Murat Muratoğlu: "Ekonomi darbe yiyecek!"

Murat Muratoğlu: "Ekonomi darbe yiyecek!"
Türkiye'nin S-400 alımı nedeniyle ABD'nin yaptırım uygulayacağına dikkat çeken Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, "Bizim ekonomi fena darbe yiyecek" dedi.

Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, Türkiye'nin S-400 alımı hakkındaki kararlığı nedeniyle ABD'nin yaptırım tehditlerini köşesine taşıdı.

Muratoğlu, ABD'nin düşmanlarıyla yaptırım yoluyla mücadele yasası olan CAATSA'yı devreye sokacağını belirterek, "Bizim ekonomi fena darbe yiyecek" yorumunda bulundu.

İşte Muratoğlu'nun o yazısı: 

Rusya'nın eline 2.5 milyar dolar saydık. Kime karşı kullanacağımızı dahi kestiremediğim S-400 füzelerini aldık. Temmuz ayında teslim edilecekti, acelemiz varmış ki haziran ayında geleceği müjdelendi.
Bu iş Amerika'nın hiç hoşuna gitmedi. Yıllardır müttefikiz, sen benim en büyük düşmanımla işbirliği yaparsan sonuçlarına katlanırsın dedi. CAATSA'yı uygulamaya sokacağını söyledi.

Nedir bu CAATSA? Türkçe meali; Amerika'nın düşmanlarıyla yaptırım yoluyla mücadele yasası… Bir anda düşman ilan edilmek bu kadar kolay mı? Hiç yok mu eski güzel günlerin hatırı?
Piyasa, özellikle de dolar/TL kuru S-400 konusundaki gelişmelere çok duyarlı. CAATSA direkt ülkelerin ekonomilerini çökertmeyi hedefliyor. Uğraşmalarına gerek yok ki, zaten Türkiye o işi kendi hallediyor.

Yasa oldukça ilginç… Amerikan Başkanı'na güvenmiyor. Kararı bağımsız olarak Amerikan Kongresi alıyor. Sabaha kadar dostum Trump deyiver, onun da elinden fazla bir şey gelmiyor.
Yetmedi, kongre bu yasanın üzerinde bir de Rus savunma sanayine kayda değer katkıda bulunan bütün ülkelerin yaptırıma tutulacağına ilişkin bir yasa daha geçirdi. Oldu mu sana katmerli! Eh biz de 2.5 milyar dolar ateşledik Ruslara… Kayda değer sayılıyor mu acaba? Ortak üretim lafları da dolaşıyor ortada… Kollarımızı açtık yaptırımlara. Bekliyoruz haziran ayında…
İşin fena tarafı Amerikan Kongresi'nde sözü geçen, kuvvetli lobilerin hepsinin ortak antipatisi Türkiye… Çok güçlü destekleri var. Bu yasayı çıkartmak için bahane arayıp, gün sayıyorlar.

Yaptırım yasası başkana yani Trump'a 12 maddelik bir paket sunacak. İlk etapta bunların 5 tanesini seç, beğen, al, Türkiye'ye uygula diyecek. İşte o an bizim ekonomi fena darbe yiyecek!
Çok ağır ambargolar söz konusu… Yaptırıma muhatap olanlar için kredi sağlama ve kredi uzatımı durduruluyor. Geçen Rahip Brunson olayında benzerini yaşamıştık.
Türk bankaları vadesi gelmiş sendikasyon kredilerini çevirmek için dahi teşebbüste bulunamadı. Borçlar bekletildi. Ne zaman bizim bağımsız yargımız tutuklu papaz için; “Yahu bu adamın sağlığı bozukmuş, evine gönderelim de tedavi olsun bari” dedi, krediler tekrar yürürlüğe girdi. Esas sorun Amerikan bankalarının çalışmadığı ülkelerle diğer ülke bankalarının da çalışmak istememesi. Verdiği paranın geleceğini riskli görmesi…

Yasa, mal ve teknoloji ihracatına kısıt getiriliyor, bu da demektir ki bizim parasını ödediğimiz F-35 savaş uçaklarının teslimatı yatıyor. Ne yapacaksın? Savaş mı açacaksın yoksa kafa mı atacaksın? Hani ters bir durumda IMF ile anlaşırız ya da Dünya Bankası'ndan para alırız diyoruz ya… Amerika izin vermezse o iş de olmuyor. Dolar işlemleri yasaklanıyor. Para transferi dahi yapılamıyor. Bankacılık işlemleri durduruluyor.

Amerika tüm ticareti kesiyor. Amerikan şirketlerinden bırak malı, hammadde bile alamıyorsun. Şirketleriyle çalışamıyorsun. Sorun şu ki Amerika bizim en büyük 4'üncü ihracat pazarımız.
Diğer maddeler de bunlara benzer. Sen gidip bütün borcunu Amerika ve Avrupa'dan alacaksın, bir anda ortak düşmanları ile yola çıkacaksın. Ben de merak ediyorum, bakalım bu işin sonunu nasıl bağlayacaksın?

Alkışlarla yaşıyorum!

Benim derdim kim haklı veya kim haksız değil! Nelerle karşılaşabileceğimizi bilelim, ölçelim, biçelim, ona göre karar verelim. Bugüne kadar mevcut yönetimin “doğru” ölçüp biçtiğini pek görmedim!
Bundan 4 yıl önce, Rusya ile yaşanan krizin başladığı günün ertesinde, AKP grubunda öğretmenlere konuşan Başbakan Davutoğlu, Türk jetleri tarafından Rus uçağının vurulmasıyla ilgili “Emri bizzat ben verdim” açıklamasını yaptı. Alkış tufanı koptu!

Sahi neyi alkışlamışlardı? Düşürdüğümüz uçağın pilotunun ölmesini mi? Yoksa kötü dış politikamızı mı? Suriye'de bataklığa gömülmemizi mi?
Uçağın düşürülmesinden 280 gün sonra özür dilendi, tazminat ödendi, Rusya ile barışıldı. Arada ekonomi ağır hasara uğradı, iş yapan battı, kalanlar borçlandı. İşin enteresan tarafı o gün alkışlayanlar barışınca yine alkışladı!
O gün faturanın neden ödendiğini bilmiyorum ama nasıl ödendiğini biliyorum; Alkışlarla!