Çocukların ebeveynlerinden veya yakın bağ kurdukları kişilerden ayrılma anlarında yaşadığı ve sıklıkla masum bir huysuzluk olarak görülen "ayrılık kaygısı"nın, aslında küresel çapta milyonlarca çocuğu etkileyen ve gelişimlerini engelleyen ciddi bir zihinsel sağlık sorunu olduğu bilimsel araştırmalarla saptandı. Özellikle kreş ve okul başlangıç dönemlerinde yoğunlaşan bu durumun, uzmanlarca sadece normal bir gelişim evresi olmadığı, kalıcı bir bozukluğa dönüşebileceği vurgulandı.
BİLİMSEL VERİLER KAYGININ BOYUTUNU AÇIĞA ÇIKARDI
Yapılan kapsamlı bilimsel çalışmalar, çocukluk çağı ayrılık kaygısı bozukluğunun (Separation Anxiety Disorder - SAD), en yaygın görülen çocukluk çağı anksiyete bozukluklarından biri olduğunu gösterdi.
Araştırmalar, çocukların yaklaşık %4'ünün klinik düzeyde ayrılık kaygısı sergilediğini ortaya koydu.
Amerikan Psikiyatri Dergisi'nde yayımlanan bir makale, klinik açıdan önemli ayrılık kaygısı bozukluğunun yetişkinlikte panik bozukluğuna ve diğer anksiyete bozukluklarına yol açtığını ifade etti.
UZMANLARDAN KRİTİK DEĞERLENDİRMELER: BAĞLANMA VE KAÇINMA
Uzmanlar, bu durumun biyolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığını belirtti.
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi uzmanı Dr. Ronald Steingard, "Farklı gelişim aşamalarında ayrılmayla ilgili sorunlar yaşamak normaldir, çünkü dünya güvenli değildir ve çocuk, kendisine bakan insanlardan uzakta olmayı öğrenme konusunda henüz ustalaşmamıştır" ifadelerini kullandı. Ancak, bozukluğun belirtilerinin yaşa göre uygunsuz bir yoğunlukta ve sürede devam etmesi durumunda profesyonel yardımın gerekliliğini dile getirdi.
Çocuk Zihin Enstitüsü'nden (Child Mind Institute) Klinik Psikolog Dr. Jerry Bubrick ise ailelerin bu durumu nasıl ele aldığına dikkat çekti. Dr. Bubrick, "Ebeveynler genellikle çocuklarının endişelendiğini bildikleri için ayrılma konusunda çok isteksiz oluyorlar" diyerek, bu isteksizliğin aslında korkuyu pekiştirdiğini, ayrılma çabasını ise desteklemediğini ifade etti.
Mayo Clinic’ten çocuk sağlığı uzmanları, tedavi edilmeyen ayrılık kaygısı bozukluğunun yetişkinlikte kaçınmacı kişilikler ve diğer duygudurum bozukluklarına yol açma riskini artırdığını belirterek, erken teşhis ve tedavinin hayati önem taşıdığını kaydetti.
OKUL REDDİ VE SOMATİK ŞİKAYETLER ALARM VERİYOR
Ayrılık kaygısı bozukluğunun belirtileri sadece ağlama veya yapışma davranışlarıyla sınırlı kalmadı. Bilimsel araştırmalar, bu tanıyı alan çocukların yaklaşık %75'inin bir tür okul reddi davranışı sergilediğini tespit etti. Ayrıca, mide ağrısı, baş ağrısı ve mide bulantısı gibi tekrarlayan bedensel şikayetlerin (somatik semptomlar), kaygı anlarında yaygın olarak görüldüğü belirtildi.
Tavsiye edilen tedavi yöntemlerinin başında Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yer aldı. Uzmanlar, BDT'nin bir parçası olan 'maruz bırakma tedavisi' ile çocukların, ayrılık korkularıyla kontrollü bir şekilde yüzleşmeyi ve bu korkuları yönetmeyi öğrendiklerini aktardı. Ailelere ise, çocuklarının duygularını onaylarken aynı zamanda bağımsızlık çabalarını teşvik etme konusunda kararlı olmaları tavsiye edildi.