DEM’in ‘uzlaşısı’na teslim olunacak mı?
31 Mart 2024 seçiminden sonra DEM Parti’nin konduğu belediye başkanlıklarına dikkat edeceğiz. Bir tarafta sen PKK ile mücadele et, yıkıcı-bölücü silahlıları bitirme kararlılığı göster, diğer tarafta, güya demokratik seçimle DEM “iktidar”a gelsin, PKK’nın tezlerini hayata geçirsin. Mümkün mü?!
Seçim neticelerinin belli olduğu gece, DEM’ciler açıklama yaptılar seçilmiş kelimelerle kinlerini kustular:
“Kürt sorununu çözmeyen çözülür, çözüldü. Kürtlere kaybettirmeye çalışanlar ülkeyi kaybetti. Kayyım siyaseti iktidara kaybettirdi. Kürt halkı demokratik çözümden yana olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu irade, yerel demokrasi konusunda kararlıdır. Bunu bir kez daha seçimlerde vurguladı. Büyük Kürt düşmanlığı, Kürt nefreti batıda ve Kürdistan’da iktidara büyük kaybettirdi. Halkımız yenilmez olduğunu gösterdi. Bu iradeye herkes saygı duymak zorunda. Kent uzlaşısı politikamız sonuç verdi. Kayyım, sahte seçmen ve irade gaspı DEM Parti’nin iradesine yenildi.”
DEM’cilerin her cümlesi ayrıştırıcı...
“Kent uzlaşısı” hakikaten ne demek?
Yeni bir kavram çıkardılar. “Şehir”e “kent” diyorlar. Azerbaycan Türkçesinde “Kend”dir ve “köy” demektir. Ben de orada öğrenmiştim. Güya “şehir” Farsçadan gelme; öyleyse Azerbaycan Türkçesindeki “kend”i alalım, Türkiye Türkçesi söyleyişine uyduralım, şehir karşılığı kullanalım.
Sürekli kelimeler üzerinde oynamak, her aklına estikçe kelime uydurmak, fikir üretme mekanizmasını çökertir. Zaten çökerttiği için de fikir boşluğundayız.
İstanbul Belediyesi, “Kent Lokantası” adı altında aş evleri açtı. Hâlbuki belediyenin adı “İstanbul Büyükşehir Belediyesi”. Lokantanın adı belediyenin adıyla uyumlu olması gerekmez mi?
“Şehir”i Farsça diye attın, kent/kend çok önce Soğdcadan gelme. Tarihe girmeyelim şimdi.
Milletler birbirleriyle temasla gelişirler. Birbirlerinden çok şey öğrenirler. İster istemez kelimeleri de birbirlerinin dillerine girer.
“Lokanta”yı niye Türkçeleştirmiyorsunuz?! “Lokanta” İtalyancadan gelme. “Büyükşehir Aş Evi”, “İstanbul Aş Evi” denebilirdi.
Daha önce “aş evi” lokanta karşılığı kullanılmak istenmişti ama tutmadı. “Aş evi”, muhtaçların doyduğu yer olarak bilinir.
Yeri geldi... Kültigin Abidesi’nde “aş”ın geçtiği cümleyi hatırlatacağım:
“Neng yılsığ bodunka olurmadım. İçre aşsız, taşra tonsuz, yabız yablak bodunta üze olurtum. [(Ben) hiç de zengin ve müreffeh (bir) halk üzerine hükümdar olmadım. (Tam tersine) karnı aç, sırtı çıplak, yoksul ve sefil (bir) halk üzerine hükümdar oldum.)] (Talat Tekin, Orhun Yazıtları, 1998, s. 44-45)
“Kent Uzlaşısı”nın “uzlaşısı” da kullanılan bir kelime değil. “Uzlaşmak” fiiline -ı, -i fiilden isim yapma eki getirince bir yenilik de getirmiş oluyorlar akılları sıra. Bilinen, kullanılan kelime “uzlaşmak”tır.
“Türkiye”yi kökten kazımak heyecanıyla yanıp tutuşan DEM’likçiler çok Türkçeciler! Sağolsunlar!
Asıl mesele “kent uzlaşısı” diyerek gönderdikleri selâmın yerini bulup bulmayacağı. Selâm gönderdikleri parti belli ki CHP. CHP’nin PKK/DEM’in oyuna galip gelmeyeceğini zaman gösterecek.
DEM’cilerin yukarıda verdiğim sözlerinin odağı “yerel demokrasi”.
CHP, DEM’cilerin “yerel demokrasi” talebini karşılayacaklar mı? “Kent uzlaşısısı” dedikleri garaib içinde bu “uzlaşma” da var mı?
“Yerel demokrasi”nin genel tarifi:
“Yerel demokrasi, belirli bir bölge veya topluluk içindeki karar alma süreçlerinin ve yönetimin, doğrudan katılım, temsil ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı olarak gerçekleştirilmesini ifade eder. Bu kavram, yerel düzeydeki toplulukların kendilerini yönetme ve kendi ihtiyaçlarını belirleme hakkını vurgular.”
DEM’ciler diyor ki, biz devlet içinde devlet olmak istiyoruz. Siz de bize destek vereceksiniz.
DEM’in “uzlaşısı”na teslim olunacak mı?
Bu mesele üzerinde daha duracağız.