Mutasyon, rehavet, tehlike!!!

Corona tedbirleri ve yaratılacak rehavetle ilgili çok şaşırtıcı ve çok çelişkili haberler medyaya yansımaya devam ediyor...

Hükümet can kaybı sayısındaki azalma ve iyileşenlerin sayısının yeni vakalardan fazla olduğunu gerekçe göstererek "kontrollü yaşam" iddiasıyla yeni bir süreci başlatmaya hazırlanırken, bırakın rehavetin başlamasını, rehavetin adı bile başıboşluğu büyütmeye yetti...

Tedbir- iyileşme iddiasına yönelik gelişmeleri aktaran gazete haberlerini alt alta koyunca, toplumun "kontrollü yaşam"dan çok, kontrolsüz bir gidişata doğru sürüklendiğini görebilirsiniz...

Hükümetle ilişkili siyasetçi, sanayici- iş adamlarının, turizm şirketi, tatil köyü- otel, hastane ve AVM sahiplerinin lobisine dayanamadı AKP iktidarı...

Corona dehşeti tüm dünyayı kasıp kavururken, koca Amerika bile ne yapacağını şaşırmış haldeyken, Avrupa'da gidişat hergün yeni ölüm vakaları ile medyaya yansırken, Türkiye'de bir acelecilik, bir oldu bitti, bir telaş almış başını gidiyor ki, durum belli ki iyi bir sonuç vermeyecek...

Zamansız bir başıboşluğu dayatanlar milletin sağlığını falan düşünmüyorlar...

Ne oldu acaba; Türkiye'de  - zaten kuşkulu olan- can kaybı sayıları 90'lardan 60'lara düşünce Corona bitti mi?..

Yeni vaka sayısı halen 2000'lerdeyken salgın azaldı mı?..

İyileşenlerin sayısının yeni vakalardan fazla olduğu iddia edilirken, salgın duracak mı?..

3 bine yaklaşan ölü sayısına rağmen başlatılacak bir rehavetin- başıboşluğun perde gerisinde, yeni kayıplar olmayacağının garantisi var mı?..

Tedbirler gevşemesin...

Yukarıdaki sorulara akılcı- mantıklı- doğru ve iddialı bir yanıt verecek yetkili ortada yok ama herkesin dilinde son bir haftadır "iyileşme dönemi, kontrollü hayat tartışması, tedbirlerin gevşetilmesi" çabası var ki, tüm bunlar Corona gerçeğinin acımasızlığıyla çatışmaya devam ediyor, devam edecek...

Evet; onbinlerce işyeri kapalı, AVM'lerde yüzbinlerce insan işsiz, esnaf kiralarını ödeyemedi, hatta iflasların olacağı da biliniyor... Tüm bunlar kahredici...

Ancak bu sıkıntılar, Corona salgını etkisini devam ettirirken tedbirleri oldu bittiye sürüklemeyi nasıl akıllara getiriyor acaba?..

Başta Hürriyet olmak üzere, hükümetin denetimindeki gazeteler tedbirleri gevşetmenin, rehavet safsatasının ve kontrollü hayat saçmalığının borozanlığını yapıyor ama siyaset- işadamı çarkının "işyerlerini, otelleri açın" dayatmaları, tüm dünyada etkisini sürdüren Corona dehşetiyle çatışmaktan öteye gidemiyor...

Neymiş efendim; AVM'lere girenlerin ateşi ölçülecekmiş, mağazalarda rafların arası açılacakmış, içeriye az müşteri alınacakmış falan filan...

Bilimin henüz belirtilerini bile net biçimde saptayamadığı, mutasyon pususundaki bir hastalığı AVM'lere giren insanların ateşini ölçerek engelleyeceğini iddia eden bir düşünce saçmalamaktan öteye gidemez...

Baksanıza; Dünya Sağlık Örgütü, 3 milyon 600 binden fazla insanı etkileyen, 250 binden fazla insanı öldüren Corona ile ilgili 13 yeni belirtiyi daha listeye eklemiş... Virüsün ciltte dökülme, el veya ayak parmaklarında renk değişikliği gibi daha az görülen belirtileri de saptanmış...

Aynı zamanda lokanta, berber- kuaför gibi işletmelerde alınacağı söylenen önlemler de salgının durmasını ya da yayılmasını hiçbir şekilde önleyemez... Çünkü çok komik tedbirler bunlar...

