir.
Güngör Mengi Vatan
*
Latif Demirci Hürriyet