Türkeş'siz 22 yıl

Milliyetçi Hareket'in lideri Alparslan Türkeş aramızdan ayrılalı 22 yıl oldu.

Alparslan Türkeş, kabul etmeliyiz ki, ülkemizde siyaset üstü bir yere sahiptir. Türkiye'nin en karmaşık ve en tehlikeye maruz kaldığı zamanlarda yaşamış ve tavrını ortaya koymuştur.

Liderlerin karar anları vardır. Türkeş için 1944 bir karar anıdır. 1960 bir karar anıdır. Ve 1965 bir karar anıdır.

Bir Mustafa Kemal'in mezarı özel yerdedir, bir de Türkeş'in. M. Kemal'i anlatmaya lüzum yok. Ya Türkeş neden farklı yerde?

Kabul etmeliyiz ki, 1970'li yıllarda ikinci kurtuluş savaşı verilmiştir. Büyük tehlikeler atlatılmıştır. İkinci Kurtuluş Savaşı'nın lideri Türkeş olduğunu söylediğimizde itiraz edecek kesimler bellidir: Türkiye'yi bölmek, uçuruma sürüklemek, uydulaştırmak isteyenler...

Ülkücüler, uyducuların önünde set olmuşlar, mübalağa değil; sokak sokak savaşmışlardır, büyük bedel ödemişlerdir.

 Birileri "Amerika" diyecek, "Yurtsever"lerin karşısına Ülkücüleri diktiler diyecek falan... (Siyasî literatürde "yurtsever" ile "vatansever" ayrı kavramlardır! Ülkücüleri, ABD'ye yamayıp kendilerini "yurtsever" göstermek isteyenler Mehmet Âkif Okur-Kürşat Güç'ün şu makalesini bir okusunlar: "Amerikan Belgelerinde Alparslan Türkeş: Kurgular ve Gerçekler", Türk Yurdu, S. 332, Nisan 2015. Bizim "Alparslan Türkeş ve Liderlik" kitabımızı da bu arada hatırlatayım.)

***

İki kutuplu bir dünyadaydık. Bir tarafta hemen yanı başımızda Sovyetler, diğer tarafta, 10 bin km. uzağımızda ABD var. İkisi de tercih edilemez. Eğer Afganistan'daki gibi bir komünist hareket başlasaydı, 1979'da Ruslar oraya nasıl girmişse, Türkiye'ye de öyle gireceklerdi. Rusların sıcak denizlere inme stratejisi hep vardı. Genişleme alanlarına bakarsanız bütünüyle Türklerin yaşadığı ve hâkim olduğu alanlar veya mücavir alanlar olduğunu göreceksiniz. Sibirya'ya, Orta Asya'ya, Kafkaslara, Balkanlara uzanan güç, haydi haydi Anadolu'ya uzanacaktı.

Dönemi yaşamış ve üzerime düşeni yapmış bu vatanın bir evladı olarak, hiçbir surette aldatıldığımı düşünmüyorum. İç çatışmalar, bölünmeler, birleşmeler, ayrı siyaset gütmeler başka... Ülkücü Hareket'le ferdî tercihleri karıştırmayalım ve Hareket'i tekelleştirmeyelim!

***

İstiklâl Savaşı verilirken de içimizde 30'dan fazla isyan çıkmış, mücadele son derece zor şartlar altında sürdürülmüştür. Türkeş'in liderliğinde 1970'lerde de bir savaş verildiğini gelecek nesillere, bilmelerini sağlamanın ötesinde idrak ettirmeliyiz. 

Sanmayın ki, dönemin Refah Partisi'nden Ankara Belediye Başkanı (Melih Gökçek'ti), Milliyetçi Hareket mensuplarını kıramadı, Beştepe'de bir anıtmezar yeri verdi... Halkın gücü ve talebi görülmese, bu mezar yerini bir siyasî, gönlü yatsa bile, kolay kolay veremez; itiraz seslerini bastırıp bastıramayacağının hesabını yapar.

Cenaze törenine katılanların sayısı, neredeyse partisinin aldığı oydan fazlaydı. M. Kemal'in cenaze törenini ayrı tutarsak, o karlı, o soğuk günde, Türkiye ayaktaydı, diyebiliriz. Dört bir yandan insanlarımız akın akın gelmişlerdi.

Önceleri de sordum: Türkeş sadece mezarı başında, bir ibrik suyla mı anılmalı, yoksa konferanslarla, sempozyumlarla, panellerle mi?

Allah rahmet eylesin.

 

Yazarın Diğer Yazıları