Bu işletmelerin büyük bölümü zaten yıllardır steril olmayan ortamlarda çalışırken, kurallara yeterince uymazken, salgının memleketi teslim aldığı bir dönemde, havlu değiştirmekle, içeri sırayla müşteri almakla virüsün saldırısı önlenemez...

Kimse kendini kandırmasın; "Bana bir şey olmaz" anlayışını sürekli hakim kılan, çoğu kez kaderciliğe sığınan Türk toplumu, gevşetilecek tedbirleri en hızlı biçimde rehavete ve başıboşluğa çevirecek bir sosyal anlayışa sahip...

İşte rehavetin, kontrollü yaşamın, tedbirleri gevşetmenin adı henüz duyulmuşken, dün yine toplu taşıma araçlarındaki ürkütücü yığılma gazetelere haber oldu...

İşte her gün, salgının en çok can aldığı İstanbul-Ankara ve İzmir'de, çarşıları-pazar yerlerini pervasızca dolduran, sosyal mesafeye dikkat etmeyen insanların ürkütücü görüntülerini yansıtan fotoğraflar da yer alıyor gazetelerde...

Yani, daha 11 Mayıs'tan itibaren AVM'lerin açılmasıyla başlatılacak rehavet, toplu taşıma araçlarında ve çarşı- pazarda dehşet verici biçimde dışa vurdu, yaşanan manzaralar adeta önlemleri gevşetmeyin çığlıkları atıverdi!..

Kontrollü gidişat...

Yukarıdaki iddiaları ve saptamaları kanıtlayacak yeni bir haber ise bırakın rehaveti, kontrollü yaşamı ve tedbirleri gevşetmeyi; salgın tehlikesinin 2021'e kadar süreceğini de gözler önüne serdi...

Gazetelere "dört aşamalı normalleşme planı" diye yansıyan habere bakarsanız, hükümet önümüzdeki 9 ayda, yani 2021 Ocak sonuna kadar işyerlerini, camileri, okulları, tiyatroları açacak, festivallere, düğünlere, toplantılara izin verecek ve "normalleşme planı"nı da 2021'in Ocak ayında tamamlayacakmış...

Amerikalı'dan Japon'a, Çinli'sinden Avrupalı'sına kadar çok sayıda bilim adamı, Coronanın etkisinin 2021 sonbaharında, grip salgını ile birlikte "ikinci dalga"yı getireceğini öne sürerken, Türkiye tüm dünyanın aksine aceleci davranarak çok tuhaf bir vurdumduymazlık sergiliyor...

Amerika'dan- Avrupa'dan kamuoyuna hergün  yansıyan binlerce yeni can kaybıyla tüm dünya salgın dehşetini yaşamaya devam ederken, Moskova bile son 24 saatte 11 binden fazla yeni vakayla sarsılırken, Türkiye'nin bu aceleciliği, gidişatı oldu bittiye getirme çabası ve "normalleşme" adı altında toplumu tehlikeye sürükleme planı iyiye alamet değil...

Toplumun büyük bölümü, özellikle gençler ve yaşlılar sokağa çıkma yasağına uyarak devlete yardımcı olurken; tüm dünya halen Corona ile sarsılırken, bilim dünyası aşı ve ilaç çabasını sürdürürken,

ABD'de Los Alamos National Laboratuvarı, yeni tip Corona virüsün evrimleşmiş "ölümcül" bir türünün yayılmaya başladığını açıklarken,

AKP hükümetinin, iş çevrelerinin baskısına boyun eğerek, "normalleşme" adı altında rehaveti kışkırtmasını toplum sağlığı açısından doğru bulmuyorum...

Bizim milletimiz en küçük gevşetme çabasını büyük bir rehavete ve başıboşluğa çevirir ki, aylardır sürdürülen önlemler bir anda tersine döner ve gidişat daha tehlikeli bir sürece yönelir...

Türkiye'nin bu dönemde uygulayacağı strateji bellidir; tüm dünyadaki Corona gidişatını dikkatlice izlemek, Avrupa ile entegre önlemler almak ve normalleşme sürecini de bu gidişata göre kontrollü olarak uygulamak...

 

Yazarın Diğer Yazıları