Muhalefetin HDP'yle zorlu sınavı

Belli ki, toplumun siyasî karar vermesinde, en önemli belirleyici 'terör' olsun... İktidar açısından diğer alanlarda görünen risk, tartışma bu alana yığıldığında hafifliyor... Anketlere baktığımızda, ekonomi yönetiminde ortaya çıkan ağır travma, konu teröre veya dış politikaya geldiğinde iktidarı nispeten rahatlatan bir görüntüye dönüşüyor...
Sandıktan tekrar çıkmanın yöntemi olarak, oyunun 'terör' alanında kalması önemli... En azından anketler bu gerçeği belgelerken, tartışmanın odağına HDP'nin konmuş olması şaşırılacak bir durum değil...
HDP de terör örgütü PKK'yla araya mesafe koymadığı ve asla koymayacağı için iktidar açısından kullanışlı bir kum torbası...
Şunu kabul edelim, ülkeyi son derece pragmatik davranan bir irade yönetiyor... Liberallerle iş birliği yapması gerekiyorsa liberallerle, cemaatlerle iş birliği yapması gerekiyorsa cemaatlerle, etnik siyaset güdenlerle iş birliği yapılması gerekiyorsa etnik siyasetle, milliyetçilerle iş birliği yapılması gerekiyorsa milliyetçilerle beraber olmayı becerebilen ve bunun 'doğru' olduğunu halka pazarlayabilen başarılı bir yönetim tarzı bu...

'Mevsimlik işçiler' sürekli değişebiliyor ama 'yöneten irade' değişmiyor!..
***
Sabahın erken saatlerinde amele pazarından seçilerek toplanan ameleler, inşaata tuğla koyarken işlerini iyi yaptıklarını düşünüyorlardı... Meselâ başlangıçta merkez sağın liberalleri, mevcut iktidarın 'Millî Görüş gömleğinin çıkarıcısı' zannettiler kendilerini... 
Sonradan devreye giren etnikçiler ve sol liberaller, el sıkışmanın karşılığında daha demokratik ve 'halklara özgürlük' dümeninde yürüdüler... Masa bir anda devrilene kadar...
En son sahne alan milliyetçiler ise şunu düşündüler: Habur'da terörist karşılayan iktidarı doğru yola çevirdik!..
***
Hakkı teslim etmek lâzım... Siyasî iktidar, birbirine bu kadar zıt siyasî kesimleri kendisine 'mevsime göre' yol arkadaşı tayin edebiliyor...
Bugün de tartışma HDP'ye doğru çekildikçe muhalefet açısından risk başlıyor... Çünkü HDP, PKK'nın siyasî uzantısı olarak anılmaktan hiç rahatsız değil... Hatta tam tersine bu uğurda bedel ödemeyi göz alacak kadar kararlı!..
Kendilerinin dışında kim varsa, hepsini her türlü terör örgütüyle aynı çuvala sokma konusunda bir hayli maharetli olan iktidar elindeki bu fırsatı kullanmaktan çekinmiyor ve çekinmeyecek de...
Muhalefet açısından bakıldığında, hem HDP'ye oy veren milyonları etkilemek hem de eş zamanlı olarak, HDP'yi 'terör örgütünün uzantısı' kimliğiyle baş başa bırakmak bir mecburiyet gibi...
***
Çok zor bir denklem ama muhalefetin başka çaresi yok...
Hatırlatalım: Hangi gerekçeyle olursa olsun, selefleriyle ve HDP'ye yakınlaşan, ona mesafe koymayan kaybediyor... İktidar partisi, çözüm sürecindeki tehlikeli yakınlaşmanın bedelini 7 Haziran 2015'te ağır ödedi... Masa devrilip, meskûn mahal operasyonları başlamasaydı şimdi o iktidar partisi çoktan enkaza dönmüştü, yara bere içindeki devletle birlikte...
1991'de SHP, PKK'nın siyasî uzantısı HEP'i Meclis'e taşıdı... Aldığı oy yüzde 20.7'ydi... Bir sonraki seçimde trajik bir düşük yaşanacaktı... Barajı zor geçmiş, ancak yüzde 10.7 oy alabilmişti... Oylar, Ecevit önderliğinde millî ve üniterden yana gözüken DSP'ye kaymıştı... Halk, SHP'ye PKK'nın siyasî çizgisiyle yakınlaşmasının cezasını kesmişti...

Yazarın Diğer Yazıları