Neden yerel yönetimler öne çıkıyor?

Son yıllarda istikrarsızlık ekiyor ve yine istikrarsızlık biçiyoruz. Çelişkili beyan ve tavırlar birbirini izliyor. Bir hafta önce teröristlerle kucaklaşanları muhatap almayız diyen siyasetçiler, bir hafta sonra oturup görüşmekten bahsediyorlar. Terörle mücadele ve terörü açıkça destekleyenlerle müzakere birbiri ile uyuşmaz ama burası Türkiye... Avrupa ülkelerinde terörle bütünleşen siyasi partiler, İspanya’da olduğu gibi sitemin dışına itilir ve demokrasinin imkanlarından istifade ettirilmez. Aslında terörle bir yere varılmaz; daha doğrusu varılmaması gerekir ama ülkemiz bunun istisnasıdır. Yasa değişiklikleri, Anayasanın Türk’süz hale getirilmesi, Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı’nın çıkarılması ve diğerleri terörün baskısıyla şekillenir.
Bir ara Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı hazırlanmıştı. Reform diye takdim edilen bu tasarı, aslında reform değil; kamu yönetiminin “deforme” edilmesiydi. Hedef Ankara’yı devre dışı bırakabilmenin yollarını aramaktı. Bir görüşe göre bu, Devlet’in Türkiye’de özelleştirilmesi ve dışa açılmasıydı.
Küreselleştirme ile beraber iki görüş, önü açılan milli devletlerde karşı karşıya gelmiştir. Bunlardan birisi; milli devlet ve üniter yapıdan yana olandır.
Diğeri ise çözülmeyi, şehir devletçiklerinin oluşmasını, feodalite dönemindeki derebeylikleri çağrıştıran, dolayısıyla milli merkezi devletten, federal yapıya geçişi hazırlayan görüştür. Bugün ikinci görüş bastırılmaktadır. Savaşmadan küresel güç ve bloklar, ülkeleri teslim almaktadırlar.
Yeni sömürgecilik olarak isimlendirilebilecek olan bu yol, milli bağımsızlıkların, egemenliklerin önündeki en önemli engeldir ve tuzaktır.
Küreselleştirmenin ne olduğunu anlayamayanlar, Kamu Yönetimi Temel Yasa Taslağı’nı, Yerel Yönetimler Yasa Tasarısını, Bölge Kalkınma Ajansları’nın milletleri etnikleştirme tuzağını hiç fark edemezler. Hedef milli merkezi devletin yerine, devlet gücünü mahalli egemen ekonomik güçler, mafya, PKK arasında paylaştırmak ve devleti yumuşak yöntemlerle tasfiye etmektir. Katılımcılık, kamu kudretinin sermayeye devri, şeffaflık, milli devletin her türlü hesabının küresel odakların gözetim ve denetimine açılması, (*) kamu denetiminin daraltılması, İl Genel Meclislerinin ve Valiliklerin tasfiyesi, büyükşehir belediyelerinin derebeyi haline dönüşmesi, dış telkin ve dayatmalara açılmasıdır, Ankara’nın devre dışı bırakılmasıdır.
Bazıları bu ve benzeri yasa taslaklarının tartışılmadığından şikayet ederler. Oysa bunlar asıl dışarıda tartışılırlar. “Merkezi devlet” ve “mahalli devlet”; “merkezi bütçe” ve “mahalli bütçe” kavramları sebepsiz ortada dolaşmaz. Bunlar “küresel düşün, milli değil yerel davran, bütünü değil parçayı esas al” küresel dayatmasının araçlarıdır. Bu formül gerçekleşmezse küreselleşme de hedeflerine varamaz.
(*) Birgül, Ayman Güler, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ve Ulusal Birlik Sempozyumu, İstanbul Ün. Stratejik Araştırmalar Merkezi, İstanbul 20-21 şubat 2004, sh.169

Yazarın Diğer Yazıları